30 Eki 2020
İmplant Sürecim 1
28 Eki 2020
Kandiliniz Mübarek Olsun
Başka bir telaşımda, kalan ipler parça pinçik durmasın, kalabalık, işlevsel bir hal alsın, istiyorum. O nedenle tulumdan kalan iplerle minnak bir lora şapka ördüm. Bazı detayları var. O nedenle anlatmayacağım. You tube da var açıklamaları. Denk gelir bir daha örersem blog için notlar alırım. Bu defa çok hızlı karar verip sonuca ulaştım. Not alma, foto çekme işi pek aklıma gelmedi.
21 Eki 2020
Bebelere Tulum
16 Eki 2020
Work Work Work.....
Selamlar, cumanız mübarek olsun.
Mrs. Leslie'yi bilmeyenimiz yok sanki. Gayretle ve azimle bize adım attırmaya çalışıyor. Benim içimde de bir ses, dağıldığım zaman Leslie gibi "work work work" demeye başlıyor sanki. Niye böyle bilmiyorum, bilinçli bir tercih mi onu da bilmiyorum ama bu böyle oldu her zaman. Çalışmak, beni ayakta tutan bir şey. Yine öyle oldu. Mehmet'in cenazesinden dönünce, milyon tane iş başladım, kitaplara sardım. Allah'tan 12. sınıflarım var yani okulda başladı. Hatta stajyerlerim bile var. Rabbim yarattığı kulu, kendinden daha iyi tanıyor, neye ihtiyacı olduğunu biliyor, şükürler olsun.
Tasarım battaniyelere ilgimi biliyorsunuz. Fakat Frida'nın çiçekleri gözümü hep korkuttu. Yapamam sandım. Motif grubumuzun sevgili patronu Nilgün, bizi gayrete getiren bir hamle yaptı. Bu sene motif etkinliğinde bu battaniyeyi öreceğiz. Ben kendimce bir iki deneme yapmıştım, bu haberin üstüne. Baktım motifler çok güzel, nerede kullanırım ben bunları diye düşünüyordum ki zihnimde ampül yandı. Evde bir dolu pamuk ip var, hepsi aynı renklerle olmak zorunda değil motiflerin, önden bir tane örmene ne engel dedim ve ortaya bu güzellik çıktı. Orjinal hali ve büyüklüğü bu. Hanımlar motifleri çok farklı şekillerde yerleştirip, ortaya çok çok güzel ürünler çıkarmış, nette gezince sizde görürsünüz ama ben bu diz battaniyesi büyüklüğünü sevdim. Etkinlikten gelecek motifleri de bu boyda yapacağım. Allah ömür verir, torun torbaya karışırsam, "çiçekli diz battaniyesi olan anneanne" olarak kalmak istiyorum zihinlerinde :)
Sevdiyseniz, hiç çekinmeyin derim. you tube'da çiçekleri Türkçe açıklayan sayfalarda var.
Fırfırlı yastık, Ubuntu battaniyeden kalan iplerle yapıldı. Bu ara bizim evde İspanyol esintileri var anlayacağınız.
Tevafuk mu deniyor bu hallere bilmem, kötü haberi almadan bir önce başlamıştım. Malum onca yiğitliğine, onca korkusuzluğuna rağmen, arkadaşının ölümü karşısında dağılan ve ölümsüzlük peşine düşen, insanlık tarihinin ilk kahramanlarından Gılgamış...
"Gılgamış daha oturur oturmaz, uyku bir sis gibi çöktü üstüne. Ut-Napiştim, karısına dedi ki:"ölümsüz yaşamı dileyen şu adama bak, uyku sis gibi çöktü üstüne!"
Ut-Napiştim haklı, uykuya bile direncimiz sınırlıyken, nelerin peşindeyiz. taleplerimiz, şımarık bir çocuğun talepleri gibi çoğu defa. Gerçekten yetişkin olmak için beşerlikten sıyrılıp, "insan" olmak gerekiyor sanırım. 😇
Şimdilik şu çayı içip, kalkıp okula gitmek lazım, ders var.
