Pages

16 Eyl 2019

yeni haftaya bismillah

hayırlı sabahlar
yeni güne yeni haftaya bismillah. bugün bir haftadır düzenli yazıyorum. çok mutluyum. İstanbul'da sevgili Nilgün'le buluştuk ama fotoğraf çekmeyi unuttuk demiştim malum. hala çok üzgünüm. canım arkadaşım, bana bu kitabı almış. kalem ve defterde onun hediyesi. kalem bitince saksıya dikilecek. tepesinde tohum olan kalemlerden. bahara kadar kullanıp bitiririm. sanırım çiçek olma macerasını da beraber seyrederiz.


taburelerden hep almak istiyordum. ama bir türlü sıra gelmiyordu. İstanbul dönüşü Sakarya dolaylarında berceste dinlenme tesisleri var. her seferinde uğrarız ama arabada yer olmayınca alamadan dönerdik. her şey olmak için vaktini beklermiş ya. bizim tabureninde benim olma vakti gelmiş demek ki. şimdi bir örgü sever olarak hayalim en kısa sürede onları giyindirmek :) model bakmaya başladım bile.


yaz tatili anıları, yazma alışkanlığı kazanmama destek oluyor. o yüzden onlarla devam edeyim. Konya'dan sonra durak Isparta oldu. Isparta bizim ilk görev yerimiz. 24 yaşında elimizde 3 aylık Şüheda ile ilk gurbetimiz. ben okuyan biri için, erken sayılacak bir yaşta evlendim ve erken sayılacak yaşta anne oldum. ve o dönemde malesef ülke olarak daha zor ekonomik şartlarda yaşıyorduk. bu ara yaşadığımız sıkıntılar o dönemin yanında sıkıntıdan bile sayılmaz. şöyle ifade edeyim, benim maaşım 75 milyondu ( tabi o zaman paramızın pul kadar değeri olmayınca bolca sıfırı vardı) bir buzdolabı bir küçük ekran televizyon 420 milyondu. kiramız 30 milyon. eşimin maaşını hatırlamıyorum. o da ortalama ben kadar falan alıyordu sanırım. öyle olunca biz çocuğun ihtiyaçları, evin eksikleri derken maddi olarak çok zorlandık. ben kendi şehrinde okuyanlardanım. hiç ailemden ayrılma tecrübem yoktu. ilk defa gurbete çıkmanın yarattığı duygusallıkla beraber, elimde 3 aylık bir çocuk var yalnızım, nasıl bakacağımı bile doğru dürüst bilmiyorum. bu beni manevi olarak çok zorladı.


işte bu fotoğraftaki üç kişi arkadaki binanın ikinci katındaki dört numaralı dairede, o şartlarda birlikte büyüdü. beraber yaşadığımız zorluklarla mücadele edişimiz, sanırım bizi birbirimize kopmaz bağlarla kenetledi. acaba diyorum, her şeyleri tastamam evlenen insanlar bu nedenle mi birbirine sarıyor. o yüzden mi boşanmalar bu kadar arttı. ekip olma ruhunu mu yakalayamıyor çiftler. ne dersiniz.

 
ilk evimize yakın bir park. tarihi bir mekan Romalılar döneminde bile önemli olan bir yermiş. Ayazmana Parkı. eve çok yakın olunca, Şüheda'nın burada bir dolu hatırası vardı. kendisi çok hatırlayamıyordu ama fotoğraflar ona mekanları hatırlattı. elinde eski fotoğrafları parkta mekan arayışına girdi :)) onun anıları olunca, saygı duydum. belki günün birinde blog açıp anılarını yazmak ister. 


biz Isparta'dayken bu tak yoktu tabi. belediye düşünmüş, gayette hoş olmuş. giden olursa aramasına gerek yok bulur zaten tam meydanda. otelin önünde :) yeri gelmişken bir anımı da yazmasam olmaz. fotoğrafta görülmemiş ama Isparta meydanda Süleyman Demirel'in heykeli var. malum Isparta'lıydı rahmetli. Isparta'ya ilk gittiğimiz gün. heykelin tam karşısındayım ama uzak bir mesafedeyim. normalde şehrin meydanlarında Atatürk heykeline alışığız. o ana kadar gördüğüm tek şehir Sivas'ta öyle en azından. bende heykeli Atatürk heykeli sandım tabi ki. görünce şaşırdım. Allah Allah diyorum bu nasıl Atatürk heykeli hiç Atatürk'e benzemiyor. bir şaşkınlık içinde yaklaştım yanına. o kadar eminim ki Atatürk heykeli olduğuna. hayretler içinde dibine kadar geldim. yüzüne bir baktım elindeki şapkayı sallayan Süleyman Demirel :))) uzun süre o şaşkınlığımı hatırladıkça güldüm. heykeli görünce yine güldüm.


bu yaz lavanta bahçelerine gitmeyen kalmadı sanırım. mor zamanında görmeyi çok istedim ama yol uzun. biz çalışıyoruz. göze alamadık.


renkli yelek yaz boyunca yanımdaydı. ama şimdi İstanbul'da. son hafta bitirdim. Şüheda'nın hazırlıklar yoğunlaştığı için fotoğrafa vaktimiz kalmadı. artık hatun kişi ne zaman giyer ve çekinirse o zaman size gösterebilirim.
bugün benim dersim geç başlıyor. şimdi niyetim inşallah kahvemi içip, aşağıya spor salonuna inmek ve mümkünse bir saat yürümek. inşallah tembellik etmem.
hadi görüşürüz. selametle....

2 yorum:

Derya dedi ki...

Tabureleriniz çok güzel iyi günlerde kullanın, insan düzenli yazmaya alışınca bir eksiklik hissediyor, iyi de oluyor, bırakınca dönmesi zor çünkü, Isparta'yı hem Salda gölü hemde lavanta tarlaları için görmeyi çok istiyorum, bakalım ne zaman kısmet olacak :) Ne güzel anılarınızı yeniden yaşatmışsınız.. :)

mavilale dedi ki...

teşekkür ederim. uzun bırakmalarım oldu oradan biliyorum bırakınca dönmesi zor oluyor. umarım yazmaya devam ederim. umarım en kısa sürede giderbilirsiniz. özellikle salda gölü görülmeye değer.
ben bu ara sizi geziyorum fırsat buldukça. harika fotoğraflar. elinize emeğinize sağlık yine beklerim :)selametle