Pages

25 Kas 2022

Fark Edilen Bir Şeyler Var.

 

Boyunun ölçüsünü almaya doyamıyordu kadın. Yaşanan her şey ona hatalısın diyordu.  Klişedir gömleğin ilk düğmesi hikayesi, o ilk düğme belli ki yanlış iliklenmişti. Öyle bir yerdeydi ki o düğmeyi bulup düzeltmesi de mümkün görünmüyordu  

Ayrıca ; düzeltmek, neyi, kimi. 

Belki de sadece olması gerekenler oluyordu. Belki de içindeki hissettiği o iyimser enerji onun bir kuruntusuydu. Öyle yapıcı, işlevsel öyle rehber vasfı olan bir insan hiç olmadı belli ki. Ona bakıp kimse doğruyu göremedi. Kimseye dokunup fark yaratamadı. O güç hiç yoktu içinde. Kendi muhayelesinde var zannetti belli ki. Önünde durduğu yıkıntı var zannettiklerinin yokluğundan kaldı belki de.

İyi de bu delilik dedi kadın. Hatta adı var şizofreni. Var zannediyorsun aslında yok. Ne zamandır en yakınlarından alıyordu bu mesajı aslında. Hatta tepesi attığında "ben deli değilim. Bana deli muamelesi yapamazsınız" diye öfkeli çıkışları yok muydu.  Bak aslında kendi de fark etmişti işte. İnkar aydınlanmanın ilk  basamağı değil mi. 

Susup oturmak, hissetmemek, fark etmemiş gibi yapmak, yaralanmamak....

 Ah keşke.





21 Kas 2022

Var Bir Şeyler


Selamlar
Dante'de yanılıyor, Cahit Sıtıkı'da; ömrün bir ortası yok. Ömrün sıfır noktası var. 
Bir kadın tanıyorum sıfır noktasında. Önünde iki genç kız var. Birisi için üzgün diğeri için üzüntüsüne endişe de eşlik ediyor. 
Ne çok dedi bu kadın "rıza makamı" diye. Şimdi tam da oradan imtihanda. Olandan razı mı? 
Yaşadığı bu edilgenlik rıza makamından mı yoksa çaresizlikten mi? 
Ne çok soru var cevabını bekleyen ama kadın yorgun. Hiçbir soruya cevap veresi yok. Su olup akası, hatta mümkünse buhar olup havaya karışası var.
Dursun şimdilik böyle.... Bakalım bu sancıdan bir hikaye doğar mı? Yoksa diğerleri gibi katlanıp kaldırılır mı, katlanılanların arasına.
Şimdilik bu kadar 
Selametle...

 

16 Kas 2022

Bugünlerde......




Selamlar
Meslek hayatımda bir ilk. Öğrencilerimden tığ işi yapan ve her şeye rağmen bu işe zaman ayıranlar var. Bu muhteşem bir şey. Benim ilgimi bildiklerinden ara verdiğimiz bir anda, hocam buluşup beraber örgü örmeyi çok isteriz dediler. Bu deneyimi kaçıramazdım. :))


12/B'nin güzelleri, Nurefşan ve Münevver. Cumhuriyet Bayramında verilen resmi tatil arasını değerlendirdik ve Emirgan Parkında mevsimin son güzel havasının tadını çıkartıp birlikte örgü örüp sohbet etik. Gelecek planlarından, seyrettiğimiz filmlerden, okuduğumuz kitaplardan, uğraştığımız başka hobilerden söz edip, verimli bir öğleden sonra geçirdik.

 Gençlerle vakit geçirmek onlarla sohbet etmek, insanın enerjisini yükseltiyor. Blogda bir kaç kere yazdım. Biz malesef gençlerle ilgili sadece şikayet cümleleri kurup, sürekli söylenen büyükleriz. Aslında onların bizim tecrübelerimize ihtiyaçları olduğu kadar bizim de onların tecrübelerine ihtiyacımız var. Dünyalarına girmeden, onları kendimizden uzak tutarak, istediğimiz rehberliği yapmamız imkansız. Herkes nefsine vursun, üstten üstten konuşan sürekli ikaz ve uyarı lambası görevi yapan biriyle kim vakit geçirmek ister ki. Kim onları dikkate alır ki. 
Ayrıca ben ne zaman gençlerle özelde de sohbet etme şansı yakaladım, hep yeni bir şey öğrenerek ayrıldım ortamdan. Korkmayalım bu kadar onlara yakın olmaktan. Eğer siz büyük olduğunuzu unutmazsanız onlar da unutmaz ve otoriteriniz sarsılmaz bu şekilde. :)) 


Öğretmenler odasında tüp yakıp, keşkek dövmedik demeyiz artık :)) 
Benim ilk keşkek tecrübem bir felaketti. Yıllar önce Isparta'da bir arkadaşta yemiştim. Daha doğrusu yemek zorunda kalmıştım. Nimete kötü demekten utanıyorum ama gerçekten çok kötüydü. Bu nedenle yıllarca keşkek fikrinden uzak durdum. Ne denemeyi düşündüm ne de bir daha yemeyi. Esra Hocam, size keşkek getirdim deyince açıkçası nasıl kaçarım diye planladım önce ama kaçamadım. İyi ki kaçamamışım. Benim keşkek konusundaki yargılarımı değiştiren bir tecrübe oldu. Esra Hocam çok lezzetli yapmıştı. Bende cesaret ve vakit bulduğum ilk anda deneyeceğim inşallah.


