Pages

28 Şub 2021

Etkinlik Yazısıdır. Şubat Ayı


 Selamlar 
Biliyorum, yine kayboldum. Beni tembelleştiren, uyuşturan bir şeyler var. Henüz çözemedim. Adı depresyon mu bilemem, umarım değildir. Ben depresif bir karakter değilim, girersem nasıl çıkacağımı bilemem, oralarda kalırım Allah korusun. Gördüğünüz gibi, kendimle ve durumla dalga geçebiliyorum, o zaman umut var demek ki. o depresyon beni yine teğet geçecek. 😅 Aslında okuyor, izliyor ve örüyorum ama paylaşmak konusunda genel bir isteksizlik hasıl oldu. Bünye bu kadar ekrana muhatap olmaya alışık değil, ters tepiyor sanırım. 

Şu etkinliği akıl ettiğim gün için, kendime yeniden teşekkür edeyim. İyi ki düşünmüş ve planlamışım. Çok motive edici oluyor. Şubat ayı malum İrvin Yalon ve Kate Winslet ayıydı. 


Yalom'dan tercihim, Bugünü Yaşama Arzusu. 
Ben edebi olarak sanatsal yanı olan, kelimelerle oynayabilen yazarları seviyorum. Normalde zihnim detaycı değildir, daha çok gestaltcı bir kafam vardır. Yani bütüne odaklanırım. Ama okuma zevkim biraz farklı. Her kitapta cımbızladığım, zihnimde tat bırakan tasvirler ve kelime oyunları olsun isterim. Kitap o yönüyle bana çarpıcı bir cümle kurmuş değil. Ama çok yerinde tespitlerle, insan ilişkilerinde ipuçları sunduğu kesin. Farklı ama güzel bir üsluptu, sevdim. 

Ben psikoloji mezunu değilim ama sosyoloji bitirdim. Malum birbiri ile bağlantısı çok olan iki alan, toplum ve birey. O nedenle psikoloji konusunda iki kelam edebilirim diye düşünüyorum. 
Freud, insan kişiliğinin üç parçalı bir bütün olduğunu söylüyor. İd, ego ve süper ego. İd, buzdağının okyanus altında kalan kısmı yani alt benlik. Süper ego ise, sosyalleşmenin ve kültürün etkisi ile gelişen üst benlik, vicdan. Ego ise insanın benliği. İnsan benine, bazen alt ben, bazen üst ben etki eder. Alt benin en bariz dürtüleri, cinsellik ve saldırganlıktır. Üst ben ise bireyin, toplumsal değer yargılarını içselleştirmesi sonucu. büyüme süreci ile oluşur. Alt ben insanın hayvanlarla ortak olduğu yönüdür. 
Şimdi gelelim benim aklımdaki soruya. Kitaptaki kurguda, ya da buna benzer özellikle batı kaynaklı eserler ve filmlerde, insanın alt beninden gelen dürtülerinin bu kadar insan benine hakim olması neden?. Davranışlarında, hayata bakışında, üslubunda bu kadar bariz etki etmesi, özelliklede cinsellik odaklı oluşu nedir?, Neyin sonucudur? 
 Freud'da belirtmiş zaten, egomuza etki eden, bir alt ben olduğu kadar, birde üst ben var. Neden bu kadar, hayvan yönümüz öne çıkmalı. Bence burada sorun, üst beni besleyen kültür. İlahi kaynaklı bir kültürden beslenmeyen bir üst benlik, id karşısında çaresiz kalmakta. Çünkü, insan aklının ürettiği her değer, o güçlü hayvan yönümüz karşısında aciz bence. 
Tin Süresinde Yaradan, insanı en güzel şekilde yarattığını sonrada onu aşağıların aşağısına indirdiğini söylüyor. Alın size işte üst benlik ve alt benlik. İnsan için ilk düşünülen "Ahsen-i Takvim" yani bedenen ve ruhen en güzel hal. Ardından "esfel-i safilin" geliyor, yani aşağıların aşağısı bir hal. Biz iradeli canlılar olarak, karar veriyoruz bu iki halden hangisini tercih edeceğimize. Sonra müjde geliyor, İnanıp, iman eden ve salih amel işleyenler için, mükafat olduğu yönünde. İnsan böyle bir mesajı almaz, ona yüz çevirirse, yalnız olduğunu, kontrol edilmediğini, kaba tabirle dünyaya seyiplendiğini düşünürse, ufku kararmıştır. Işığı göremez, alt benin baskıları daha güçlü bir şekilde hissedilir. 

Kitaptan uzaklaştım gibi görülebilir ama okuduğumda, işte bu mesajdan uzaklaşmış bir grup insanın, terapist eşliğinde bu sancılarına çare aradığını gördüm. Dediğim gibi dikkat çeken tespitler var. Notlar aldım Şimdi birkaç tanesini paylaşacağım sizinle ama okurken onlara dedim, şimdi size diyeyim. İman insanın sadece ahiretini değil, dünyasını da güzelleştirecek tek şey. Allah imanımızdan ayırmasın. 

