Gözlerini açtığı yuva pek ihtişamlı değildi. Rastgele toplanmış çalı çırpıdan ve her an düşme tehlikesi olan güvensiz bir dala yapılmıştı yuva. Olsundu. Hayat güzeldi, Her seher vaktinde mutlu olmak için, diğer kuşlara eşlik etmek için çok neden vardı. Öttü küçük kuş.
Gün boyu etrafta uçup döndüğü yuva ona güvenden çok risk demekti. Olsundu. Hayat umutla doluydu. Bir gün bu tekinsiz yerden taşıyacaktı yuvasını. Daha güvenli bir yere dönecekti akşamları. Yuvanın kurulduğu dalın tehlikesi onun şakımasına engel olamazdı. Hem küçüktü gövdesi. Dal güvenli değilse bile bu küçük kalıp yuvaya ağır gelmezdi. Dal dayanırdı. Küçük kuş ötmeliydi...
Dalda ara ara çatırdamalar oluyordu. Küçük kuşun geçici endişeler oluyordu. Fakat dal zannedilenden daha dayanıklı çıktı. Büyüdü, küçük kuş. Etrafta hep neşeli şakımaları duyuldu.
Hiç kolay olmadı bu. Etraftan diğer kuşlar, yuvası bu kadar tehlikeli bir yerdeyken küçük kuşun nasıl neşeyle öttüğünü anlamadılar. Kızdılar. Dalga geçtiler. Küçük kuş üzüldü ama aldırmadı, her seher vaktinde yeniden ötmeye devam etti. Diğer kuşlar anlam veremedikleri bu neşeye karşı iyice öfkelendiler. Saldırılar başladı. Yanından her geçen kuş, kanatlarından bir parça kopardı. Hatta yuvasının içindeyken bile kanatlarına saldırdılar. Canını yaktılar. Küçük kuş anlam veremedi. Denk geldiğinde sordu. "Neden böyle yapıyorsunuz" dedi. Cevap belliydi. O kuru dalda yuvası olan, her an risk altında yaşayan bir kuştu. Bu ötüşün güzelliği, kanatlarının ihtişamı.... Böyle olmazdı. Yerini bilmeli. Haddini aşmamalıydı.
Küçük kuş, başta anlayamadığı nedenleri büyüdükçe anladı. Fakat teslim olmak ona göre değildi. Yuvasını daha güvenli bir yere taşımakta kararlıydı. o güne kadar ötüşünden ve güzelliğinden taviz vermeyecekti.
Aradı küçük kuş. Daha güveni bir dal bulmak için. Ne var ki tacizler, saldırılar bitmiyordu. Dikkatinin dağıldığı ilk anda kanatlarına biri saldırıyordu. Epey hırpalandı küçük kuş.
Kendisine sürekli hatırlattı. Ötüşün fark yaratıyor, Ötmekten vazgeçme.
Sonra aradığı güvenli dalı bulup, buraya yuvasını azimle yaptı. Hiç kolay olmadı. En güzel, en temiz çalı çırpıyı topladı. Özendi yeni yuvası için.
Taşındı yeni yuvasına. Gösterişli bir yerdeydi yeni yuva. Ormanın en dingin, en huzurlu yerinde. Emek emek kurulmuş yeni yuva. Onu eskiden tanıyan kuşların bir kısmı taktir etti. "Başardın, dileğin kadar öt, kimse sana çok görmeyecek güzel ötüşlerini. Artık hakkındır. Sesin en güzelinden, en yükseğinden çıkabilir."
O korunaksız daldaki yuvada doğan, güzel ötüşlü, parlak tüylü kuş, yeni ve konforlu yuvasında kendine baktı. Onca zaman süren saldırılar sonucu yara alan kanatlarını gördü. Yıpranmıştı, tükenmişti.
Kuşun sesinin, güzelliğini bilenler ondan ötmesini istediler. Kuş da istedi, eskisi gibi ötebilmeyi. Biliyordu, o güzel sesin kaynağı kendisindeydi. Yine neşeyle şakıyabilirdi. Hem artık neşeyle şakıması için şartlar müsaitti. Kimse çok görmeyecekti, güzel sesi ona.
Denedi, yeniden ötmek için gayret etti. Hatta ara ara başardı da. Fakat olmuyordu, olamıyordu. Seher vakitlerinde, ihtişamlı yuvasından kanatlandığında aldığı yaraları görüyordu sadece. Neşeyle şakımak için nedenlerinin tükendiğini görüyordu.
Vazgeçti ötmekten. Güvenli olsun diye özenerek yaptığı yuva neşesinin ve sesinin sonu oldu.
Ötmekten vazgeçti.
3 yorum:
Gönlüne kalemine sağlık hüzünlü bir hikaye olmuş
oyyy sen mi hayal ettin bunu yaa kimse böyle olmasın :)
Kimse böyle olmasın inşallah. Ama hüzün haklm bu ara yaşamın her anına.
Yorum Gönder