Pages

16 Şub 2022

Herkes Şubatta mı Doğdu Acaba :))

 


Selamlar
Şubat ayı yılın en kısa ayı ama benim hayatımdaki insanların yarısı neredeyse şubatta doğmuş. Güzel bir ay yani. Cemrelerin tabiata düşmesi gibi hayatıma teker teker düşmüşler. 💓 
5 Şubat eşimin doğum günü. Çocuk muyum ne doğum günü dese de her sene o kutlama yapılır. adamım da alıştı artık itiraz etmiyor. :)) 


Sevgili grubun Kayseri ayağından Azize 3 Şubat doğumlu :) Bu sene grubumuzun hanımları birbirimizin hayatına renk katalım dedik ve doğum günlerimizde özellikle o şehirde kontak kurabildiğimiz arkadaşlar varsa küçük sürprizler yapalım dedik.  Nilgün için kızımın İstanbul'da olması bir avantajdı. Azize ve Sevgi ile aynı şehirde yaşayınca benim bile hayatıma renk geldi. 
Azize'yi kahvaltıya çıkardık. Sevgi garibim yıllarca neredeyse izinsiz çalışan biri. kırk yılın başı izin alayım dedi. Maliye müfettişlerinin geleceği tuttu. Kahvaltıya çok geç katılabildi ama Azize ve ben zevkli güzel bir mekanda örgülerimizi örüp, çay kahve eşliğinde güzel bir sabah yaşadık. Allahtan Sevgi'de geç de olsa katılabildi. 💙


Benim şubat hediyelerimin sonuncusu Sevgi. 15 Şubat'da onun doğum günüydü.
O değil de bu düzenli gece hayatı olanlar sağlıklarını koruyabiliyor mu bilmem. Sevgi'nin, Azize'nin doğum gününde yaşadığı aksilik bize akşam buluşmasının doğru olacağını düşündürdü. Sevgi'nin işten çıkmasından sonra akşam yemeğine gittik. Ardından bir kafede pasta kestik. İyi hoş güzel oldu ama geç saatlerde yenen yemek üstüne kafe benim yaşlı bünyeme fazla geldi. Gece uyumakta zorlandım. Bugün öğleye kadar çaydan başka bir şey yiyemedim. :))) Dün geceki hovardalığın sonucu, bugün yorgunluk olarak hala hissediliyor ama dost sohbeti çok tatmin ediciydi, iyi geldi. 


Doğum günü çocukları içinde belki de en çok yanında olmak istediğim malesef benden epeyce uzakta yaşıyordu. Sevgili Gonca. Uzakta olsak bile gönüller bir olsun dedik. Bu arada kızların büyümesi nasıl güzel oldu bilemezsiniz. Doğum günü serisinin Gonca ayağında işbirlikçimiz, Gonca'nın kızı Elif Hanım. Bu sene üniversite sınavına girecek, postu okuyan herkesten bir dua alırız. Rabbim gönlüne göre versin inşallah Elif'in de emek veren tüm gençlerinde. 

Aslında günce olarak düşünüce yazacak şeyler bitmiş değil. Sevgili Çiğdem'in paketini gönderdim. İskender Pala'nın son kitabını birlikte okuduk. Onun bana gönderdiği paketin heyecanlı bekleyişindeyim. 
Ördüklerim.... ; derken yazacak çok şey var aslında ama doğum günü çocuklarına özel olsun bu yazı. Hepsi hayatıma girmiş armağanlar gibi, hepsi şükür sebebi. Bir kere de buradan söyleyeyim. 
Hepinize sağlıklı, mutlu ve benimle geçecek uzun yıllar diliyorum. :))) 
Selametle....
 

8 Şub 2022

Frida Blanket 4. Motif Açıklaması

 


1) Sarı iple 5 zincir çekip halka yapıyoruz. Halkanın içini 12 tane sık iğne ile dolduruyoruz. 

