Pages

15 Eyl 2019

on line sayılır....

selamlar
şu an beni görseniz blog yazma konusundaki kararlılık seviyemi görür ve taktir ederdiniz bir kere. hahahahaha 
daha önceki postta bahsettiğim yolculuk dönüş aşamasına geçti. şehirler arası karayolunda eşimin kullandığı arabada önümde bilgisayar, resim seçip, blog yazıyorum. bu kadar ciddiyim yani :))


bu yolculukta amaç evlat canı,  yurt odasına yerleştirmekti malum. benim kızım İstanbul'da moleküler biyoloji ve genetik okuyor. bölümün dili ingilizce olunca hazırlık sınıfımız vardı. yani İstanbul'da eskidik ama bölümde yeniyiz. dönem başlarında Şüheda'yı yurda yerleştirmek için hep beraber yola düşüyoruz. tamam zor oluyor. cuma mesai çıkışı Kayseri'den İstanbul'a yolculuk yapıp, pazartesi günü mesaiye yetişmek için yeniden yollara düşmek. fakat aile olmak bu değil mi. ebeveyn olmak, maddi manevi evladına güç vermeyi gerektirmez mi zaten.


şüheda Türgev Vakfı'nın desteklediği yurtta kalıyor. geçen sene üç kişilik bir odadaydı. insanların en özel alanda birbiriyle uyumlu yaşaması biraz zor. bazen aile içinde bile problem çıkmasına engel olamazken farklı ailelerden farklı kültürlerden gelen insanların bir arada yaşaması oldukça zor. ben aslında geçen senede tek kişilik odada kalmasını önermiştim ama Şüheda arkadaş ortamını merak edip denemek istedi. maalesef biraz üzüldü ama hayat bize en çok üzüldüğümüz anlarda öğretir malum. o yüzden geçen sene bize tecrübe oldu ve bu sene artık tek kişilik odadayız.


odamız maşallah bayağ geniş ferah, tuvalet banyoyu sadece kendisi kullanacak. odada birde kitaplık var ama hareket halindeki bir arabada yazmaya çalışıyorum şu an fotoğraf seçerken gözden kaçırmışım.

saat 2 gibi yurt odamız temizlenmiş ve kullanıma hazır hale gelmişti. o zaman minik bir İstanbul turu yapabiliriz dedik ve kendimizi dışarı attık.
motif grubumuzun güzel patronu Nilgün'le buluştuk ve inanılır gibi değil ama fotoğraf çekmeyi unuttuk.:) sanırım birbirimizi bulmuşken sohbet etmek daha cazip geldi. canım arkadaşım şühedaya ve bana yine bir dolu hediye almıştı. iyi ki denk geldik can dost çok seviliyorsun
Kadıköy iskelesinden Eminönü vapuru ile karşıya geçtik. oradan tramvay ile Sultan Ahmet Meydanına geldik.ama tramvay yolculuğu için bir kaç kelam etmesem olmaz."biz ne zaman medeni olacağız" deyip halkımızı küçümseyen ifadeler kullanan, yazar çizer konuşur insanları eleştirip, ayıplardım. hatta normale çok kullanmadığım bir ifadeyi onlar için kullanır ve "ezik" derdim onlara. ama dün o tramvaya binerken ben bu tabir için çok utandım. çünkü cidden kendimi üçüncü dünya ülkesinde gibi hissettim. tramvaya kendim binmedim arkadakilerin uyguladığı basınç yüzünden gayri ihtiyarı itildim içeriye. gerçekten çok korkunçtu. Kuranı Kerimde bir ifade var. "hepiniz çobansınız sürünüzden sorumlusunuz" der. birebir bu olmaya bilir ama bu minvalde bir ifade, ilk duyduğumda çok garip gelmişti. ama yaşam pek çok anında bu ifadenin ne kadar haklı olduğunu gösterdi bana. dün yaşadığım bir kere daha idrak ettirdi. insanın hayvan yanı; Freud buna id diyor malum. işte hepimiz o yönümüzün çobanıyız ve onun yapıp ettiklerinden sorumluyuz aslında. dün bizime tramvaya binenler ciddi anlamda kötü çobanlardı.





