Selamlar
Bu minnoşun uyku halleri beni benden alıyor. Uyurken o kadar tatlı ve o kadar ehli keyif ki insan seyretmeye doyamıyor. "Şu kadar rahat uyusam," diyor insan. Kıskanmıyoruz desek yalan olur :))
Aslında Yeşilin Kızı Anne serisinden 3 kitabı ilk çıktıklarında okudum. Fakat araya çok zaman girince bu sene yaz tatilinde bitireyim istemiştim. Hayat planlandığı gibi gitmiyor malesef. Yine de epey yol aldım. 6. kitap bitmek üzere.
Bu seriyi liseye geçen her genç kız okumalı bence. Tam zamanı okumak için. Yalın bir anlatımla sevecen bir kızın renkli hayatına giriş yapıyorsunuz. içinizde ki Anne Shirley'i hatırlıyorsunuz. Bana bile iyi geldi bu yaşımda.
İlk kitap, Anne'in, Green Gables'a gelişi ile başlıyor. Hiç evlenmemiş iki kardeşin, sakin ve tek düze dünyasına bıcır bıcır neşesi ve türlü sakarlıkları ile bomba gibi düşer Anne.
Sonunda beklenmeyen bir kayıp insanı üzüyor ama yüzünde bir gülümseme ile bitiriyorsun kitabı
Anne, eve iyice alışıp yerleşince bu defa kasabaya açılıyoruz. Kızımızın lider kişiliği ve ele avuca sığmayan ruhu kasabada da etkisini göstermeye başlıyor. Anne'nin ilk öğretmenlik tecrübelerini okuyoruz bu kitapta.
Kitabı okurken, her şeyden habersiz doğa yürüyüşü için Ihlara Vadisine gitmiştik. Üstünden bir asır geçmiş gibi.
Serinin üçüncü kitabında, kızımız yüksek okul eğitimi almaya karar veriyor. Üniversite eğitimi sırasında tanıştığı yeni insanlar, kaldıkları bekar evi, Gilbert'a karşı hissettiği derin ve uzun süredir içinde tuttuğu aşkı fark etmesi...
Ada, serinin neredeyse en sevdiğim kitabı oldu. Sanırım üniversite yıllarıma döndürdü beni. Bazen benimle aynı şeyi yaptığını fark etmem. Bazen yaptığı şeyi neden yapmadım, neden bu kadar cesur olmadım diye kendime kızmalarım arasında biten güzel bir kitaptı.
Hasibe'ye ördüğüm şallar eşlik etmişti kitaba.
Bizde film, bu kitabın ortasına geldiğimde koptu. Annem için Sivas'a gittiğim için uzun süre yarım kaldı kitap. Eylül başında bitirebildim.
Evde amaçsızca aldığım iplere çeki düzen verme işine giriştim. Niyetim bu kış evdeki ip stokunu eritmek. Ne kadar başarırım bilmiyorum ama hedefi böyle belirledim.
Mor tonlarında iple yumuşacık küçük bir battaniye ördüm. Rüzgarlı kavakların eşlikçisi oldu.
Rüzgarlı kavaklar, Anne'nin üç yıl süren okul müdüreliği yaptığı döneme denk geliyor. Gilbert tıp eğitimi alırken, Anne de başka bir şehirde okul müdürüdür. İki nişanlının mektupları ve Anne'nin içindeki maceracı ruh sayesinde dokunduğu kalpler ve yeni dostlukarın kazanıldığı güzel yıllar...
Beşinci kitapta bizim aşıklar kavuştu. Evlenip, Gılbert'ın çalıştığı kasabaya taşındılar. Yine, yeni komşular, yeni arkadaşlar, yeni dostluklar kazanmaya devam etti Anne kız. Malesef ilk bebeğinin acısını yaşadı.
Mor battaniyenin kenarından artan iple minik bir bonet şapka yaptık. Anne tarzı değilse de İngiliz tarzı olup azıcık yaklaştık sanırım :)
Ağustosta Anne serisine mecburi ara verince Hatice'nin dost eli imdata yetişti. Sesli kitap uygulamasını benimle paylaşması hayatıma boyut kazandırdı resmen. Şimdi örgü örerken vicdanım rahat. Bir yandan da merak etiiğim kitabı dinleyebiliyorum.