" Göreli mutluluk üç kaynaktan gelir; kişinin olduğu şey, kişinin sahip olduğu şey, kişinin diğerlerinin gözünde temsil ettiği şeyler. Schopenhauer bizim ilkine odaklanmamızda ve ikinci ve üçüncüye güvenmememiz konusunda ısrar eder. Çünkü o ikisi üzerinde kontrolümüz yoktur."

"Aslında sahip olmanın tersine bir etmeni vardır, sahip olduğumuz şeyler çoğu kez bize sahip olmaya başlar."

"... bir şeyi isteriz, alırız, kısa bir süre tatmin yaşarız, bu tatmin hızla sıkıntıya dönüşür, ardından mutlaka bir başka -istiyorum- gelir. Arzuyu doyurarak kurtuluş olmaz......"

Bunlar ve benzeri pek çok güzel tespit var. Kitabı kesinlikle öneriyorum. 


Kate Winslet filmlerinden ilk seyrettiğim, Sil Baştan oldu. Kitapla ilgili uzun yazınca, sıkıcı olmamak adına uzatmayacağım ama insan sadece mutlu olmak için gelmemiştir dünyaya. Acı aslında esas olandır ve en çok terbiye edendir. Sevinci ve hüznüyle, mutlu anlarımız ve kavgalarımızla hayat bir bütün. Bir kısmını sildiğimizde aslında sildiğimiz kendimiz oluruz. 


Düşler ülkesi seyrettiğim ikinci film, pek çok şey söylenebilir aslında ama özetle, eşler arasındaki huzur, birbirlerinin yüzüne bakmalarından ziyade el ele aynı yöne baktıklarında sağlanıyor sanırım.


Uyumsuz; seriyi okumuştum bir zamanlar. Kitabını okuyunca pek filmini seyredesim gelmez benim ama aradan çok zaman geçti bakayım dedim. Malum distopya. Kitap serisi güzel ve sürükleyiciydi. Filmde gayet başarılı. hatırladığım kadarıyla kitapla çok aykırı değil. beğendim. 

Mart ayı için, yazarımız, Ayşe Şasa, oyuncumuz, Charlize Theron

Selametle.....

6 Şub 2021

Annem'e Geldim...

 


Selamlar 
Tatilin ikinci haftasında, sıla-i rahim yapalım dedik ve Sivas'a geldik. Annemi epey özlemiştim. Tatlışım yine bildiğim gibi. Hiç boş durmaz, torununa dantel örtü örüyordu. 💗


Sivas'a kışın gidiyorsanız, kendinizi mavinin ve beyazın her tonuna hazırlayın. fotoğraftan bile üşüten bir soğuk ama aynı zamanda verdiği ferahlık hissi. Ben üşümeyi severim. o yüzden fotoğraf bana soğuktan ziyade, ferahlık veriyor. :) Hatta Sivas merkez umduğumuzdan sıcaktı. Annemlere giderken kızımdan gelen serzeniş, "bu ne biçim Sivas, niye donmadık biz iner inmez" hahahaha. Yooo ailece deli değiliz, azıcık üşümeyi seviyoruz. :))))) 


Sevgili Ezgi'nin destekleri ile Novice Cardigan başladığımdan bahsetmiştim. Bitirdim efendim. İnanılmaz güzel oldu. hiç dikişsiz, mis gibi hem hafif hem sıcacık bir hırka oldu. Ezgi, çok teşekkür ederim canısı 💛


Memlekete geliş nedenlerimizden biri de, eşimin yeğeninin nikahıydı. Düğün, kısmetse haziran sonu gibi. Tayin işleri nedeniyle nikah biraz erkene alındı. 


Bu delikanlı bir yaşındaydı, ben dayısıyla nişanlandığımda. Bizim nişanda, dedesinin kucağında bir fotoğrafı var. İnsan çok duygulanıyor böyle anlarda. Nikah sırasında çocuğunu evlendiren insanların neler hissettiğini net anladım. Bir yandan içinde büyük bir sevinç, bir yandan garip bir burukluk. İlginç bir ruh hali. Çok mutlu olsunlar inşallah. 

Bizim memlekette, "kaynana bohçası" diye tabir edilen bir adet var. Oğlan anneleri, el emeği göznuru, çeyizlik ürünler hazırlar, nişan ve düğün arasında, iki ailenin belirlediği bir zamanda, hısım akrabası ile kız evine götürür bohçayı. Tabi halamızda hazırlamış, gelini için bir bohça. Çok güzel ve özenli hazırlanmış sevgili görümcem. Yeğenini de unutmamış, benim kızım içinde bir paket hazırlamış. Büyük sürpriz oldu bize. Çok duygulandık. Malesef fotoğraflayacak vaktimiz olmadı. Eve gidince çekerim inşallah. 

Kısa tatilimiz, pazartesi bitiyor. Şimdi gidip, kardeşcanlarla bir Kate Winslet filmi seyredeyim. Etkinlik sahibi olmak bunu gerektirir. :))) 
Selametle....