Pages

19 Haz 2024

Okulun Son Demleri

 
Bayramın son gününden selamlar
Bu sene arefe günü kötü bir sürpriz yaşadık. Arabanın fanı bozulmuş, hararet yaptı. Normalde çok küçük bir arıza ama insanlar bayram tatiline çıktığı için parça satan dükkanlar kapalıydı sanayide. Ve biz uzun yıllar sonra ilk defa bayramda büyüklerin yanına gidemedik. Bayram malesef, bayram gibi geçemedi. Zaten hayat bir seneyi aşkındır beni çok zorluyor, bu da tuzu biberi oldu. 
Ortamı ağlama duvarına çevirmeden bitireyim ve harika fotoğrafların hikayesine geçeyim.


Her sene mayıs ayında, Kütüphane Kulübü olarak bahar şenliği düzenliyoruz. Okulumuzun bahçesinde önce yayılıp, kitap okuyoruz. Sonra da piknik yapıyoruz. Bu sene de yine çok eğlenceli, yine çok renkli bir gün geçirdik. 


Kütüphanedeki kitapları tanıtma eksenli projemiz, "Kütüphane Seni Çağırıyor" da yine mayıs ayı içinde gerçekleşti.


Toplam 20 öğrencinin, okul kütüphanesinde seçilen beşer kitabı okuyup, kitapların tanıtılması esasına dayanan bir çalışma. Kalabalık kadroyla yol almak çok kolay olmadı ama sonuçta gerçekten çok verimli ve güzel bir çalışma çıktı ortaya.



Mevlana'nın hocası, Seyyid Burhaneddin ve Mimar Sinan gibi yolu Kayseri'den geçen Anadolu erenleri ve sanatkarlarını tanıtan Yazar Tahir Fatih ANDI Bey'de etkinliğimize renk kattı. 


Sevgili Nilüfer. Benim örgü arkadaşım :)) 


Sevgili Eren. Pırlanta gibi insan diye bir tabir var ya. İşte o tabirin esin kaynağı bence Eren 😍


Okuldaki diğer ekibim, Ersin Hoca ve bu gençler. Bu ekiple yıl boyu 8 kitap okuyup, tahlil yaptık.  Son kitabımızı da tabiatta, piknik havasında değerlendirdik. Gün kahvaltı ile başladı, Mustafa Ulusoy'dan Giderken Bana Bir Şey Söyle isimli kitabın tahlili ile devam etti. Ersin Hocam'ın mangal partisi ile sonlandı demek isterdim ama günün sonu çok güçlü bir dolu yağışıydı :) 


Sığındığımız kamelyadan her şey rağmen gülmeye devam ettik. 
Başta dediğim gibi canım çok sıkkın. Mutluluk üzerimden çekiliyor bir süredir. İç huzurumu kaybettim. 50 yıllık ömrün koca bir "hiç"e çıktığını düşünmeden edemiyorum. Bu süreçte beni ayakta tutan tutunduğum bu anlar. Vaktinde bir ağaç görmüştüm, Çürümüş, içi oyulmuş hatta kupkuru bir ağaç ama çılız yeşil bir dal vardı. Benim yeşil dalım da bu anlar. Depresyona nasıl girilir bilmiyorum. Beceremiyorum da. Girmek mi iyi çıkmak mı onu da bilmiyorum. Gülmeyin, şaşırmayın. Bu ara hiç bir şey bilmiyorum. Ne iyi ne kötü bilmiyorum. Kocaman bir değersizlik duygusu ile mücadele ediyorum sadece. Ama geçecek. Bitecek bu kabus. Bazı kökü derindeki duyguları ve zaafları içimden sökeceğim. Başladım bile sökmeye. O zaman daha mutlu olacağım. içim de dışım da. 
Niye yazdım bilmiyorum ama silmeyeceğim. Nasılsa benim digital günlüğüm burası. Bence blogum da bilmeli. Belki açık açık da yazarım vakti gelince. Belki...
Selametle....

