Pages

18 Mar 2023

Mucize ( R. J. Palacio)

 

Selamlar
Çok mola verdik işlerimize. Korku, panik bizi esir almak üzere. Buna izin veremeyiz. Önümüzde genç ve dinamik bir kitle var. Onlara devam edebileceğimizi göstermek zorundayız. 
Mucize için tatil öncesinde grubu oluşturmuştuk. Hatta bu defa çok güzel bir gelişme olmuş; biz Yaşlı Adam ve Deniz kitabını sunduğumuz gün bu tatlı kızlarım gelip, "hocam biz de bir kitaba hazırlanmak istiyoruz" dediler. Yani ekip önce beni buldu. 
Esra Hocamın sloganıdır, "yola çık, yol açık" der. Ben yola ilk çıktığımda ben de dahil kimse ne yapmaya çalıştığımı çok bilmiyorduk :)) 
Fakat, yola çıktık. Niyet hayır olunca akıbet de hayır oldu. Bu bizim dördüncü ekibimiz. Hatta beşinci ekip de yolda. 
O ekibin de çok tatlı bir hikayesi var. Nöbetçi olduğum bir gün, normalde dersine girmediğim bir sınıfa girmem gerekti. Arkadaşın okul dışında bir etkinlikte görevi vardı. Geçen sene okuma gruplarıma gelen bir kızımız vardı. Ayşe Rana. Onun önerisiyle Tatar Çölü'nü okuyacaktı grup ama kısmet olmadı. Rana'nın sınıfına bu tevafukla girince, sen bir ekip kur, Tatar Çölünü çalışalım dedim. Dedim ama araya tatil, depremin yarattığı stres ve gerginlik girince ben unuttum söylediğimi. Ki bilen bilir ben verdiğim bir görevi asla unutmam :)) 
2 hafta aradan sonra okul açıldı. Biz Mucize ile ilgili çalışmalara hız verdik. Ben koridorda "mucize" kızlarımla görüşüyorum, Ayşe Rana yanıma geldi. Hocam biz grubu kurduk, kitabı okumaya başladık. Ne zaman toplanalım demez mi. Bir an bocaladım, unuttuğum için. Hatırlayınca çocuğa sarılacaktım neredeyse. Çok mutlu oldum. 
Vel- hasılı kelam, bugün günlerden Mucize ama çok yakında Tatar Çölü ile de geleceğiz inşallah.


Bunlar "mucize kızlarım". Sol baştan; Nazlıcan, Nuriye, Melisa ve Mehtap. Okul panolarının birine kitapta geçen karakterler ve ilişkilerini gösteren bir poster çalışması yaptılar. Kitapta vurgulanan öğretileri de panoya ekledik. August'un hastalığı ile ilgili görselleri toplayıp, görünür hale getirdik. 





Kızlar sırasıyla hazırladıkları metinleri sundular. Mehtap son kısımda bir özeleştiri yapmasını istedi arkadaşlarından. Gençler de sürece destek verdi. Müdür Bey kızları biraz zorladı :) Mehtap çok güzel idare etti. Hoş bir anı olarak burada kalmasının iyi olacağını düşünüyorum. Bugün yazıma Mehtap'ın metni ile son vereceğim. Türkiye Birinciliği olan iyi bir kalemdir Mehtap. Okumadan geçmeyin derim :)) 



KİMLİK ÜZERİNE

Toplumumuz, doğuştan ve sonradan kazanılmış farklı özelliklere sahip birey ve grupların belirli idealler, inançlar ve değerler etrafında bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu bağlamda toplumların en belirgin özelliği de farklılık üzerine inşa edilmiş olmalarıdır. Bahsi geçen bu farklılıklar fiziksel, ruhsal, bilişsel olarak geniş bir alana hitap etse de ben August’un hayatından yola çıkarak yalnızca fiziksel farklılıklarımızı ele alarak sosyal kimliğimiz üzerindeki etkisinden söz edeceğim.

Sağlıklı gelişimini sürdürebilen her bireyin bebeklik döneminden sonraki önceliği kendisini ve kendi dışındakileri görüntüsüyle anlamlandırıp ayırt etmeye çalışması olur ve bu ayırt etme yaşam boyu gelişerek devam eder. Zihnimizdeki ilk yargıyı belirleyen “dış görünüş” kavramı tam da bu noktada konuya dâhil olur. Ancak belirtmeliyim ki bahsi geçen dış görünüş, değişimi bizim elimizde olmayan fiziksel özelliklerimizdir.

