Pages

11 Eki 2021

11.10.2021


Selamlar 
Günün yazısı; en sevdiğimiz kitap, hakkında... 

Benim, favori yazarlarımdandır Nazan Bekiroğlu. Özellikle Kuran kaynaklı, hikayeleri son derece güzel anlatır. İlk okuduğum kitabı Yusuf ile Züleyha. La Sonsuzluk Hecesi ise Adem ve Havva hikayesi. Tabi ona eşlik eden Habil ve Kabil hikayesi. Yusuf ile Züleyha'da aldığınız tadın, genişletilmiş halini hemde doya doya hissediyorsunuz. Hocanın nahif anlatımında  şiir tadı var.  Ayrıca öyle cümleler okuyorsunuz ki, altında kalıyorsunuz. Kitabı iki defa okudum. İkisinde de, "lanet olsun işte böyle şeytana oyuncak oluyoruz", demiştim. Bile bile lades dediklerinden. Kartlar aslında bu kadar açıkken, nasıl bu kadar kolay düşüyoruz o tuzaklara.... Bir iç hesaplaşma kaçınılmaz, okuyunca. 

Ben susayım, kitap kendini anlatsın biraz. 

"Bir gün Sabâ Melikesi Belkıs'tan, Âdem'le Havva'nın hikâyesini anlamanın bütün bir insanlığın da hikâyesini anlamak manasına geldiğini öğrendim. İnsanın bütün halleri Âdem'de gizliydi ve bütün macera onun hikâyesinde özetlenmişti.  Bu cümleyi yıllarca içimde gezdirdim de bir türlü kalemi elime alamadım, anlatmaya kalkışamadım.  Ne zaman ki, kalmak için değil uğrayıp geçmek için kadem bastığımız, kök attığımız değil kısa bir gölge saldığımız şu dünyada bir cennet sürgünüyle yazgılandığımı anladım ve Kelimeler Kitabı-çift isimler sahifesinde, Âdem'le Havva'nın yanına bir de Habil'le Kabil'i ekledim. O zaman anladım anlatma zamanının geldiğini.  Hikâyenin ismi düştü dilime bir gece: La.  İlla, dedim.  Bir ömür boyu aradığım hece harfinin La olduğunu bildim." (Tanıtım Bülteninden)

Vicdan, kaybetmeye en fazla hakkımız olduğu anda koruyabildiğimiz şey değil midir?

 
"Ben kadınım" dedi Havva ama bu benim sıfatım. Adımı henüz bilmiyorum. Sonra döndü Âdem'e, bana dedi bir isim ver varlığım olsun. Bana dedi sen isim ver varlığım senin olsun. Bana öyle bir isim ver ki senin adının yanında dursun. Seni anan beni de ansın. Seni hatırlayan beni hatırlamadan olmasın. Bir "ile" koy aramıza bizi birbirimize bağlasın..

Tanrım, ben şu kutsal ruhla, şu toprak bedene nasıl sığayım?

Baki Allah, Rahman Allah, Sübhan Allah. Ya Allah, dedi sustu. Öyle bir Allah, dedi ki Âdem, Azam isminin sahibi hoşnut oldu.

Buğday ki zahmetti. Hazdı. Sabırdı, çileydi. Meşakkatti, nimetti. Ancak emekten sonra selâmetti. O da kalıcı değil geçiciydi.

Çünkü Havva, "ama" lar olmadan, düz bir cümleye sığmıyordu.

Ve insan ancak dili kadar edeplidir. Bilmediği kelimeler kadar edepli, bildiği kelimeler kadar edepsizdir. İnsan olan her hesabı aşar da bir kendi sözcüklerinin ağırlığı altında ezilir. "

Sana kul ama Senin yarattıklarına Bu üstünlüğüm hatırına. Beni affet. Ey Kelim, ey Kelimelerin Sahibi, Yaratan'ın ismi en büyük isim. Yaratılanda Yaratan'ın ismi. Senin isminin hatırına. Bana verdiğin isim aşkına. Benim adıma. Senin adına. Beni yaratan Sensin. Sen. Kendi hatırına. Rabbim hoş gör beni, yarattığını. "Yaratanımdan ötürü" beni bağışla.

“Âdem, Havva ile, iki dünyanın birleştiği yerde bir araya geldi. Giden Âdem’di ama Havva geldi. Gelen Havva değil, yitirilmiş cennetti.”

Aşk
Cennette bütün sözcükleri öğrenmişti de Âdem ,dünyada Havva'ya her Havva dediğinde güzel sözcüğünü yeniden ezberledi. Her şey aşka aşıkken ,aşkın bir tek güzelliğe aşık olduğunu öğrendi. Galiba bu dünyada aşk arazdı da güzellik cevherdi.

Ben, dedi, Kabil, ateşe bundan daha fazla nasıl düşebilirim? Daha fazla nasıl yanabilirim? Sidre gelince aklıma, her şey gözümün önünden siliniyor. Geriye hiçbir şey kalmıyor. Aşktan büyük emir mi olur? Kabil'in büyüklük sıralamasındaki yanılgı Âdem'i iliklerine kadar titretti. Bir şey Sidre'nin suretine bürünmüş, Kabil'i sürükleyip duruyormuş, fark etti. Âdem'in içinden aşkın bu yanılsamasına dair bir bunaltı geçti. Bu, aşk değil başka bir şeydi. Olur, dedi. Aşkının neyin üzerinde değil neyin altında durduğuna dikkat et. Sıralamana itibar et. Aşkı nefisten o zaman ayırırsın. Nefsinin altında bıraktıkların kadar eksik, üzerine koyabildiklerin kadar fazlasındır ancak. Çünkü aşk küllidir. Bütünler, bir'ler. Ama küll ile cüz arasında mesafe başlayınca, parça bütünün den kopunca hiçbir şey artık eskisi gibi kalmaz. O zaman aşk, aşk olmaz. Ey oğul, aşk deyip de aşkı darıltma. Allah'ın işine karışma.

4 yorum:

Yüreğimin İklimi dedi ki...

bu kitabı okurken çalışıyordum eve geldim yemek ve bulaşıktan sonra elime aldım ve sabahladım tek hatırladım bu, beni benden alan bir kitaptı.

duygu özkan dedi ki...

Yazarı hiç okumadım. Ben de okumalıyım, güzel görünüyorlar. Ve dediklerinde çok haklısın. :)

Satır Arası dedi ki...

Nazan B. kelimelerini ve anlatımını sevenlerdenim bende...
Özellikle "din" gibi hassas anlatımları bu şekilde anlatmak hem zor hem de risklidir.
İyi akşamlar, selamlar. :)

deeptone dedi ki...

hımm iki kitabını okudum ben, biri işte deneme filan diğeri nar ağacı, nar ağacı çok iyiydi, buna da bakayım :)