Bu ktaplar bir ara çok popülerdi malum. O zamanalr alıp okumadım. Başka kitaplar vardı hayatımda çünkü. Kardeşim kapılmış olmalı ki popüleritesine, almıştı kitapları. Ben de bir yıldır okuyayım diye ödünç almış, evde bekletiyordum. Sesli kitap uygulaması sayesinde bitirdim. Mitoloji çok bana göre değil sanırım. Güzel kurgulanmış ama bana hitap etmeyen kitaplar. Ben okumalarımda bir cümle bir kelime bana dokunsun isterim. Malesef yoktu öyle bir cümle. Okudum geçtim. :)
5 yumak da bu ipten almışım. Ne yapsam diye epey düşündüm ama 5 numara şişle klasik ve yumuşacık bir atkı olacak. Kalanlarla bere örerim büyük ihtimal.
Başladığım ama ilk 10 sayfasından sonra gençlerle okuduğum kitap araya girdiği için devam edemediğim kitap. Yine sesli kitap uygulamasının sayesinde bitirdim. Çok beğendim. geçen sene gibi yine kitap sunumları yapmayı düşünüyorum. Bu kitabı da bir grupla çalışmak istiyorum. O yüzden yeniden gündemimize gelebilir.
Bu siyah ipin hikayesi ilginç. 3 sene önce eşime hırka örmek için gri ip almıştım Şükran Hanımdan. O da ben de fark etmeden ihraç fazlası iplerden farklı ton ve renklerde gri ipler koymuşuz pakete. Ben başladım örmeye ama ip bitince devamındaki ip arızalı çıktı. Şükran Hanıma söyleyince aynı ton bulamadım diye bu siyah iplerden 2 paketi bedava verdi bana. Ben gerek yok dedikçe doldurdu poşete :) Ne yapsam diye düşünüyordum. Kardeşime hırka oldu. :)
Tarık Tufan'ı dinlemek çok güzeldi. Fakat karakterinin nahifliği karşısında şapka çıkardım. Benim canım memleketimin sağı solu belli olmaz. Ağustos akşamında buza kesip, yağmur yağabilir.
Sivas'ta kitap fuarı, tarihi meydanda stand açar, Buruciye Medresesinde söyleşiler olur. Allahtan medresenin bahçesinde üstü kapalı bir alan oluşturulmuştu. Yağmur yağsa da bu sohbeti engellemedi. Ardından imzaya geçildi. Tarık Hoca, kimseyi kırmadı, o yağmurda, soğukta ve cereyanda kalma pahasına kitapları imzaladı. Hatta bir hayranı fotoğraf çekinmeyi unutuyordu ona şakayla karışık, "beraber bir fotoğrafımız olmasın şu üç günlük dünyada" diye espri bile yaptı. Güzel insan vesselam
Kardeşimin kütüphanesinden Geç Kalan'ı okumuştum. İki gün önce bitirdiğimi söyleyince, mutlu oldu. Ben çok beğenmiştim, siz nasıl buldunuz dedi. :) Hoş sohbet ve dikkatli bir dinleyici.
Geç Kalan, bu yazın en güzel kitaplarının başında geliyor bence. Uzun süredir sade anlatının büyüsüne kapılmıştım. Halbuki ben kelimelerle dans eden, damakta tat bırakan metinleri okumayı severim. Yalın anlatı da güzeldir ama bu şiirsel anlatının tadı başka..
Kendine ait zamanlar üreten, hobileri, entelektüel zevkleri olan biri de olsan sen bir Türk Hatunusun ve eylül geldi ey Mavi Lale :) O domates konservesi yapılacak, hiç kaçarın yok. hahahahaha
Bunlar 43 kavanozluk rezervin bir kısmı. :))
Eylül geldi dedik malum. Turşu kurmadan olmaz.
