Pages

28 Tem 2020

Ağaç Ev Sohbetleri 49



Selamlar 
Ağaç ev sohbeti, yazmayı sevdiğim bir seri. Kurban bayramı anılarımızdan bahsedelim dedi sevgili deep. 

Kurban bayramı anılarımdan en komiği, fıkra gibi. Kaç yaşında olduğumu hatırlamıyorum, ama sanırım epey çocuğum. Bahçeli evimizdeyiz. Bir arefe günü, demek ki o sene kurban bizim bahçede kesilecek, dedemler hayvanı bize getirdiler. Kocaman bir tosun. Evde dedem, annem ve ben varız. Diğerleri nerede hatırlamıyorum. Hayvana yem ve su verdi dedem. Ben evin önündeki verandadayım. Bütün dikkatim hayvanda. Annem ve dedem, "yorulacak hayvan keşke yatsa"deyip, ayakta durduğu için üzülüyorlar. duyuyorum, kim hayvanın yanından gelse diğerine "yattı mı" diye soruyor. Aradan ne kadar geçti hatırlamıyorum, hayvan ayaklarını topladı ve "oturdu". Ben heyecanla seslendim, "dede dede, hayvan oturdu, yatar birazdan" diye. Dedem şaşkın, "nasıl oturdu yani" diye yanıma geldi. Meğer, büyükbaş hayvanlar öyle yatarmış. 😁😁 Annemle dedeme iyi malzeme olmuştum. "Demek hayvan oturdu yani" deyip güldüler bana uzun süre.

Ailem bu konuda çok özenliydi. Konuyu trajedi haline getirmeden, ibadet kısmı hakkında, şuur verdiler bize şükürler olsun. Dedem, Hz. İbrahim'in kıssasını anlatırdı bize. Dünyada Allah'tan gayri, hiçbir şeye bel bağlamamanın adıdır kurban. Hz. İbrahim'in fedakarlığının, Hz. İsmail'in teslimiyetinin hediyesidir, kurban. O yüzden çok kıymetlidir. 

Çocuksun işte, yediğimiz etler sanki, ağaçta yetişiyormuş gibi, "ama hayvanlara yazık değil mi dede" demiştim bir gün. "Yavrum, onların kısmeti sana besin olmak, zaten normal zamanda kesip, yiyoruz hayvanları, ama hayvanların şanslı olanları, kurban olur" demişti.

  Fotoğraftaki yastık, başka hayaller, başka planlar kurarken, nasipte bu varmış dedirtti. Sonuç beklediğmden farklı ama güzel oldu sanki. 
Birde bu ara kızımla eski filmlere sardık. Ben çok severim, Julia Roberts filmleri seyrediyoruz. Bir etkinlik planlamayı düşündüm, bunu üstüne. Birlikte Julia Roberts, filmleri seyredelim mi, her hafta bir tane. Var mısınız. 

24 Tem 2020

Gezmece

Selamlar 
Her şey sevdiklerinle güzel. Sivas'a gidip kardeşcanla buluşunca, uzun karantina günlerinin verdiği sıkılmış olmanın etkisiyle, usul usul gezme turları yaptık. :) Genellikle açık hava tercih ettik. 
Resimlerini paylaştığım mekanın da bahçesinde oturduk. İşletmeci içerdeki masaları kaldırmış zaten. Ama iç mekan güzel düşünülmüş ve farklı bir atmosfer olmuş. Umarım bu korona derdinden kurtulup, böyle güzel mekanlarda yine gönül rahatlığı ile oturabiliriz. 





Mekan benim okuduğum liseye yakın sayılır. Yürüyerek, aslında biraz uzak, ama lisedeyken bu çevrede oturan arkadaşlar olurdu. Eski halini bildiğim, bir yer yani. Kendi halinde, hatta biraz bakımsız iki katlı bir binaydı. O binanın böyle ilginç bir mekan olacağı kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ticari zeka dedikleri böyle bir şey işte. 


Vaktinde, hemen hemen her evde böyle etamin panolar vardı. Kız çeyizlerinin vazgeçilmez parçalarından biriydi. 


Bu pencere bana çocukluğumu hatırlattı. Bizim evin oturma odasının penceresinden bakınca, karşı komşunun mutfak penceresi görünürdü. Bu renk ve böyle küçük bir pencereydi. Oradan Nazmiye Teyzenin kızı Hüsne ile kendi aramızda geliştirdiğimiz, işaret diliyle anlaşır. Sokağa ona göre çıkardık. Bizim zamanımızda vatzap yoktu yani. Onun yerine camdan cama haberleşme vardı :))) 


Bu panoda o dönem Sivas'ta yaşayan her on evin yedisinde olan bir pano. :)) 



Bu çantayı takıp, salınabilecek miyim acaba demiştim. Salındım efendim. :))) 


Bu kağıt ip ilginç bir şey. Bir kaç sene önce denemiştim. zor örülüyor diye pes etmiştim. Fakat instagramda gördüğüm çalışma beni yoldan çıkardı. You tube sayfalarında açıklaması var. Ünlü bir markanın modeliymiş. Örmesi kolay ve hızlı. sevdim.