         Toplum içinde yaşayan bireyler olarak yaşadığımız çevre, içinde bulunduğumuz koşullar ve toplumun hedeflediği idealler doğrultusunda sosyal kimliğimizi oluşturuyoruz. Her ne kadar kabullenemesek de kimlik oluşumumuzun başlangıcı ve gidişatını belirleyen unsur fiziksel özelliklerimiz üzerinden oluyor. Kimliği benzerlik ve farklılık olarak iki bileşen üzerinden düşündüğümüzde fiziksel farklılıklarımız bizi toplumun bir parçası olmaktan alıkoyuyor. İçinde yaşadığımız dünyada toplumdan kopmanın, hayatımızı sorunsuz ve sağlıklı sürdürebilmemizi ne denli güçleştirebileceğini tahmin edebiliyoruz.

             Fiziksel görünüşümüzdeki ve kendimizi ifade etme biçimimizdeki dönüşüm yaşam boyu devam ettiğinden toplumsal etkiyi göz ardı etmemiz imkânsız bir hâl alıyor. Bizlerin ilk karşılaşma anında yaptığı basit bir mimik dahi karşımızdaki insanın kim olduğuna dair verdiği cevapları etkilemekle birlikte kendini kabul sürecinde de önemli rol oynayabiliyor. Bu durum dış görünüşün, bireyin kendisini ifade etmesi gereken bir olguya yani kendisini başkalarına ispat etmesi gereken bir yüke dönüştükçe sosyal uyum sürecinde zorluklar yaşaması kaçınılmaz oluyor.

Sorun genellikle bilinmeyenle dolayısıyla tecrübe edilmemiş olandan kaynaklanıyor. Sürekli deneyimlediğimiz ortam bizi farkında olarak ya da olmayarak tek tipleştirdiği için, ötekiyle ilişkimiz sürekli sorun alanı olarak algılanıyor. Özellikle biz gençlerin kendilerini sosyal görünüşleriyle ifade etme biçimleri noktasında olumsuz değerlendirmeleri, kendilerini beğenmemeleri, her yönüyle kendilerini kabullenmemeleri, bunun yanı sıra diğer insanlar tarafından olumsuz değerlendirileceği düşüncesi; kendimizi değersiz, özgüvensiz ve kaygılı hissetmemize neden oluyor. Bu gibi duygular ilerleyen süreçlerde depresyon, kaygı bozuklukları ve kişilik bozukluklarına neden olabilir.

Ben ve arkadaşlarım August’un hayatına misafir olarak dünya üzerindeki yüzlerce belki binlerce eşsiz August’un yaşamlarındaki zorluklara onun anlattığı ölçüde şahit olduk. Bizler artıkkafamızı kaldırıp çevremize her baktığımızda Frank Herbert’ın “Her insan bir dünyadır” sözünde buluşabiliyoruz. Belki buradan sonra söyleyeceklerim sizler için örgün eğitim hayatımız boyunca çok sık duyduğumuz alışılmış bir duyumdan ibaret olabilir. Ancak bir arada yaşamanın ön koşulu tartışmasız herkesin farklılığına saygı gösteren, farklılığı bir zenginlik olarak gören, farklılıkların temel hak ve özgürlük taleplerini ciddiye alan bir anlayışa sahip olmakla ve bunu uygulamakla mümkün olabileceğini unutmamalıyız.

Kaderinde sıra dışı olmak olanların mucize kalplerinde buluşmak dileğiyle…


SELAMETLE...

4 yorum:

ruşyena dedi ki...

Bir şekilde iyileşmek ve normalleşmek zorundayız. Etrafında kıpır kıpır gençler olunca bu süreç daha hızlı işleyecektir eminim.Şu postu okumak bile içimi kıpırdattı. Tevafuk, dün akşam Tatar Çölü üzerine uzunca bir inceleme yazısı okumuş, kitabı ya dinlemeli ya da okumalıyım demiştim. Ve hakkında internette daha da okuyasım var. Derken senin kızlar da bu kitabı seçince yakında blogunda Tatar Çölü'yle ilgili bir şeyler yazabileceğini düşünüp sevindim.Mehtap'ı da kutluyorum, böylesi özetlemeler dozunda ve yerinde alınması gereken haplar gibi. :)

pelinpembesi dedi ki...

Valla Maşallah!
Mucize'den sonra Tatar Çölü daha ağırdır ama yaşlarına paralel güzel yorumlayacaklardır eminim..

duygu özkan dedi ki...

Böyle etkinlikler ne güzel. Vakitlerini güzel değerlendiren böyle bilinçli gençlere hayranım işte.
Kitabı henüz okumadım, merak ettiğim kitaplardan biriydi. Açıklamaları ilgiyle okudum, emeğinize sağlık.

deeptone dedi ki...

negzeel :)