Selamlar
Yanlış anlaşılmasın, henüz kar yağmadı malesef. Aralığın üçüncü haftası şöyle bir göründü, geçti. Fotoğraf o günden kaldı. Özledik...
Konuşmasına iki filmden alıntı sahnelerle başladı.
Veronique'nin ikili yaşamı- Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski'nin bir filmi. Sahnede ölmek isteyen bir adama ikinci bir şans verildiğinde aynı kararlığı gösteremediği anlatılıyordu.
Diğer film Kirazın tadı. Abbas Kiyarüstemi yönetmeni. Alıntılanan sahne, mutsuz ve kederli bir adama kendi intihardan vazgeçme anısını anlatan yaşlı bir köylünün hikayesiydi.
İnsan zaman zaman kendini ve varlığını sorguluyor malesef. Bazen yaşamaya devam etmek için neden bulmakta zorlanıyoruz.
Kemal Hoca "dertler bize verilmiş öğretmenlerdir" diyor. Bu dertlerden öğrendiğimiz zaman oradan bir anlam buluyoruz, devam edecek gücü yakalıyoruz.
Kendi kitabının isminden yola çıkarak anlattı. Biz insanlar ölümden sonraki hayatı çok düşünüyoruz Ahiret inancı olan da olmayan da bu konuya kafa yoruyor ama öncelikle halihazırdaki hayatımıza yani ölümden önceki hayatımıza odaklanmak gerektiğini söyledi. Mottosu; "Ölümden önce bir hayat var" :)
James Hallis'in, Yaşamın İkinci Yarısında Anlam Arayışı. isimli kitabın üzerinde durdu. İkinci bir hayat yaşıyormuşsın ve ilkinde yanlış davranmışsın gibi yaşamaktan bahsetti. Değişim böyle başlar zannımca. kişi kendini sorgular ve yeni bir sayfa açmak dediğimiz, sıfırdan başlamak dediğimiz. Bize lazım olan tek şey ilk seferinde yaptığımız hataları unutmamış olmak. onlardan ders çıkarmak.
Samuel Becket'in, Godot'yu Beklerken oyunun bahsetti. Varoluşun sancılarından. Her gün yeniden var olmak bunun yarattığı sancılı öğreti. Bu sancının ne kadar derinlikli olduğunu anlatmak için İsmet Özel'den bir dua paylaştı.
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme Ya Rabbi"
Tolstoy'un, İnsan Ne ile Yaşar, kitabının liselerde okutulması gerektiğinden bahsetti. Kendime not aldım. Bu sene derslerde okutacağım kitaplar belli ama seneye Psikoloji dersinde Tolstoy'un kitabının sunumunu isteyeceğim gençlerden.
Son olarak, insanın anlam arayışında maneviyatın güçlü bir destekçi olduğundan bahsetti. Maneviyat tanımı yaptı. Bizden daha büyük olanla bağ kurmak, onun parçası olmak. İnsanın içindeki ölümsüzlük arzusunun bu şekilde mana bulacağını ve yaşanılan hayatın anlamına vakıf olmanın daha kolaylaşacağını söyledi.
Bağlantıda olmanın önemini vurguladı. "Varlık, ötekiyle sohbet edebilmektir aslında. Var olmak için ötekinin hikayesini dinlemeye ihtiyacımız var" dedi.
Sadettin Ökten Hoca ile yaptıkları bir sohbetten feyz ile;
" Bu dünyaya var olmaya değil yar olmaya geldik" dedi.
Birine yar olmak. Nasıl güzel ama nasıl da netameli bir ifade. Yar dediğin, yaren dediğin yarayı açan çoğu kere. Öyle olunca çağın insanı birazda bu kişisel gelişim furyasının etsiyle artık içindeki gücü kendinde arıyor. Çoğu kere de haklı malesef. Birbirinin yarasına merhem olmak artık aynı evi paylaşanlar için bile lüks.
Yine koca bir kırıklıkla mücadele ederken denk geldi güzelim söz. Neyse üzerinde tepinmeyeceğim. Susacağım. Susmak bana en iyi gelen çünkü.
Regaip Kandilimiz mübarek olsun dostlar. Dualarda buluşmak dileğiyle.