Pages

27 Tem 2023

Sivas Aktiviteleri 2



Selamlar 
Sivas günlerine Tokat'tan çekilen bir kara ile başlamak da yazının esprisi olsun artık :) Diğer postta günübirlik Tokat'a gidip geldiğimizi söylemiştim. Tokat küçük ama şirin bir şehir. Pek çok güzelliği barındırıyor içinde. Hem tabiatı güzel hem de tarihi dokusu var. Ben ruhu olan yerlerde yaşamayı seviyorum. 


Gelmişken küçük bir Taşhan turu yapalım dedik. Tokat'ın yazmaları meşhur biliyorsunuz. El baskısı yazmalardan almıştım. Bu defa günlük kullanım için bir kaç tane aldım. Sofra örtüsü de Tokat'da çok meşhur. Var ben de ama fazlası göz çıkarmaz diye düşündüm. Koca kişisi sessizce alışverişime eşlik etti. Bir kahveyi hak etmişti :) Kahveden sonra evli evine, köylü köyüne dedik, düştük yollara :)  


Eşimin mezun olduğu lise tarihi bir binaydı. Giden valimiz zamanında turizme kazandırıldı. Bina, Sultan Abdülhamid zamanında yapılmış. özellikle anne babasını kaybetmiş, öksüz, yetim küçük çocukların meslek öğrenmesini aynı zamanda eğitim almasını sağlayan bir kurum olarak düşünülmüş.


Ben eski okul binalarını gezdiğimde hep aynı soru gelir zihnime. Günümüzde okul binalarımızın estetik hazdan uzak, çağın mimari anlayışına uygun kutu formatında dizayn edilmesi öğrencinin derslere karşı ilgisinin, okulu korumaya ve temiz tutmaya karşı dikkatinin azalmasında etkili mi acaba.
Benim bu soruya cevabım çoğu kere; Evettt.


Sorarım hepinize böyle güzel bir binada okusanız. bahçeye çöp atabilir misiniz. Şimdi çalıştığım okulun bahçesi de çok güzel. Okulun kurucu müdürü sağ olsun karaduttan, ıhlamura kadar pek çok ağaç dikmiş. o ağaçlarımız büyümüş. Bahçemiz çok güzel ve çocuklar bahçeye çöp atmıyor. 
Evimin önünde bir okul var. Kocaman bir bahçesi vardı. Fakat yıllarca bomboş bekledi. Şimdi de yer yok gibi yanına bir okul daha diktiler. İki okulun da bahçesi küçülmüş oldu. Çok zevksiz binalar. :(


Eski okul binalarını gezmek o nedenle bana hem keyif veriyor hem acı. 



Bina,  okul olarak başlamış ama belli bir zaman sonra kadın mahkumlar için cezaevi olarak da kullanılmış. O günlerin anısına düzenlenmiş bir kaç oda var. 






Hapishane gezmek, insanın ruhunu yoruyor. Yıllar önce İshak Paşa Sarayının zindanlarına inmiştik. Buz gibi kasvetli bir ortamdı. Bence duygular yaşanılan mekana sirayet ediyor. Bazı evlere gidince hiç sebepsin için açılıyor. Bazı evler de ise ruhun sıkılıyor. Duyguların mekanın enerjisini etkiliyor. Müze olarak kullanılan cezaevlerini gezenler kesin hissetmiştir ortamın kasvetini. 


Müzede Sivas'a has unsurlarda sergilenmiş. 


Bu çoraplardan babaannem örerdi. Ben yünün ip haline getirilme sürecini ev ortamında gözleme şansına sahip çocuklardanım. Annem ve babaannem yünü alır, bir temiz yıkarlardı. Tokaç denilen kalın bir sopa ile döve döve, köpürte köpürte yıkarlardı. Yanlış anlaşılmasın bu köpürme deterjan etkisiyle değildi. Yün eğer kirliyse, o tokaç denilen sopayla dövdükçe köpürür ve temizlenir. Sabaha kadar suyu süzülen ıslak yünler, günün ilk ışıkları ile bahçeye serilir. İnce ağaç dallarından yapılan yün çubukları ile çırpılır. Yün temiz yıkanmışsa, çırpıldıkça tel tel açılır. Açılmayanlar elde didiklenir. Kuruyan yün, yün taraklarından geçirilir ve iyice inceltilir. Taranmış yün, iğ denilen aletle eğrilerek ip haline getirilir. Sonra babaannem bağdaş kurup o ipleri kelep haline getirirdi. 
Biz şehirde oturduğumuz için kök boyalar dükkandan alınırdı. Köylerde bitkilerden kendileri de yapmış zamanında onu hatırlamıyorum tabi. Kazanlar kurulup, ipler boyanır. Kuruyan ipler yeniden sarılır ve çorap, kilim ya da halı dokunurdu. Bizim evde halı ya da kilim tezgahı yoktu ama dayımlara gittiğimde tezgahın başına acemice geçtiğim zamanlarda oldu. Şehirli bebenin gönlü olsun kabilinden yengemler bir iki ilmek atmama izin verirlerdi. :) 


Rahmetli halamın bu yastıklardan dokuduğunu hatırlıyorum. 