2) Krem rengi iple popcornlar yapacağız. 3. motifte detaylı anlattım bu kısmı.

3) Kırmızı ipe geçiyoruz. popcornların arasını 3 zincirle geçmiştik. Bunlara 5'er tane sık iğne yapıyoruz. aralarda zincir falan yok. Her bölüme 5 sık iğne yapıyoruz.

4) Kırmızı iple devam ediyoruz. 3. sırayı kaydırma yaparak bitirdikten sonra 1zincir çekip sırasıyla 1 tane yarım trabzan, aynı yere 2 tane yarım trabzan, aynı yere 2 tane yarım trabzan, 1 tane yarım trabzan yapıyoruz. Popcornların tepesine geldik. Oraya kaydırma yapıp, ilk bölümü tamamlıyoruz. Bu işlemi toplamda 6 kere tekrarlıyoruz. 


5) Pembe ipe geçiyoruz. Fotoğrafta verdiğim detayda olduğu gibi popcornların tepesinde kalan boşluğa girip uzun bir sık iğne yapıyoruz. Kırmızı çiçekli kısmın her birine sırasıyla çift sık iğne,, tek sık iğne, çift sık iğne, tek sık iğne, çift sık iğne yapıyoruz. Popcornun tepesine geldik. Burada uzun sık iğne yapacağız. Bu işlemleri toplamda 6 defa tekrar ediyoruz. 

6) Mavi ipe geçiyoruz. Motifin tersinden pembe iple uzun sık iğne yaptığımız kısımları kullanacağız. İlkinden girip sık iğne yapıyoruz. 6 zincir çekip diğer yaprağa geçiyoruz. Fotoğrafta gördüğümüz şekilde bir sonraki sıranın zeminin yapıyoruz. 


7) Mavi iple devam ediyoruz. bu sırada zincirle geçtiğimiz kısımlara değil, sık iğne yaptığımız kısma işlem yapacağız. Sık iğnelerin üstüne 7 tane ikili trabzan yapıyoruz. 1 zincir çekip aradaki zincire sık iğne ile bağlıyoruz. 1 zincir çekip sıradaki sık iğneye 7 tane trabzan yapıyoruz. sıra bitene kadar bu işleme devam ediyoruz. 

8) Koyu mavi ipe geçiyoruz. 7'li trabzanlara işlem yapacağız. ilk trabzana sık iğne yaparak başlıyoruz. *sık iğne, sık iğne, 1 zincir, sık iğne, 1 zincir, sık iğne, 1 zincir, sık iğne, 1 zincir, sık iğne, sık iğne,* yapıyoruz. 3 zincir çekip, işlemleri tekrar ediyoruz,, sıra bitimine kadar. 

9) Mor ipe geçiyoruz. Aralarında zincir olmayan 2 sık iğneyi atlayıp, zincirle geçtiğimiz kısma işlem yapacağız. Alt sırada 1 zincirle geçtiğimiz yerlere birer sık iğne yapıyoruz. aralarında 1 zincir var. Bölüm bitip, diğer bölüme geçince 3 zincir çekeceğiz. 



10) Siyah ipe geçiyoruz. Motifin arkasından koyu mavi sıradaki sık iğnelerin tam ortasındaki sık iğneye girip, 1 tane sık iğne yapıyoruz. fotoğrafta tığ ile gösterdim. 5 zincir çekip motifin önüne geçiyoruz. Açık mavi sırada sık iğne ile geçtiğimiz kısma gelip, fıstık yapıyoruz. Biraz uzun yapalım, motif kasmasın. 5 zincir çekip yine motifin arkasına geçip, koyu mavi sıradaki sık iğnelerin ortasındaki sık iğneye giriyoruz. Sıra bu şekilde tamamlanacak.  Resimler tersinden yüklenmiş ama karışık değil. Bende silmedim :) 


11) Sarı ipe geçiyoruz. Bu defa mor sıranın üstüne işlem yapacağız. Fıstıkların sağında ve solunda kalan mor zincirin birine girip 2 tane sık iğne yapıyoruz. 1 zincir çekip diğer diğer ilmeğe geçiyoruz. Aralarında 1 zincir 2 sık iğne olan 5 tane sarı ilmek grubu olacak. Fıstığın yanına geldik bu şekilde. Buraya iki zincir çekip diğer bölüme geçelim. fotoğraf açıklayıcı olacaktır.