Hala Kitap Hırsızını okuyorum. Bir yandan dolap çekmece düzeni ve temizliği var evde. Diğer tarafta altıgen hırka son düzlükte. Bu aralar kendimi çok çalışkan hissediyorum. Ama sabahları kollarımda uyuşma ile uyanıyorum. Sanırım biraz mola versem iyi olacak. 
Selametle...







19 Tem 2020

Ev Hali


Selamlar 
Geçen hafta çarşamba günü, eve döndük. Bizim için farklı bir macera oldu. Kızım liseyi bitirdiğinde ehliyetini almıştı, yani üç yıl önce. Ama İstanbul'da okuduğu için, pratik yapamamıştı. Her tatilde olabildiği kadar babasıyla pratik yapıyordu. Babamız yokken, hiç kullanmamıştı arabayı. Nedense bu işi eşime havale etmiştim. Sivas'ta göz muayenesi sırasında, göz bebeklerimi büyütecek bir damla damlattılar. Tabii görüş açım çok bozuldu. Hastaneye arabayla gitmiştim. Bizi eve kim götürecek krizi çıktı bir anlık. Şüheda anne ben götürürüm dert etme dedi. Çocuğumun bu konuda ne kadar geliştiğini hiç fark edememişim. Konuyu babaya havale edince. Kendimden utandım.  O günü kurtaran kahramanın gelişimine katkı vermek için, Sivas Kayseri arasında da şoförlüğü kızıma emanet ettim. Tabii insan tamamen relax olamıyor, yoldan kopamıyor, ama yinede hayatımın en ilginç ve güzel yol deneyimlerinden biriydi. 
Anne baba olunca, insan evladının başarıyla geçtiği her basamakta, gelişimine katkı veren her olumlu tecrübede çocuk gibi sevinip, mutlu oluyor. Anneler beni anladı bile :)) 


Okulda öğrencilerimle oluşturduğum gruplarla, kitap okuduğum için, sevgili Nilgün'ün etkinliğine pek iştirak edemiyordum. Bu sene malum, okul yalan oldu. 😔 Öyle olunca, gruptan kopmayıp, arkadaşlarla okumaya başladım. Kategorileri görmek isterseniz, Nilgün'ün bloğuna bakabilirsiniz. Kategorilerden biri, Y A Z harfleri ile başlayan 3 kitaptı. O grubun puanı cepte 😀
Şaka bir yana, kitaplardan bahsedeyim biraz. 
Çetin Altan'ın kitabı, tipik bir eski Türkiye hicvi. Ama bu Altan kardeşlerin üslubu pek bana göre değil. Tabulara takılmayan, dogmatik olmayan insan görüntüsü vermek adına, özellikle cinsel çağrışımlar yapan espiriler yapmaya bayılıyorlar. Hoşlanmıyorum bu tarzdan. Okuma alışkanlıklarım konusunda fazla bilgisi olmayan, ama benim çok sevdiğim, biliyorum ki o da beni sever, bir dostun hediyesiydi kitap. onun hatırına okudum. Fikrim değişti mi, tabi ki hayır 😃

Akşam Yıldızı, İskender Pala'nın son kitabı. Hocayı severek takip ediyorum. Ama alıştığım tarzının biraz dışında, daha kolay anlaşılır bir dille yazmıştı. Başta biraz bocaladım ama sonradan açıldı. Kendiside belirtmiş zaten, elimizdeki verilerden yola çıkarak, kendi kurgumu yazdım. Söylediklerim, kesin doğrudur, iddiasında değilim, demiş. Daha önce burada yazdım mı hatırlamıyorum, (grupta ilk okuduğum kitaptı paylaşmış olabilirim.) bana kalan cümle, hem çok üzücü, hem çok haklı. "insanın insanı avladığı bir dünya. bozulmaya düzelmekten daha yakındır" 😞 

Nazan Bekiroğlu; okumaktan en keyif aldığım yazarlardan biri. Yusuf ile Züleyha yirmi yıl öce okumuştum. grupta arkadaşlardan okumak isteyenler çıkınca, aslında Y harfi ile başlayan başka bir kitap okumaya niyet etmişken, bu kitaba başladım. Yine çok sevdim. 😍


"Kadın" ancak bu kadar iyi anlatılır sanırım. Seviyorum bu üslubu.