Dış yapraklarda akşam yemeğine ne yapacağım sorusuna cevap verdiğine göre lahana çok işlevsel bir sebzedir diyebiliriz. :)))
Fotoğrafta, evin kedisi ve evin hanımının iyiliği için arı kovalarken iğnesine maruz kalmış, yine de bana mısın demeden kitabını okumaya devam eden kahraman bir koca görüyorsunuz.
Şaka bir yana, balkona giren arı, kedinin çekim alanına girince hayvan kendini arı yakalayacağım diye oradan oraya atmaya başladı. Ben de balkonda kitap okumak için çıkmıştım. Hem kedi bir tarafına zarar verecek diye korktum hem de arıdan korktum. Eşime seslendim. O da çok merhametlidir. Arıyı öldürmeyeyim diye tuttuğu bezin arasında çok sıkmadı. Arı bunu nereden bilsin. Saldırıya uğradığını düşünüp, adamıma iğneyi batırdı.
İlk yardım kursunda öğrendiğim gibi bolca yıkayıp, buz tuttuk. Biraz ağrılı oldu ama parmak şişmedi. Rahatız şimdi.
Koca kişisi klasik okurken ben daha günümüz eserlerinden okuyorum bu ara. Fatma Hanım yine muhteşem hikayeler kaleme almış. Bitmedi henüz ama çok beğendim.
Normalde züccaciye dünyasını değilse de bardak, kupa ve fincan dünyasını yakından takip ederim. Fakat içine düştüğümüz hengame nedeniyle böyle bardakların popüler olduğunu hiç fark etmedim. Sevgili grubum çekiliş yaptı ve bardak bana çıktı. Adı Sevgi Bardağı artık :))
Sanırım daha sık yazmam lazım. çünkü bu fotoğrafların ruh haliyle benim ruh halim birbirinden çok farklı bu ara. Yaşadığım, duyduğum bir kaç şey beni biraz sarstı. Şimdi yazmayı düşünmüyorum. Aslında konuyu tüm açıklığı ile yazmam imkansız zaten. Ama olanların düşündürdüklerini de dile dökmek istiyorum. İnşallah cesaretimi toplayabilirim. Doğru cümlelerle meramımı anlatabilirim.
Şimdilik selametle...
5 yorum:
yeşilin kızı nın ilk kitabını aldığını hatırlıyoruum :) domates az yapmışsın :)
Canım Mavilalem,
Biz çalışan bayanlar bence çok çalışkanız. Senin kadar olmasa da bende domates suyu yaptım , havam yerinde olursa bu haftasonu da daha yapmak istiyorum. Çok yoruluyoruz ama kışın da doğal tüketmiş oluyoruz.
Fatma hanım beni de aradı konuştuk desem :) Gerçekten bizde biraz sohbet ettik, çok mutlu oldum. arada instagramdan yazışıyoruz.
Son bölüme yazdığın canını sıkan konuyu merak ettim. Yazmaktan seni alıkoymasın lütfen çünkü buradan daha çok haberdar oluyoruz birbirimizden.Derya da yazsa keşke, hep aklımda ..
Gece yarısı kütüphanesini bende okuyacağım.
Tarık tufan kitaplarını bende seviyorum.
Domates soslarında kolay gelsin.
Lahana turşusundan bir ekşili yemek yaparız. Özellikle turşuyu onun için kuratız.
https://www.trakyagezi.com/kalle/
Fatma hanımın bu kitabını bilmiyordum, okuma listeme aldım.
Sevgiler,
😱😱😱Bu nasıl dolu bir yazı neresinden tutsam 3 yorum olur Allah güç kuvvet sağlık versin hep böyle dolu dolu olsun hayatlarımız canım,
O kadar içten yazmışsın ki o kadar keyifle okudum ki ne diyim sana kalemine sağlık. Anne serisi sende gördükçe okuyasım geliyor ama önce yarımlar bitecek. Sesli kitap olayı ne kadar güzel oldu değil mi bizim gibi iki işi bir arada yapan insanlar için müthiş bir icat 😍
Yorum Gönder