12) Krem rengi ipe geçiyoruz. sarı sık iğnelerin arasında kalan 4 tane boşluğa fıstıklar yapıyoruz. aralarında 3 zincir var. Fotoğraf detayı veriyor. Sıra bu şekilde tamamlanacak. 




13) Siyah ipe geçiyoruz. Krem fıstıkların arasında kalan kısma işlem yapacağız. Tam ortada kalan bölüme girip 5 tane yarım trabzan yapıyoruz. Yanına geçip 4 tane yarım trabzan yapıyoruz. Bölümlerin arasında kalan alt sırada siyah iple fıstık yaptığımız kısmın tepesine geldik. Krem iple çekilen üç zincirli kısma girip 2 tane yarım trabzan yapıyoruz. Sarı iple geçilen sırada fıstık yapılmadan geçilen bölüme girip, fıstık yapıyoruz. az önce 2 tane yarım trabzan yaptığımız kısma 2 tane daha yarım trabzan yapıp, diğer bölüme geçiyoruz. Özeyle krem renkle geçilen sıradaki zincirle geçilen boşluklara 4-5-4 yarım trabzan yapılacak. arada kalan kısma fıstık yapılacak. az önce anlattığım gibi. fotoğraflar detaylı diye düşünüyorum. 


14) Son sıra, yine siyah iple örülecek. Kren fıstıkların arasında 5 tane yarım trabzan yaptığımız kısımda ortaya gelen üçüncü yarım tarabzana 3 tane ikili trabzan yapılacak. Burası motifin köşesi olacak. arada kalan ilmeklere 17 tane ikili trabzan yapılacak. Bu şekilde motif tamamlanıyor. 

Bu motiften 4 tane örülecek. 

Selametle


7 Şub 2022

Kehribar Geçiti ve Jane Eyre ve Tatar Çölü


Selamlar
Tatil deyince aklımıza hiç olmadı Sivas'a gitmek gelen biz kocaman tatili ev aktiviteleri ile geçirdik. Bugün okulun ilk günü. Okul nöbetle başladı. Sabah değilse bile 😁şu an üzerimde oh şükür kavuşturana psikolojisi var. :) Ninem "Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın" derdi. Bizde bu düzene alışmışız. Rabbim sağlık versin devam edelim inşallah. 

Tatilden önce bitirdim Kehribar Geçitini. Nazan Bekiroğlu hayranlığımı her zaman her platformda söylerim zaten. Mücella'dan beri 8 yıldır yol gözlüyorduk tabiri caizse. Çok şükür kavuşturana dedik, Kitap fuarından ilk aldığım kitaptı. 

