Selamlar
Öncelikle, Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Nihal Atsız'ın Bozkurtlar romanında dediği gibi, bu millet gerekirse Kürşad olur, 40 kişi ile Çin sarayını basar. Esareti yine de kabul etmez. Bağımsızlık, milletçe karakterimizin ilk özelliği. Kadın, erkek demeden, gerektiğinde gözümüzü budaktan sakınmayacağımızı en son 15 Temmuzda dosta düşmana gösterdik diye düşünüyorum. Oğuzhan'dan başlayarak, milletimize hizmet vermiş tüm atalarımızın ruhu şâd olsun.
Oy bu kadar güzel bir güne nasıl denk geldi bilmem ama bugün konu, birini üzdünüz mü?
Bizim kuşak biraz şövalye ruhludur. İnsanları bile isteye üzmeyi geç, başka sebeplerden bile üzülmesine, becerebiliyorsanız engel olun, bunun için mücadele edin, şiârı ile büyütüldük biz. Üstüne efendimizin, "elinden ve dilinden komşusunun emin olmadığı kişi bizden değildir" sözü, beni her daim iliklerime kadar titretir. becerebildiğim ölçüde hassasiyet geliştirdiğim bir konu, "kimse benden sebep üzülmesin."
Fakat bir anım var ki, ne zaman hatırlasam yüzüm kızarır. Şüheda dördüncü sınıfa gidiyordu. Tatvan'dayız. Bağlama kursuna başladı. Özel bir müzik kursu. Nasıl tatlı genç bir grup açmış. Neyse, Şüheda bir kaç hafta gitti kursa. Zaten benim kızın doğal bir yeteneği var bu işe. Şimdilerde çok ilgilenemiyor ama iki haftalık kursa giderken, notası elinde olmayan parçaları bağlamada çıkarabiliyordu, sadece dinlediğiyle. Biz mutlu mesut gidip geliyoruz. Bir arkadaşım var, Şükran. Benim kızın yaşıtı bir kızı var. Şüheda'yı görünce, o da göndermeyi düşünmeye başladı kursa. Biz beraber kursa görüşmek için gittik. Sohbet sırasında ben bir laf ettim, maksadını o kadar aştı anlatamam. Diyorum ya, hala hatırlayınca yüzüm kızarır. Hatta şu anda buraya yazmayı bile geciktirme telaşındayım. o kadar mahcup oluyorum. Bu kadar laf kalabalığı o nedenle 🙈
İtiraf ettik o kadar, çaresiz yazacağız 😒 Bir enstrüman çalmayı öğrenmenin çocukların gelişimleri açısından ne kadar önemli olduğunu konuşuyoruz. Kursun sahibi gençlerde orada tabi. Enstrüman çalmanın pek çok faydasından bahsettikten sonra, hem olur da akademik olarak başarısız olurlarsa, ellerinde bir avantaj daha olur dedim. Bu lafı ederken düşündüğüm tek şey, bizim kızlardı ama kurs sahibi gençlere "başarısız" demiş oldum. 🙈 Laf ağzımdan çıktığı an pişman oldum ama açıklama getirmek daha da kırıcı olacaktı. O yüzden "af edersiniz" de diyemedim. Hatırladıkça utanırım. Umarım o gençler için, sözüne kırılacak kadar önemli biri değilimdir. Tek umudum bu.
Blogcum ya, sır kalmadı döktüm sana. Allah sonumuzu hayır etsin :)
Yarın görüşürüz, Selametle...
2 yorum:
Bence yanlış anlaşılacak bir şey yokmuş. Ellerinde ayrıca bir iş olur demek istemişsin. :)
İster istemez birilerini üzüyoruzdur mutlaka. Bu, ne kadar azsa o kadar iyi. :)
Mutlu Bayramlar.:)
Yorum Gönder