 tanımadığınız insanların fotoğraflarında olmakta kaderdir sanırım. böyle anlarda kimlerin çektiği fotoğraflardayım acaba diye düşünmeden edemiyor insan.

ben böyle cool bir tavır görmedim. etrafındaki koşturma umru değil, kulağı fena halde kaşınıyordu. hadi koca adam bir poz ver dedim. keyfimi ancak bu kadar bozarım idare et dedi. tamam patron sensin dedim anlaştık :))



çocuğunun arkadaşı senide evladın oluyor. sümeyye kuzusu artık bizim evinde kızı. aslında grubun bir elemanı daha var ama bir türlü birlikte zaman geçiremiyoruz. özlem kızla şartların olgunlaşmasını bekliyoruz sanırım. daha bu sabah kahvaltıda diyordum fiziksel olarak bir kere gördüğüm ama duygusal olarak yakın hissettiğim eleman o. inşallah en kısa zamanda birlikte geçireceğimiz zamanlarımız da olur özlemcim.


Topkapı Sarayı'nın arkasına düşen sokak. yaşanılan mekanları bu hale getirmek çok mu masraflı yoksa vizyonumuz mu küt bilemiyorum. sokaklarımız evlerimiz böyle olsa daha az kavga ederiz daha çok severiz gibi geliyor bana


blogger kocası olmak sıkılsan bile sabırla eşinin fotoğraf çekmesini beklemeyi gerektirir.:) canım benim yaaa



zamansızlıktan şurada bir kahve içemedim. ama benim minnoşlardan söz aldım en kısa sürede gelip benim için burada kahve içecekler :)



İstanbulda Gülhane Parkı varken insanlar niye sıkılır bilmem. hafta sonu çayını, kahvesini, kitabını, örgüsünü alıp, burada vakit geçiren birinin ömrü uzar kanaatimce


benim minnoşlar fena.ben nereyi çekiyorsam onlarda beni çekmiş. telefonda kaç tane böyle poz var sayamadım bile :))

 böylece canım İstanbul'a, canımızı bırakıp, düştük yine yollara.. gurur, hasret, umut hepsİni bir arada nasıl hissediyorum bilmem. ama  sanırım o yüzden bu tür duygulara anlatılmaz yaşanır diyorlar.
şimdi tek duam "Allahım bu kadar emek verdim . ne olur internet çekmeye devam etsin" AAAMİİİNNN

4 yorum:

EMİNE ÖZTÜRK dedi ki...

Öncelikle evladınıza seçtiği bölümde başarılar diliyorum. Allah zihin açıklığı versin. Yurt odasına gelince onu yuva yapmışsınız... battaniye ve yastıklar çok güzel.. özellikle sarı yastıktaki yaprak modelini yapmayı çok istiyorum ama bir türlü vakitsizlikten çıkaramadım modeli...

Gonca dedi ki...

Çok güzel bir gezinti olmuş. Tek kişilik oda iyi olmuş tabi ama öncesinde başka gençlerle yaşamayı tecrübe etmeside iyi olmuş. Nilgün le bulusmaniza çok sevindim fotoğraf ta bir daha ki sefere inşallah.

mavilale dedi ki...

emine hanım çok teşekkür ederim. yaşadığı mekanda anne sıcaklığını hissetsin istedim. yapraklı yastık yıllar önce yaptığım bir modeldi. bu ara tığ işine sardım ama şiş ilede güzel işler çıkarabiliyorduk.

mavilale dedi ki...

evet gonca 3 kişilik odayıda kendi istedi. bunuda kolay değil başkaları ile bir odayı paylaşmak kardeşi bile olmayan bir çocuk için ama buna rağmen problemler genelde karşı taraftan kaynaklandı. bu gençleri empati gücünden çok mahrum yetiştiriyoruz. fotoğraf işine epey güldüm yaa sankı kız kapı komşum bugun olmasa yarın çekerim gibi düşündüm demek tövbe tövbe :)))