Selamlar
Bizim evde birinin doğum günü olduğunda özenli bir kahvaltı sofrası hazırlarım. Hiç şaşmaz kuraldır. Bu defa doğum günü benimdi. Fakat çok keyifsiz ve yalnız başladım güne. Canım hiçbir şeye özenmek istemedi. Sabah gelen çiçekler de olmasa sofrada, güne özel hiçbir şey yoktu.
Çiçekler, insanı mutlu etmenin en kolay yolu sanırım. Fakat bende çok işe yaramadı. Çiçeklere eşlik eden duygu her şeyden daha önemli. Ve insan gösterilmeyen duygunun varlığını pek hissedemiyor.
Anlaşıldığı üzere bu ara pek keyfim yok.
Üzerine düşünülmüş, emek edilmiş hediyeler en keyifsiz anları bile renklendirebiliyor. Benim muhteşem grubum, yine günüme ışık oldular. Laf arasında şık bir piknik sepetinden bahsetmiştim. Çok pahalı bu ara alamam falan demiştim. Cancağızlarım, el birliği ile içi mutluluk dolu bu sepeti hazırlamışlar. Kırmızı beyaz ekoseli sofra örtüsünden, kırmızı saplı çatal- bıçak setine varana kadar, pek güzel, şık bir piknik sepetim oldu. Ayrıca güzel bir bahçede, sıcak havalara inat, serin, keyifli bir akşam oldu. Keyifsiz başlayıp. mutlu biten bir gün :)
Beymen markası, kağıt iple örülmüş bir çanta sürmüş piyasaya. Örgücü hanımlardan kaçmadı tabi. Sırasıyla bu işin erbabı youtuber ablalar açıklama yayınlamaya başladı. Benim kağıt iple başım pek hoş değildir. Kayseri'deki yüncüm, sevgili Şükran Hanıma uğradığım bir gün, "kağıt ipi mutlaka denmelisin abla" dedi. Bu telkini bekliyormuşum sanırım :) Çok güzel üç renkle motif macerasını başlattık.
Yeşilin Kızı Anne serisinde dördüncü kitabı yarılamıştım. Mişli geçmiş zamanla konuşmamın nedenini az sonra açıklarım. Ben şimdilik çantaya döneyim.
Normalde daha büyük boyuna niyet başlamıştım ama ortalamanın bile bir tık altında boyu olan bir insanım. Büyük çanta benim neyime dedim ve küçük boyunu yapmaya karar verdim. Henüz astar ve sap yok ama yapılır inşallah. Yeter ki sağlık olsun.
Sağlık olsun demişken, gelelim tüm planları alt üst eden olaya. Ben tatile giderken takarım diye çanta örerken, kağıt ipi fazla alıp, şapka örmenin hayalini kurarken, hayat beklemediğimiz yerden gol attı bize. 3 hafta önce annem rahatsızlandığı için kardeşlerim hastaneye götürdü. Bir gün öncesinde kendini biraz yormuş. Kollarında tutulma var zannedip gittiğimiz hastaneden, kötü bir maceranın sonunda, iki omuzda da kırık olduğunu ve protez takılması gerektiğini öğrendik. Şimdi protezin satın alınması ile ilgili prosedürün tamamlanmasını bekliyoruz.
Ben apar topar gelince ne kitabımı, ne de ipimi, ne tığlarımı almayı akıl ettim. Şimdilik kardeşimin kütüphanesinden okumaya devam ediyorum. Sivas' ta bir tuhafiye imdada yetişti. İp aldım. Anneme küçük bir battaniye yapayım dedim.
Bu arada da Şükran Hanımdan da kağıt ip sipariş ettim. Basit bir tote çanta örmek niyetindeyim.
Dediğim gibi apar topar yola çıkınca rutinimle ilgili her şey evde kaldı. Kağıt ip gelince yıllar önce rahmetli babamın yurt dışından getirdiği tığ setinin parçası olan bir tığla örüyorum. Tığ biraz orijinal. Türkiye'de şimdiye kadar hiç görmedim. Bu orijinal ürün de blogda yerini alsın istedim. Japon malı. Tıpkı Tulip'ler gibi. Ama iki ucunda da çengel olan bir tığ. Bir tarafı 4mm, diğer tarafı 5mm kalınlığında. son derece işlevsel ve örmesi kolay.
Ameliyat sürecinde sona doğru yaklaşıyoruz. okuyan herkesten dua istiyorum. Annem sağlıkla kollarına yeniden kavuştuğu, başarılı bir ameliyat geçirsin inşallah.
Çok düşünemeden, planlamadan, spontane bir yazı oldu. Yaşadıklarımın bir özeti olsun istedim. Ameliyat çok başarılı geçti diye yazacağım günler olsun sıradakiler inşallah.
Selametle....