Bu da bir dokuma tezgahı ama dayımlardaki tezgah duvara yaslanan büyük halı tezgahıydı. Böyle değildi. 


Vel-hasılı kelam, eşim eski okulunun tarihine, ben Sivas'ın tarihine kısa bir bakış attık. Yazık ki bizim çocuğumuz bizim günlük rutinimizi müzede seyreder hale geldi. Sonuçta 50 yaşındayız, çok yaşlı sayılmayız. Ya bizim gençliğimiz bir kırılma noktasına denk geldi ya da zaman çok hızlı akıyor. Hayırlısı artık. 
Bu arada annem hastanede yatıyor iki gündür. Duanıza talibiz. 
Selametle....

23 Tem 2023

Sivas Aktiviteleri



Selamlar 
Gezmek, tozmak güzel de, bir hobileri olan insanlar için elin boş kalması kabus gibi. Her ortamda beni yalnız bırakmayan iplerim, tığım ve şişim yine yanımdaydı elbette. Hiranur geçen sene ördüğüm şortu çok beğenmişti. Teyze bu defa biraz daha uzun bir şort yapabilir misin demişti. Çiçekli hırkadan artan Gazzal Babyler vardı. Yine bir yap sök macerasından sonra çok sevimli bir şort yapmayı başardım. :))


Kağıt ip, yaz örgülerinde çok tercih ediliyor. Örmesi biraz zor. O nedenle çok fazla kağıt ip tecrübem yok. Geçen yıllarda Sümeyye telefon çantası yapsın diye almıştım. Artan ipi de mrs yumak sayfasındaki şapkayı denemek istemiştim. Hatta geçen yaz Sümeyye buradayken ona da başlatmıştım.  Fakat çocuk staja gelip gittiği için bitirememişti. Sivas'a giderken yanıma almıştım. Bitirir, birine hediye ederim diye düşünerek. Şapka örmenin bu kadar keyifli olduğunu bilmiyordum. Sanırım yeniden deneyeceğim.  Manzaramız Sivas, mankenimiz Selvinaz Teyze :))


Minik mezuniyet partimizi paylaşmıştım sizinle. Sabah Orhan Beyle parka gidip en güzel kamelyayı ayarladık. Bu uygulama çok güzel. Aynı kamelyanın içinde hem masa ve banklar var hem de eski evlerde seki denilen. yüksek ve tahtadan bir oturma alanı var. 


İki farklı kamelyaya bölünmek yerine tüm ailenin birlikte olabileceği bir alan oluşturmak için biçilmiş kaftandı. 


Annemin kilimi ve minderleri, sevimli bir oturma alanı oluşturmamıza yaradı. Balon şişirme pompası almayı unutunca 30 tane balonu kendimiz şişirmek zorunda kaldık :)) 


Kamelyanın mantığı bu fotoğrafta daha net görünüyor sanırım. 


Sünnet çocuğu abartısına yakalanmamak için biraz sade bir tercih yaptık ama aslında bir kaç tane daha süsleme alabilirmişim. Fazla süsleme göz çıkarmazmış :)) 


Söylediğim gibi yeğenim Antalya'da satajda. Kardeşim yalnız kalıyor o nedenle. çoğunlukla onun evinde kaldık biz de. yeni yastıklarla eski köşeye tazelik kazandırmış bizim kız. sabah serinliğinde Haruni şalları örmek için iyi bir köşe olmuştu. :)
Selvinaz teyze ile penye kumaşlar alıp, şortlar, kapriler, Ev elbiseleri diktik.
Bir parantez açıp, küçük bir Tokat kaçamağı yaptık Orhan Beyle. 
Kızlarla havuz keyfi yaptık derken bize ev yolları göründü. :) 


Evde olmak güzel şey. Kendi yatağının keyfini çıkarmak. Kıyafetleri valizden değil, dolaptaki o bildiğin alışık olduğun yerden almak. Mutfakta o nerede bu nerede diye sormadan bir fincan kahve yapmak. Evde olmak güzel şey vessealam.