Selametle....
14 Eki 2020
Yarım Kaldık....
Âhhh!
Şu son günlerde yaşadıklarımıza, hissettiklerime en denk gelen ifade.... 26 Eylül 2020, büyük ailemden kocaman bir parça kopardı gitti. Benim küçüğüm, kardeşimin eşi kalp yetmezliğinden vefat etti.
Mehmet, kardeşimin eşiydi ama ondan önce henüz 42 yaşında, 15 yaşında bir oğlu olan, büyük acılar çekmiş 84 yaşında bir annesi olan, dünya iyisi bir adamdı. Herkesin ona daha çok ihtiyacı vardı.
Haşa yazdıklarım isyan olarak anlaşımasın, Rabb'den gelene boynumuz kıldan ince. Kul olarak annesine, kardeşime, oğluna ve bize sabır düşer. Şükür ki büyükler bunun bilincinde, evladını da toparlamaya çalışıyoruz ama nereden baksan büyük bir acı ile imtihan edildiğimiz bir gerçek.
Dün ajandama baktım. Plan üstüne plan. Şu tarihte şunu yaparım diye. Nasıl boş geldi, nasıl anlamsız anlatamam. Aslında ilk andan beri bloga yazmayı istedim hislerimi hatta açtım sayfayı ama o an çok manasız geldi.
Yaşananlar ölüm karşısındaki duruşumu yeniden gözden geçirmeme neden oldu. Rabbim sıralı ve hayırlı ölüm nasip etsin der, büyükler. Bir kere daha idrak ettim, Mehmet'in annesinin acısıyla. Bir şeyi daha fark ettim, olgunlaşmak için daha çok yol yürümem lazım. Mehmet'in annesinin teslimiyeti acıyı yaşama biçimi beni çok etkiledi. Çok üzgün, kalbi kanıyor ama dilinde sadece dua Allah'tan oğlu için mağfiret, kendi için sabır diliyor. Dövünmek çırpınmak yok, ağıt yok, vakarla dağılan kardeşleri topluyor, gelinine destek oluyor. 84 yaşında bu insan. Gencecikken o da eşini kaybetmiş. Yedi çocuğu tek başına büyütmüş ama sağlam duruşunu hiç kaybetmedi kadın. Peygamber efendimiz " sabrın en hayırlısı, belanın geldiği ilk anda olandır" diyor. Yani Rabbim ecrini seni sınadığı ilk andaki tutumuna göre veriyor. Lütfiye anne imtihanı geçti, Bu duruştan nasip olsun acı karşısında şuurumuzu muhafaza edelim inşallah.
Bu süreçte yaşanan başka bir şeyi de yazmadan edemeyeceğim. Dediğim gibi yeğenim henüz 15 yaşında. Liseye başlayacak. Yağız'cım, erkek çocuktan beklenmeyecek kadar duygusal zekası gelişmiş, empati gücü olan bir çocuktu hep. Daha çok küçükken bile merhameti ile dikkat çeken bir yavruydu. Annesine ekstra yük olmamak adına duygularını göstermiyor pek. Kızımla konuşmuşlar geçen, Arkadaşlarından biriyle bir sürtüşme yaşamışlar sosyal medya üzerinden. Karşı tarafın hakaret etme, intikam alma şekli ruhuma çok ağır geldi. Çocuğa "sus babasız" demiş.
Nasıl çirkin bir ifade değil mi. İçim kanadı, günlerce uyuyamadım. Yeğenime kıyamam tabii, o çocuğa çok öfkelendim yalan yok. Aslında durum şu ki, bu çocukların ikisine de yazık ama en acınması gereken, o çirkin ifadeyi kullanan çocuk. Bu ifadenin asla kullanılmaması gerektiğini, insanları bu şekilde kırmanın vebalini hiç öğrenmemiş büyüklerinden. Yine peygamber efendimiz "ağızların tadını kaçıran ölümü çokça hatırlayınız" diyor. Faniliğimizi sık sık hatırlamakta fayda var. Daha çok insan olabiliriz bu şekilde.
Selametle....