Selamlar
Gezinin ikinci gününe başlayalım :)) Urfa'dan sonra yönümüzü Diyarbakır'a çevirdik. Diyarbakır'da eşimin yeğeni çalışıyor. Beni ihmal etmedi ve görüştük.
Meşhur Hasan Paşa Hanı. Tarihte kervanlar için konaklama noktalarından biri olarak kullanılmış. Şimdi de Diyarbakır'ın gözde mekanlarından biri. Sakin bir zamana denk gelirse burada kahvaltı etmeyi çok istiyorum. Bizim gittiğimiz hafta aşırı kalabalıktı. Bir bardak çay bile içemedik.
Normalde ilk kez gittim Diyarbakır'a ve bu hana çok da merak ettim içindeki dükkanları. özellikle de üst katı ama o kadar kalabalıktı ki, gençlerr verilen serbest zamanda bir masada oturup bekledik gençleri. Eşimle geldiğimiz zaman sakin bir vakitte keyfe keder gezerim inşallah.
Diyarbakır Ulu Cami
İslam Aleminin beşinci haremi olarak kabul edilen Ulu Cami, 3400 yıllık bir geçmişe sahip. Anadolu'nun ayakta kalan ve kullanılan en eski camisi. Kabe, Mescid_i Nebevi, Mescid-i Aksa, Şam Emevi Cami'den sonra beşinci harem olarak kabul ediliyor. Burada yeri gelmişken Mescid-i Aksa'ya da bir pencere açalım. Diğer dört haremden farklı olarak, küffarın elinde kalan Aksa'ya da Rabbim en kısa zamanda özgürlüğünü nasip etsin inşallah,
Minaresindeki farklılığın nedeni, kilise çanının minareye çevrilmesidir. Diyarbakır, Hz Ömer döneminde fethedilmiş ve şehirdeki Mar Toma Kilisesi camiye çevrilmiştir. O günden itibaren de aktif bir şekilde hizmet vermektedir.
Cami avlusunda El- Cezeri'nin yaptırdığı bir güneş saati de bulunmaktadır.
Camide, Hanefi ve Şafi mezheplerden cemaatler için ayrılmış iki bölüm ve medrese olarak kullanılan bölümler vardır.
Siz de fark ettiniz mi bilmem, tarihi dokusu olan camiler hele de Ulu Cami'lerin farklı bir atmosferi var. İçindeyken huzur ve ihtişamı aynı anda hissetmek mümkün oluyor.
Bu küçük cami de Meşhur Dört Ayaklı Minare'nin yanındaki cami.
Aslında tarihi bir eser değil dört ayaklı minare ama şimdiden bir ziyaret noktası. Diğer minarelerden farklı olarak, camiden bağımsız inşa edilmiş. Diğer minarelerden farklı olarak da 4 taş sütun üzerinde yükseliyor. Bu 4 taş sütun, İslam'ın 4 mezhebini temsil ediyor.
Şehir efsanelerinden biri de her seferinde farklı bir dilekle bu taşlar arasında 7 defa dönerseniz, dileklerinizden biri mutlaka gerçek olur dediler. yine çok kalabalık olduğu için dilek dileme ve dönme işini öğrencilerime bıraktım. :))
Gençler minarenin direkleri arasında dönerken ben hemen aşağıda sokağında bulunan ve aktif olarak kullanılan Keldani Kilisesini ziyaret ettim.
Çarşı pazar gezisinden sonra ciğer yemeye gittik. Malum Diyarbakır'a gider ve ciğer yemeden dönersek dayağı hak ederiz :))
Ben ciğer sevmem. Öyle özellikle ciğer yemek istemem ama buraya gelince başka bir şey denemek istemedim. Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri sanırım. Çok lezzetli bir ciğer şiş yedim.
yemekten sonra Ongözlü Köprü'ye geçtik. Geziyi yazmaya devam edeceğim. Görüşürüz.
Selametle...