Evde olmak güzel şey ama bizim evin cephesi yaz sıcağının etkisini onla çarpıyor. Güneş her daim evin içinde. Ben aydınlık severim. Karanlık evlerin kasveti beni olumsuz etkiliyor. O nedenle en çok ışık alan cephede olur evlerimiz genelde. Buna dikkat ediyoruz ama temmuz ve ağustos ayları bizi gerçekten zorluyor. Zavallı Vanilya Hanımda evde olduğuna mutlu ama perde altında yatmanın serinliğine de karşı koyamıyor :) 


Ben hobilerimden nadiren para kazanırım. Yaptığım elişlerinden para kazandığım anlar bir elin parmaklarını geçmez. Yıllar önce Tatvan'da dantel havlu kenarları örmüştüm. Dersim çok azdı. Dayımın kızı evlenecekti. Ona çeyizlik havlu kenarları örmüştüm dantelden. hediye paketine koymak için. Komşularım çok beğendi sırasıyla sipariş verdiler. Dersim az olduğu için ve zevkli bir model olunca kabul etmiştim siparişleri. Hobi malzemelerimin parası çıkmıştı o zaman :) 
Sonra Kayseri'ye geldiğimizde bu örgü formalrı ile etkinlik yaptığımız zamanlarda bebek yeleği örüyordum. Komşumun torunu olacaktı. Bunu kime örüyorsun diye sordu Semra. Nasip kiminse demiştim. O zaman benim torunun olsun demişti. Ben hediye edecektim ama o ısrarla parasını vermişti. 
şimdi de Haruni şallar. Hasibe'ye hediye örmüştüm ama o bana 5 tane sipariş verdi. :) Emekle yapılan her iş çok kutsal ama böyle ince işlerin hakkını veremiyor bizim insanımız. 
 Normalde ördüklerimin ekonomik bir değerinin olması çok güzel. O zaman kendimi daha üretken hissederim ama insanımızdaki bu tutum beni rahatsız ettiği için genelde böyle hatır gönül işi olmadan sipariş kabul etmiyorum. Yaptığın işin kıymetini bilecek, güzel ruhlara iş yapmayı seçiyorum. 


Kıymet bilenlere el emeği hediyeler vermeyi de seviyorum. Sümeyye kız da mezun oluyor elbette Şüheda gibi. Bu pembik Haruni de onun için başlandı. Hediyesinin yanında el emeği bir detay olsun istedim. 
Yeşilin kızı Anne serisine devam ediyorum. üçüncü bitti. Dördüncü kitaptayım. İki gün önce doğum günümdü. çok keyifli ve güzel geçti. Yazarım yakında. Bugün evi temizledik koca kişisiyle. Yarın misafirim gelecek. Mönü düşünmem lazım. Böyle dünyalık kaygılarım var işte. vs vs vs 
Şimdilik Selametle....

17 Tem 2023

Parça Parça


Selamlar
Sizi bayramın ikinci günü bıraktım. Üstünden epey vakit geçti. Geniş ailesi ile konsantre vakit geçirmek zorunda olan gurbetçiler beni anlar. Davetlere katılmak, sevdiğin mekanları ve insanları ziyaret etmek, akşam yemeğinden sonra kardeşlerle sohbet etmek; bir köşeye çekilip blog yazmaktan daha cazip hale geliyor. 

Çantayı, İnstagramda, Kedito isimli profilde gördüğümü söylemiştim diğer postta. Örmek bir şey değildi ama o burs nasıl takılacak, astarlama nasıl yapılacak hiç fikrim yoktu. Yavuzlar İplik Kayseri şubesinde aparatlar vardı. Şükran Hanım artık daha profesyonel. çevresinde güzel insanlarda topladı. Bursu takıp, astarlamayı güzelce yapacak birkaç hanım tanıdığını söyledi. Büşra Hanımla bu şekilde tanıştık. El birliği ile bayram çantamı hazır ettik. Sivas'a doğru yola çıktığımızda yanımdaydı :)) 
 

1 Temmuz, teyzemizin doğum günü. Büyük küçük hiç fark etmez tüm yeğenlerinin sevgili Selvinaz Teyzesi o. :)
Pasta Elif Teyzemizin ellerinden. Kardeşim çok az ekipmana sahip olmasına karşın pandispanyalı pastaları çok lezzetli ve güzel yapar. Di Versi'de bile onun pastaları kadar lezzetli ve hafif pastalar yemedim. Bu işi ticarete dökmelisin diyorum her seferinde ama ya nasip.


