Pages

7 Şub 2022

Kehribar Geçiti ve Jane Eyre ve Tatar Çölü


Selamlar
Tatil deyince aklımıza hiç olmadı Sivas'a gitmek gelen biz kocaman tatili ev aktiviteleri ile geçirdik. Bugün okulun ilk günü. Okul nöbetle başladı. Sabah değilse bile 😁şu an üzerimde oh şükür kavuşturana psikolojisi var. :) Ninem "Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın" derdi. Bizde bu düzene alışmışız. Rabbim sağlık versin devam edelim inşallah. 

Tatilden önce bitirdim Kehribar Geçitini. Nazan Bekiroğlu hayranlığımı her zaman her platformda söylerim zaten. Mücella'dan beri 8 yıldır yol gözlüyorduk tabiri caizse. Çok şükür kavuşturana dedik, Kitap fuarından ilk aldığım kitaptı. 

Kitap, Ashab-ı Keyf'i anlatıyor. Belli ki çok araştırmış, yaşadıkları varsayılan dönemin sosyal koşulları üzerine okumuş. Özenle hazırlandığı her halinden belli. Öncelikle karakterler kendi özel dünyalarında bize tanıtılıyor. Ara ara tevafuklar oluyor, hayatları kesişiyor ama o mağaraya sığınma hali sevgili Kehribar'ın rehberliğinde, kendiliğinden şartlardan kaynaklanıyor. O noktaya gelene kadar anlatılanlar zaten çok doyurucuyken beni asıl çarpan, mağara ahalisinin uyandıktan sonra şehirde yaşadıklarıydı açıkçası. 
Malesef, pagan Roma'nın Yüce Jüpiter için yapıp ettikleri ile Hristiyan Roma'nın Tanrı adına yapıp ettikleri arasında bir fark olmadığını görüp, yaşadıkları hayal kırıklığını çok güzel göz önüne sermiş. Çocukken hayaller kurardım. Tarihi şahsiyetler uyansa gelse. Mesela Fatih Sultan Mehmet, ne derdi kendi hakkında tarih derslerinde ya da dost sohbetlerinde anlatılanlara. Mağara ahalisi işte bu garip duyguyu yaşıyor ve yaşatıyor. Gözleri ile gördükleri, yaşadıkları dehşet. Bu dehşete tanık olanların tutumları ile -olsun- diye umdukları şey gerçekleştiğinde, süreçte yaşanan bozulma ve dezenformasyonu en dehşetlisinden yaşayıp, iki kere istenmeyen ilan ediliyorlar. 
Elbette dinin sosyal hayat üzerinde bir etkisi vardır. Dinin insanın sosyal yaşamına ve tercihlerine etkisinin olmaması düşünülemez. Fakat dinin büyük bir kısmı Kul ve Tanrısı arasındadır. Otoriteler, kendi otoritelerini sağlamlaştırmak için dini kullanmaya başladığında amacından uzaklaşan her şey gibi bozulmaya ve zulmün aracı olmaya malesef ki çok müsaittir. İster pagan bir inanış olsun, ister Hristiyanlık, ister Musevilik, isterse de İslam...
Bitirişi Nazan Hoca ile yapmak istiyorum. 
"Onlar yedi kişi, bir mağaranın dışına çıkmışlardı. Müstesna yazgılarına bakılırsa ama gölgeler, gölge olmaktan çıkamamışlardı. Her biri kusurlu bir gölgeydi bunların, hiçbirinin aslına nispeti yoktu. Bunlar gölgeleri hala gerçek sanıyorlardı. _Haberiniz var mı dışardaki aydınlıktan, demişlerdi. Sadece bir tutsak olduğunuzdan, gölgeleri gerçek, gölge rengini renk saydığınızdan_ İşte o zaman pazardan taşlanmış, kiliseden kovulmuş, makam-ı şahanede tehdit edilmişlerdi. MAĞARANIN HABERCİSİNİN KADERİ DEĞİŞMEMİŞTİ. 


Bir klasik Jane Eyre. Bende gençlikte okudum tabi. Ama Koridor yayınlarının insanı baştan çıkaran ciltleme şekli çok cezbedici :)) Gerçi bu defa yoldan çıkan ben değilim :) Kızım geçen sene doğum günümde almıştı. Paketi açınca nasıl mutlu olduğumu anlatamam. :)) Ruhumun bir yerlerinde vintage bir Zeynep, hep var zaten. :)) 
Gençlik zamanlarımda okuduğumda Jane ve Bay Rochester arasındaki o duygulu ve zorlu aşka odaklanmıştık elbette. Bugünkü aklımla okuduğumda, kuzen John'un kıza uyguladığı psikolojik baskıdan çok rahatsız oldum. Az önce de söylediğim gibi din, otoritelerin kendi otoritelerini sağlamlaştırma aracı haline gelince, bir akıl hastası ile evli olan hatta saldırgan bir akıl hastası ile evli olan adam aşık olduğu kadınla evlenebilmek için bir elini ve gözlerini feda etmek zorunda kalabiliyor. Ya da genç bir hanım, günlerce aç perişan çile doldurmak zorunda kalabiliyor. İnsan hakları ile ilgili bu kadar çok tantanın batı kaynaklı olmasına şaşmamalı. :)


Tatilin üçüncü kitabı, Tatar Çölü. Çevirmenin marifeti mi yazarın kaleminin gücü mü bilemedim ama Drago gibi bekledim. :) 
Üzerine çok tefekkür edilesi kitap. Anda kalmak dediğimiz bir tabir var malum. Anı değerlendirmek çok kıymetli. Gelecekte ki güzel günleri beklerken ömür bitebilir. 😊
Selametle...
 

4 yorum:

Vakt-i Dem dedi ki...

Tatar Çölü için pusuya yattım, kitap fiyatının düşmesini bekliyorum :) Kehribar Geçidi de okunacaklar listemde. Yusuf ile Züleyha kitabını okumuştum yazarın bir tek, kitabın sevdiğim kısımları ve bakış açımı yönlendiren tarafları olduğu kadar , tatminsiz eden tarafları da vardı.2.kitap ile yazarın kalemine tekrar bakınmak gibi bir niyetteyim, bakalım :)

Yüreğimin İklimi dedi ki...

Nazan hanımı bende okumak istiyorum kısmetse, hayırlı haftalar keyifli okumalar...

duygu özkan dedi ki...

Hepsi güzel görünüyor kitapların. Fırsat olursa okumaya çalışayım, not aldım. :)

ruşyena dedi ki...

Yeni eğitim-öğretim yılın hayırlı olsun Zeynepcim...Evde bol bol dinlenmişsin... hele bir de sevdiğin uğraşılar olunca... tatillerin en güzeli olabiliyor bazen... :)