12 Haz 2024

Tatilin Sonu


Selamlar
Tatilden sonraki günler maraton koşusuna dönünce. nisan sonundaki tatili yazmak haziran ortasını buldu. İnsanın anıları da külleniyor malesef bu sürede. Görsellerin bana hatırlattıklarını bile sevince, son anları da eklemek istedim.


Son durak Ordu, Boztepe oldu. Şehrin üstünden giden, ara ara dik açıyı bulan bir teleferik yolculuğu ile çıkılıyor Boztepe'ye. Ramazan Bayramında, Antalaya'da yaşanan felaketten sonra teleferiğe binmek cesaret istese de maceracı ruhumuza engel olmadık. 



Yukarı çıkınca, iyi ki dedik. İyi ki korkumuza yenik düşmemişiz. İyi ki bu manzaradan ve o yolculuktan kendimizi mahrum etmemişiz. 


Dönüş yolunda Samsun, Çakallı'nın meşhur menemenini yedik. Tesisin adı Dayı. Gece yarısı varabildik. Tesis, hem göze hem mideye hitap ediyordu. Yolunuz düşerse, kaçırmayın derim.


Salı sabahı saat 6 da okulun önüne iniş yaptık. Bu yorucu yolculuktan sonra insan duş alıp, dinlenmeyi hayal ediyor değil mi. Peki sizce ben ne yapmışımdır. 
Salı günü okulda nöbetim vardı. Duş alıp, okula geri döndüm. 50 yaşına göre biraz fazla mı aksiyonel yaşıyorum ne. Hızlı yaşa, genç öl. Cesedin yakışıklı olsun, demişler. hahahahahaha
Bir okul gezisinin daha sonuna geldik. Yapımda ve yaında emeği geçen herkese teşekkür ederiz :))) 
Selametle

4 Haz 2024

İkinci Günden Devam


    Selamlar
İkinci gün, yollara ve eğlenmeye devam ettik. Palovit Şelalesinden sonra Zil Kale'ye gittik. Osmanlı döneminde etkili bir ticaret yolunun güvenliğini sağlamak için kullanılan bir kale. Tarihi dokusu da elbette dikkat çekici ama konumu ve manzarası göz alıcı. Ayrıca bulduk güzel sütlacı, burada da yedik bir tane :) 


Zil Kale'den inince yol üstünde bir tesiste yemeğimizi yedik. Tesis, gürül gürül bir derenin kenarında kurulmuş. Derenin üstünde zipline yaptı gençler. Çok güzel salıncaklar vardı. Gençler eğlendi. 


Onlar eğlenirken, biz Nilüfer'le file kazak operasyonuna devam ettik. :)) Gürül gürül derenin sesine eşlik eden, kahve, kurabiye ve örgü çok iyi geldi. :)


Epey yorulduktan sonra geceyi geçireceğimiz Ayder Yayalasına çıktık. O kadar güzeldi ki, beni bıraksalar, tüm yaz kalırım sanırım. 


Ayder yazısı, Erdal Hoca ve biz, Rönesans Tablosu gibi sürüyle fotoğraf çektirmişiz :) En komiği buydu :) 


Ayder'de, Gelin Tülü Şelalesiymiş burası. Ciddi ciddi gelin duvağına benziyor. Çok yüksek yamaçlardan yol bulup akmış. Seyri çok keyifli.




Sezon açılmadığı için, Ayder'in o meşhur çayırlığı bize kalmıştı. Gece yarıların kadar gençler, çaldı söyledi. Neredeyse en eğlenceli gece oldu. 



Mis gibi oksijen insana çok iyi geliyor. Sabah erkenden kalkıp, otelin bahçesinde kitabımı okudum. böyle yerlere gelince sabahın o insan nefesi değmemiş, tertemiz halini kaçırmak istemiyorum. 


Otel sahibimiz çok kibar bir aileydi. Çok memnun kaldık. Üçüncü güne, orada yapılan kahvaltı ile başladık. Bu da hazırız fotosu. Yakında gelir üçüncü gün. :)) 
Selametle