Annemin dört torunu var. En büyükleri Şüheda. İki numara staj için Antalya'da. Bu iki minik ise tatilin yeğen kadrosundan mutluluk sebepleri.... Hiranur ve Eymen.
 Eymen Efendinin yüzündeki muzur ifade fotoğrafa has değil. Aynen göründüğü gibi tatlı bir yaramaz :)


Seçim sonrası insanlar, hem kaybedenler hem kazananlar çok çirkin bir dille değerlendirdi durumu. Ne alaka diyeceksiniz. Şüheda bu sene son sınıftaydı yani mezun düzeyinde. Mezuniyete katılmayacağım anne. dedi. Seçim sonrası sınıf ve okul gruplarında dönen sohbetten bir kısmını okuttu bana. Bu insanlarla ortak hiçbir şeyin parçası olmak istemiyorum dedi. 
Yazılanlar, üniversite okumuş bir insanın ağzına hiç yakışmayacak kabalıkta ve çirkinlikteydi. Hakarate varan, diyemiyorum, direkt hakaret edilen, küfür içerikli ifadelerle dolu bir saldırganlık vardı yazışmalarda. 
Üzüldüm ama tercihine saygı duydum. Ben üniversiteyi bitirdiğimde, okul bize mezuniyet yapmamıştı. Kepli, cübbeli tek fotoğrafım ya da anım yok. Çok büyük bir eksiklik mi hayır ama yine de ara ara depreşir ben de bu eksiklik. Şüheda'nın mezuniyetinde gideririm bu eksikliği diye düşündüm. Belli ki o da olmayacaktı. Ve iş başa düştü. Hazır memleketteyiz. Hısım akraba, hep beraberiz. O halde bir kutlama yapabiliriz diye düşündüm. Yengemizde Cumhuriyet Üniversitesinin cübbe ve kepi de varmış. Alternatif mezuniyet partisi düzenlemek için şartlar uygun hale gelmişti. 


Annemlere yakın bir mesire alanında küçük bir parti vermeye karar verdik. Halamız pastamızı yaptırdı. Teyzelerimiz ikramları hazırladı. Anne baba da ortamı hazırladı derken Şüheda için minik bir kutlama oldu. Büyük bir organizasyon değildi ama ailelerin bir araya geldiği ve güzel vakit geçirdiği samimi ve mutlu bir kutlama oldu. 


Ailede eksikler vardı malesef. Halamızın oğlunun biri Diyarbakır'da çalıştığı için katılamadı. Diğer oğlunun eşi hemşire. Mesaisi olduğu için katılamadı. Teyzemizin oğlu Antalya'da staj yapıyor. O nedenle malesef yoktu. Hepsinin kulaklarını çınlattık. 


Ben de kötü fotoğraf çekmem ama bizim evde fotoğraf konusunda Elif Teyzemiz bir numaradır. Yeğenini aldı eline ve 1500 tane fotoğraf çekti hahahaha. Bir kaç tanesini paylaşayım :)) 




Gündüz kutlama çok keyifli ve güzeldi ama gün henüz bitmemişti. Belediye'nin açık hava sinema etkinliğinde Eren'in filmi oynayacaktı. Ben bir türlü kısmet olup o filmi seyredememiştim. Hem açık hava etkinliği hem de seyretmediğim bir film olunca ona da katılalım dedim. 


Ortamın en isteklisi bendim. Kaynım ve eltimi de zoraki dahil ettim organizasyona :)) 
Ben, Sivas'a gidince 50 yaşında bir bayan olduğumu unutuyorum. 30 yaş aktiviteleri peşinde koşuyorum :)) 
Her şey çok güzel başladı. Gün boyu sıcaktan kendimize gölge yerler aramıştık. Filmin son 20 dakikasında bastıran yağmuru bu buharlaşmaya borçluyuz sanırım :))  Sakin sakin damladı başta. Yaz günü bir şey olmaz dedik. Fakat sonradan bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı. En yakındaki Kale Cami'ne toplandı Ümmet-i Muhammed. Yağmur hafifleyince arabaya doğru yürüdük ama sudan çıkmış balık gibi olmuştuk hahahaha. İşin güzel yanı kimse mızmızlanmadı. Gülmeye devam ettik. Yaşlanmak değil ama olgunlaşmak bu olsa gerek. 
Selametle...