Selamlar
Bu kadar kısa sürede, bu kadar çok duygu yaşamak normal mi? İnsan bu dünyada ne çok sınava tabi tutuluyor. 3 sene önce kardeşim eşini kaybettiğinde, bana bir idrak hali gelmişti. Mehmet'in annesi 83 yaşında annem 72 yaşında ve onların dünya sınavları devam ediyordu. Ben, neyime güvenecektim. Her türden sınava hazır olmam gerekti. Bu farkındalık durumu sınavları çetinleştirdi mi bilmiyorum ama üst üste Ya Hak, sen bilirsin sabrını ver dediğim olay ve durumların sayısında bir artış var. Ya Hak, demekten, Sadettin ÖKTEN Hocamın dediği gibi "Aman Yarabbi" deyip, yine ona sığınmaktan başka çare yok.
Üzüldüğüm durumu size tüm ayrıntıları ile anlatmam mümkün değil. Hem dile dökmek benim açımdan zor hem de başka bir insanın hakkına girmiş olmaktan Allaha sığınırım.
Sizi daha fazla merakta bırakmayacağım. Konu gençler. muhatap olduğum gençler. Nispeten ortalamanın üstünde bir grupla beraberim. Her zaman şükür sebebi. Fakat duyduğumda tüylerimi diken diken eden, başka hataları da doğuracak, hayatlarını temelden etkileyecek, ciddi hatalar yapıyor gençler, malesef.
Gerek karakterim gerekse mesleğim icabı, kişiyi değil durumu mercek altına almayı tercih ederim. Burada hatayı da anmayacağım. Bilmeniz gereken tek şey, kültürel, ahlaki ve dini açıdan cürüm kabul edilen bir hata. Hiç beklemediğim ummadığım bir genç yapmış. Çok üzülüp, çok yıprandıktan sonra nedenleri sorgulamaya başladım ister istemez.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi vardır. Bir üçgenle anlatır insanın ihtiyaçlarını.
En temelde, yeme, içme gibi biyolojik varlığın devam etmesi için gereken ihtiyaçlar var. Maalesef bu en temel ihtiyacı karşılayamayan insanlar en fenası çocuklar var ama konu bu değil şimdi.
İkinci sırada, güvenlik ihtiyacı geliyor. Ölüm tehlikesiyle karşı karşıya gelmeden günlük hayatına devam etme şansı. Çok şükür o aşamayı da güvenle geçiyoruz.
Üçüncü sıra ait olma ihtiyacı. Yani sosyal ihtiyaçların ilki. Bizde arıza işte burada başlıyor. Bir gruba ait olmanın ilk kuralı, o grubun elemanları tarafından onaylanmaktır. Hiç eleştirilmemek değil, eleştirirken bile o gruba ait olduğunu unutturmamaktır.
Biz sevgili büyükler; anne, baba, öğretmen fark etmez, gençlerin yaşamlarında rehber olmak yerine sorunun kendisi olabiliyoruz. Candan sevdiğimiz, varlıklarını dünya nimeti olarak gördüğümüz evlatlarımıza verdiğimiz mesajlarla bizimle aynı grubun üyesi olduğunu onlara unutturuyoruz. Hangi korku, hangi kaygı bunlara neden olur bilinmez ama eleştirirken gösterdiğimiz performansı, aferin derken göstermiyoruz. Yavrular, bizden karşılayamadıkları, onaylanma, ait olma ihtiyaçlarını çok hatalı yerlerle ve kişilerle gidermeye başlayabiliyor. Çünkü tabiat boşluk kabul etmez. Sizin eksik bıraktığınızı biri gelir ve tamamlar. Bu tamamlama hem çocuğunuzun hem sizin hayatınızda bir kaosa, hayat boyu taşıyacağınız bir yüke dönüşebilir.
Evlatlarınızı sevin adostlar. Hem de içinizden değil, dışınızdan doya doya sevin. Sizi güvenli liman olarak görmeye devam etsinler.
Turgut Uyar'ın dediği gibi, "gösterilmeyen, hissettirilmeyen, sevginin zerre önemi yoktur. Bu duvarda beni seviyor olabilir. Bilemem"
Selametle
3 yorum:
"Sizin eksik bıraktığınızı biri gelir ve tamamlar." Ne kadar doğru bir ifade ve maalesef neredeyse toplumun tamamı eksik.
Sorunu ne güzel dile getirmişsin, hele en son söz ne doğru..
her şey zaten sevgisizlikten ilgisizlikten ve her şey herkesin başına gelebiliyor.
Yorum Gönder