Yarn Art Flowers, merak ettiğim bir ipti. dokusu, renk geçişleri, çok güzel görünüyordu. Bazı Rus ablalar, çok güzel şallar örüyordu bu iple. Kayseri'de yoktu. Konya'da bir dükkan getirmeye başladı. Canım arkadaşım Neslihan benim için aldı. Ben bir yumak alıp, şal öreyim derken, o aynı renkten iki yumak gönderdi. Normalde şal örmeyi düşünüyordum. Ama bir arkadaşım, şu meşhur altıgen hırkadan örülse güzel olur sanki dedi. Öyle laf arasında geçen o söz bende lambaları yaktı.Hazır elimde aynı renkten iki yumak varken, neden olmasındı. Çok araştırdım. Türk ve yabancı youtuber sayfalarında ip inceliği benden çok farklıydı. İnce iple ören sayfada ise, küçük bir hata vardı. herkesi seyredip, kendi yolumu buldum. :) Bitince detayları yazarım, arşiv olması adına. Ama ipin dokusu, inceliği, renk geçişleri çok çok iyi oldu. böyle bir hırka örmeye niyetiniz varsa, ip çok doğru bir tercih olur.
Kitap Hırsızı, yeni kategorinin ilk elemanı. Normalde popüler kitapları çok tercih etmem ama fikrine güvendiğim bir arkadaş, "güzel, okumalısın" deyince başladım. Dili basit, Azrail'den bir hikaye dinlemek fikri, ilginç. Bakalım, nereye gidecek, hikaye. 


Pandemi süreci başlayınca, sevgili Neslihan, bir iyilik hareketi başlattı. Huzurevindeki büyüklerimiz için diz battaniyeleri örelim, dedi. Birkaç yerle irtibata geçtik. Kayseri Huzurevi, büyüklerimiz ile bizi muhatap etmeden, battaniyeleri kabul edebileceklerini söyledi. O nedenle arkadaşlar, battaniyeleri bana göndermeye başladı. ilk battaniye sevgili Hatice'den. Bu iş benim için bayağ kârlı olacak sanırım :) Fincanlar ve ipler bana geldi çünkü.  😄
Teşekkür ederim canım arkadaşım. Tatilin tadını çıkar, tazelen dön evine inşallah. 


Bu da benim etkinliğe son katkım. Daha önce bir tane daha örmüştüm. Sürece göre, belki bir tane daha örerim. kısmet bakalım. 
Bizde durumlar şimdilik böyle. Hadi selametle...




12 Tem 2020

Kaybolmadım, Her Şey Yolunda :)



Selamlar 
İstemezdim ama iki haftayı geçen bir ara verdim. Çok şükür her şey yolunda, özlediklerimle birlikte olunca, sosyal medya biraz arkada kaldı sanırım. Görümcemin oğlu, nişanlandı. Bu dönem herkes için fedakarlık dönemi sanırım. Gençler için üzücü. Eş, dost, akraba toplanıp, gönüllerince mutlu günlerine eşlik edemedi. Sadece en yakın akrabalardan iki aile toplandık. Yaptıkları fedakarlık, yuvalarına saadet olarak dönsün inşallah. 
Sonrasında, eşim eve geri döndü. Kızım ve ben anneme geçtik. Çok özlemiştik, hasret giderdik. İnsan markete gitse endişeleniyor. Annem yaşlı olunca, biraz çekiniyorum ama çok şükür herkes sağlıklı. 


Sivas, park bahçe ve mesire alanları ile ünlüdür. Belediye bu konuda, çok hizmet üretti. Şehrin sair mekanlarında, tertemiz ve ailece gönül rahatlığı ile gidilebilecek parklar var. Annemin evine çok yakın bir mesafede bu parklardan biri. Kardeşcan'ın doğum gününde, kahvaltıya gittik. Açık hava çok iyi geldi. Mangalda yasak olunca, dumansız ve koronasız hava sahası oldu bize. 😊


Sivas, Kayseri'ye göre daha serin bir şehirdir. Annemin evide, şehrin kalabalığından uzak, sakin bir yerde olunca, daha serin ve huzurlu bir ortamı var. Fırsat bu fırsat deyip, kendimi bu battaniyenin bitirme işine adadım. 😃 Şükürler olsun, karoo vintage battaniyeyi de bitirmeyi başardım. 💪



Şüheda, uzaktan eğitim ve sınav işlerini şükür başarıyla bitirdi. Şimdi hobilerine zaman ayırmaya başladı. Amigurumi  kursuna katılmıştı, kaldığı yurtta. Çok sevdi bu işi. Teyzemize doğum günü hediyesi yapmayı ihmal etmedik. 



Çok güzel ve dolu dolu iki hafta geçirdik, anne evinde. Bir yandan da evi özledim. İnsan, neyi eksikse onu istiyor. 😇 Yaşanılan zamanı değerlendirmek, o nedenle çok kıymetli. 

Malesef blog arkadaşlarımı hiç okuyamadım. Salı günü Kayseri'ye döneceğim. En kısa zamanda, arkadaşların paylaşımlarını okuyacağım. Şimdilik selametle...