Kitap, Ashab-ı Keyf'i anlatıyor. Belli ki çok araştırmış, yaşadıkları varsayılan dönemin sosyal koşulları üzerine okumuş. Özenle hazırlandığı her halinden belli. Öncelikle karakterler kendi özel dünyalarında bize tanıtılıyor. Ara ara tevafuklar oluyor, hayatları kesişiyor ama o mağaraya sığınma hali sevgili Kehribar'ın rehberliğinde, kendiliğinden şartlardan kaynaklanıyor. O noktaya gelene kadar anlatılanlar zaten çok doyurucuyken beni asıl çarpan, mağara ahalisinin uyandıktan sonra şehirde yaşadıklarıydı açıkçası. 
Malesef, pagan Roma'nın Yüce Jüpiter için yapıp ettikleri ile Hristiyan Roma'nın Tanrı adına yapıp ettikleri arasında bir fark olmadığını görüp, yaşadıkları hayal kırıklığını çok güzel göz önüne sermiş. Çocukken hayaller kurardım. Tarihi şahsiyetler uyansa gelse. Mesela Fatih Sultan Mehmet, ne derdi kendi hakkında tarih derslerinde ya da dost sohbetlerinde anlatılanlara. Mağara ahalisi işte bu garip duyguyu yaşıyor ve yaşatıyor. Gözleri ile gördükleri, yaşadıkları dehşet. Bu dehşete tanık olanların tutumları ile -olsun- diye umdukları şey gerçekleştiğinde, süreçte yaşanan bozulma ve dezenformasyonu en dehşetlisinden yaşayıp, iki kere istenmeyen ilan ediliyorlar. 
Elbette dinin sosyal hayat üzerinde bir etkisi vardır. Dinin insanın sosyal yaşamına ve tercihlerine etkisinin olmaması düşünülemez. Fakat dinin büyük bir kısmı Kul ve Tanrısı arasındadır. Otoriteler, kendi otoritelerini sağlamlaştırmak için dini kullanmaya başladığında amacından uzaklaşan her şey gibi bozulmaya ve zulmün aracı olmaya malesef ki çok müsaittir. İster pagan bir inanış olsun, ister Hristiyanlık, ister Musevilik, isterse de İslam...
Bitirişi Nazan Hoca ile yapmak istiyorum. 
"Onlar yedi kişi, bir mağaranın dışına çıkmışlardı. Müstesna yazgılarına bakılırsa ama gölgeler, gölge olmaktan çıkamamışlardı. Her biri kusurlu bir gölgeydi bunların, hiçbirinin aslına nispeti yoktu. Bunlar gölgeleri hala gerçek sanıyorlardı. _Haberiniz var mı dışardaki aydınlıktan, demişlerdi. Sadece bir tutsak olduğunuzdan, gölgeleri gerçek, gölge rengini renk saydığınızdan_ İşte o zaman pazardan taşlanmış, kiliseden kovulmuş, makam-ı şahanede tehdit edilmişlerdi. MAĞARANIN HABERCİSİNİN KADERİ DEĞİŞMEMİŞTİ. 


Bir klasik Jane Eyre. Bende gençlikte okudum tabi. Ama Koridor yayınlarının insanı baştan çıkaran ciltleme şekli çok cezbedici :)) Gerçi bu defa yoldan çıkan ben değilim :) Kızım geçen sene doğum günümde almıştı. Paketi açınca nasıl mutlu olduğumu anlatamam. :)) Ruhumun bir yerlerinde vintage bir Zeynep, hep var zaten. :)) 
Gençlik zamanlarımda okuduğumda Jane ve Bay Rochester arasındaki o duygulu ve zorlu aşka odaklanmıştık elbette. Bugünkü aklımla okuduğumda, kuzen John'un kıza uyguladığı psikolojik baskıdan çok rahatsız oldum. Az önce de söylediğim gibi din, otoritelerin kendi otoritelerini sağlamlaştırma aracı haline gelince, bir akıl hastası ile evli olan hatta saldırgan bir akıl hastası ile evli olan adam aşık olduğu kadınla evlenebilmek için bir elini ve gözlerini feda etmek zorunda kalabiliyor. Ya da genç bir hanım, günlerce aç perişan çile doldurmak zorunda kalabiliyor. İnsan hakları ile ilgili bu kadar çok tantanın batı kaynaklı olmasına şaşmamalı. :)


Tatilin üçüncü kitabı, Tatar Çölü. Çevirmenin marifeti mi yazarın kaleminin gücü mü bilemedim ama Drago gibi bekledim. :) 
Üzerine çok tefekkür edilesi kitap. Anda kalmak dediğimiz bir tabir var malum. Anı değerlendirmek çok kıymetli. Gelecekte ki güzel günleri beklerken ömür bitebilir. 😊
Selametle...