Sevgi ve annesi ile kahvaltı programı yapmıştık. Sonrasında Şok Markete yünler gelmiş bakalım dedik. Hiç yokmuş gibi bir kucak iple eve döndüm :)) 
Sırf rengini sevdiğimden, ya da dokusunu beğendiğim için ip almışlığım çoktur benim. Eeee bundan ne öreceksin deyince cevap vermekte zorlanıyorum çoğu kere. Evde fazla yün göz çıkarmaz. Belli mi olur bir model aniden gözüme çarpar, örmek isterim. Hazırlıklı olmak lazım değil mi :))) 
Bu defa da aynen böyle oldu. Bu hırka modeli çok farklı bir başlama tekniği ve gizli cep detayı ile dikkatimi çekti. İpler hazır olmasa nasıl başlayacaktım değil mi :))


Şaka bir yana gerçekten çok farklı bir başlama tekniği var. Robadan başlıyor ama bildiğimiz klasik bir robadan başlama değil. Önce kol altından enseye kadar örüp, sonra boyun için açıklık bırakıp, yanları örüyoruz kol altına kadar. Sonrada bütün beden beraber örülüyor. Tekniği çok sevdim. Başka modellerde de uygulamak mümkün. Yeniden örersem detaylı fotoğraf çekerim. Bu ara pek fotoğraf aklıma gelmiyor nedense. 
Hırkada bu gizli cep tekniği de olunca kaçırmadım. Denemek istediğim bir teknikti. Çok sevdim. Hırkada cep iyidir ama sonradan örünce pek bir yamalık gibi görünüyor diye yapmıyordum. Şimdi bu tekniği kullanırım yaptığım hırkalarda. 
Hırkanın yapılışı you tube da spring blosom cardigan diye aranınca çıkıyor.


Ara tatile girmeden önce 3 gün rapor almak zorunda kaldım. Hafta sonu yurt nöbetim vardı. Yemekhanede petekler hava yapmış sanırım hiç yanmıyordu. Üst katlarda petekler yanıyordu ama zeminde tüm petekler buz gibiydi. Yemekhanede en son paspas yapan arkadaş hava alsın diye arkadan bir camı açık bırakmış. Bende yazılı okuyacaktım. Orada masaya yayılırım rahat ederim diye yemekhaneye geçtim. Bir buçuk saat kadar orada soğukta oturup yazılı okudum bir güzel. Üşüyorum ama normal diye düşünüyorum. Gençler ara öğüne gelmeden işlerimi bitirdim toparlandım ama buz tutmuşum farkına varmadan. Ara öğünü dağıttık, beni aldı bir titreme. Rengim falan da kaçtı. Derken kötü bir gece geçirdim. Pazar daha iyiydim evde dinlendim. Pazartesi günü sabah okula gitmek için uyandım ama beni yine bir titreme aldı. Soğuk iliklerime işlemiş. Okula gidemedim tabi. Doktor üç gün rapor verdi. Antibiyotik başladı. Şükür şimdi iyiyim. İlacım da bitti. Atlattık inşallah. Kronik bronşitim olunca bu tip hastalıklar beni çok korkutuyor ama ciğere inmeden kurtulduk inşallah bu defa. 
Ben hasta olup evde kalınca gruptan Özge, canım sıkılmasın diye bana kitap sipariş etmiş. :) Yazar aslen Yunanlı ama 1800'ler de Japonya'ya yerleşmiş hatta Japon bir isim almış. Bu Japonya hayranı Yunanlı arkadaş, Japon halk hikayeleri ve efsanelerini derlediği bir kitap yazmış. Okuması keyifliydi. Bazı hikayelerin temasında bizdeki hikayelerle ortak noktalara rastlanabilirse de çok farklı bir kültür ve farklı hikayelerdi. Kitabın son kısmında karıncalardan yola çıkarak yaptığı akıl yürütme biraz zorlama bir akıl yürütme ama genele bakınca ilginç inanışlar ve kültürel ögeler okudum, iyi oldu. Özge var olsun. :)

Evde tuhafiye malzemeleri yönünden iyi bir kaynak var. Yeşil buklet ipler yine aniden gelen yeni bir iş başlama ihtiyacı için tedbiren alınmış, ihraç fazlası yünlerden. Buklet ip. Yavuzlar İplik Kayseri mağazından aldım. Şükran Hanım çok tatlı her gittiğimde bir kucak ip almadan çıkamıyorum. :) 
Ezgi sayesinde geçen sene Şüheda^'ya ördüğüm novice cardiganı kendim için başladım. Şu anda kolları ayırdım, bedeni örüyorum ama sanırım bana büyük olacak. Neyse örüyorum bir şekilde. Ben giyemezsem Selvinaz'a veririm. Demokrasilerde çareler tükenmez :) 

Şimdilik bu kadar benden. Frida Blanket'ın eksik motiflerini açıklayacağım yakında ama bu ara benim uzman öğretmenlik sınavım var. Aslında çalıştığım da yok ama az da olsa bir kaç hap bilgi alayım diye bakıyorum bu ara kavramlara. O nedenle tatil dönüşü en kısa zamanda motifleri tamamlayacağım sevgili Özlem. Bu açıklama sana özeldi şekerim.  :) 
Selametle