Selamlar
Demokrasi güzel şey. Önüne sandık geliyor ve soruyorlar, nasıl yönetilmek istersin... Herkesin kendince bir cevabı ve öncelikleri var. Kimisi için vatan kırmızı çizgi. Kimisi için geçim derdi.
İnsanların öncelikleri ne olursa olsun, sandığa gitmeleri ve fikirlerini beyan etmeleri, insan oğlunun bulduğu en iyi yönetim şekillerinden biri. Görücü usulü evlenmekle, evleneceğin kişiyi kendin tercih etmen arasındaki fark gibi. Monarşi ile yönetildiğinde çok iyi bir hükümdarın olabilir ama olmayabilir de. Seçimle gelen bir yönetici de çok iyi iş çıkarabilir ama kötü bir yönetici de olabilir. Sevdiği ile evlenip, kocası kötü çıkan kız gibi kendi seçimim deyip teselli olursun o zaman. Hahahaha, ne geyik döndürdüm ama.
İşin özeti, bizim de önümüze sandık geldi dün. Seçim günleri hep ilginç olur bizim evde. Eşimin mesleği gereği sabahın nurunda adamı işe gönderirdim. Bu arada bilmeyenler için eşim polis. Biz kızımla, kalabalığa kalmayalım deyip, erkenden gider oyumuzu kullanırdık. Bu arada kızım şimdi bir yetişkin. Fakat o daha çok küçükken bile oy kullanmaya beraber giderdik. Hatta kabine beraber girerdik. Çok defa benim pusulanın mührünü Şüheda bastı. Zarfı sandığa Şüheda attı. Neyse şükür 18 yaşına geldi de ben de kendi oyuma hakim olabildim :))
Eşim iki yıl önce emekli olunca bu seçim de ilk defa beraber oy kullanmaya gittik. Bizim aile tarihinde bir ilk yani.
Sabah erken kalktım. Gece uzun olur. Çayın, kahvenin yanına kurabiye iyi gider dedim. Portakallı kurabiye attım fırına. Sabah erkenden oy kullanma alışkanlığı var bende. Eşim uyanır uyanmaz, hazırlanıp çıktık. Toplumsal akıl denen bütünlüğe katkımızı verip, evin yolunu tuttuk.
Birinci sınıf öğretmenleri nasıl gayretli ve çalışkan insanlar maşallah. Çok güzel aktiviteler hazırlamışlardı. Sonuçta seçim ciddi bir iş. Siz durun. Benim mesleksel algılarım açıldı, diyemedim tabi. :) Arada derede bu kapıyı çekebildim sadece.
Normalde işim olmasa beklemek sıkıcı olabilirdi. Yarın okulda Türkiye'nin yetiştirdiği bilim kadınları ile ilgili bir sunum yapacağız. Bugün de okullar tatil olunca, sosyal medya ve digital içerikleri kullanarak gençlerle hazırlıkları yaptık. Dün de bugün de en temel işim buydu. Çalışmak zamanı değerlendirmenin en iyi yolu gerçekten. Ben işlerle uğraşırken saat 16. 30 olmuştu bile.
Açtık ekranları başladık sonuçları seyretmeye. Örgüm, geçen seneki motif etkinliğinden. Çiçekli motifler ördük. Nasipse hırka yapacağız. O da çok maceralı bir yoldan geliyor. Bitince anlatırım size :)
Erkenci olunca, gece çok geç saatlere kadar oturmakta zorlanıyorum. Malum işler de epey uzadı. Gece yarısından sonra uyudum. Sabah kalktığımda içimde huzur vardı. Çok kamplaştık, toplum çok gerildi diye endişelerimiz vardı hepimizin. Bir önceki yazıma konu olan sayfalar beni ürkütmüştü. Fakat hepsinin sabun köpüğü olduğunu gördük. Kime oy vermiş olursa olsun, insanımız demokratik olgunluk göstermiş, oyunu verip evine geçmişti. Sandıkların açılmasıyla her gruptan insan süreci şeffaf bir şekilde takip edebildi.
Demokrasinin beşiği diye adlandırılan coğrafyalarda daha üç gün önce krallar başlarına taç giyerken benim ülkemde demokratik sistem saat gibi işledi. Seçim sonuçları istediği gibi olmayan Amerikalının, kafasına boynuz takıp, beyaz sarayı basmasına benzer görüntüler yaşanmadı. Fransa'daki gibi sarı yelek giyip vandallık yapmadı bizim insanımız. Edeple sonucu bekledi. Sonuç bir kere daha seçim. Hakkımızda hayırlısı olsun.
Böyle pembe tablo çizdikten sonra bunları söylemek istemezdim. Fakat dünden beri şahit olduğum ve üzüldüğüm noktalara da değinmeden geçmek istemiyorum. Henüz açılan sandık yüzde 30 bile olmadan iki büyük şehrimizin belediye başkanın el ele verip ekranlara çıkması ve kendi adaylarını 13. Çumhurbaşkanı ilan etmeleri en hafif tabirle acemilikti. Ardında kötü niyet düşünmek istemiyorum. Fakat ülke yönetmeye aday insanların sorumsuz açıklama yapmaları kabul edilemez.
Ayrıca bu sabahtan itibaren sosyal medyada deprem bölgesinde yaşayan insanlarımızın siyasi tercihleri üzerinden yapılan saldırganlık çok çirkin.. Babaannem her namazda "Allah'ım muhannete muhtaç etme" diye dua ederdi. Hayat kaç defa bu duaya amin dedirtti bana sayamadım. Bugün de amin dediğim günlerden biri oldu.
O herkesin bildiği meşhur sözü, her başarılı evli bireyin arakasında eşi vardır, diyerek güncellemek istiyorum. Yeni okulum çok yoğun.. Bu yoğun işin altından kalkarken, emekli olduğu için vakti benden daha esnek olan koca yürekli Orhan Bey'in katkıları çok kıymetli. Var olsun, her konuda destekçim. Ne zamandır markete gitmiyorum. O kadar destek bana.
Şimdilik bu kadar. Yarın sunum sonrası için anket hazırlamam lazım. Selametle....
4 yorum:
Pek yoğun günlerden geçerken bile bloguna koşup yazıyor olabildiğin için seni tebrik ediyorum Zeynepcim. Maşallah sana... /// Bazı insanlar siyasetle yatıp siyasetle kalkınca zamanla manyadılar diye düşünüyorum. Zira bu manyaklık insanlıklarının önüne geçmiş durumda. Hele de depremzedelere yaptığı iyilikleri, iyilik için değil de oy için yaptıklarını söyleyenler enikonu klinik vaka olmalı. Depremzedelere iyilik yapıncaya dek kendilerini psikiyatrlara götürüp en evvel iyiliği kendilerine yapsalarmış.Böyle salyalarını akıtıp kuduruk kuduruk ortalarda havlayıp durmazlardı en azından.
Sevgili Ruşyena, bugün üzüldüğüm tek şey. Bu kadar kötü bir grupla yaşadığımız gerçeği çok üzücü
euro yu bir iki liraya kim düşürürse o kişiye minnettar kalırım :)
Elimizi korkak alıştırmayalım deep 1 lira olduğu günleri de görürüz inşallah 😊
Yorum Gönder