Pages

6 Nis 2025

Bayramlık....

 


Selamlar 
Bir garip bayram geldi ve geçti. Güzeldi desem, içim elvermiyor. Kötüydü desem, mübareğe saygısızlık olacak. işte öyle bir şey.
 
Bayram farklıydı çünkü ilk kez memlekete gittik ama annem evde değildi. Kardeşimin evinin camından anne evine doğru bakarak bayramlaştık. Binlerce şükür, annem sağ ve selamette fakat İstanbul'daki kardeşimin yanında kaldı ve Sivas'a gelemedi bu bayram. Bizde diğer kardeşlerimiz ile bayram geçirdik. Üstüne üstlük benim kızım da İstanbul'da kaldı. Tatili uzatamadı, iş yerinde henüz yeni olduğu için. 

Kendime soruyorum; bu yoksunluklar seni ne kadar etkiliyor diye... Gurbetin böyle bir etkisi var sanırım. Uzun süre kendi doğal çevremden uzak yaşayınca bir süre sonra kanıksadım. Ayrıca yakın çevrenin katkılarıyla yaşadığım duygusal yıpranmalarında etkisi var. Evet, bir şeyler eksik, tamamen bir his kaybı yaşamıyorum ama her şey doğal akışında olsa daha güçlü hissedeceğim yoksunlukların etkisi daha az. Acı mı evet acı. Fakat insan kendi gerçeği ile yüzleşiyor zamanla. 


Ara tatil ve bayram birleşince benim hayatımın en temel gerçeği, tatilde yazılı okumak oluyor :)) Hala 3 sınıfın yazılısını okumam lazım. 


Bahar gibi bahar yaşıyoruz. Bir yanımız çiçeğe durmuş, diğer yanımız sulu sepken... Meyve ağaçları çiçeğe durmuştu her yerde ama göğün gözyaşları da durmak bilmedi. 


Bayram ritüelleri eksik de olsa, yarım da olsa tamamlandı. Yaz tatiline kadar çalışmaya devam edebilmek için azıcık rahatlama iyi gelir diye düşündük. Termal tatil ve spa hizmetleri olan bir otel bu işi fazlasıyla yerine getirir:)) 
Yakın olmasının da etkisiyle Tokat Termal, böyle kısa tatillerde kaçamak yaptığımız yerlerden biri.



Küçük, temiz ve nezih bir yer. Havuzları, hamamı ve spa hizmetleri hem ekonomik hem de güzel. Yemeklerinden de hep memnun kalıyoruz. Dediğim gibi mesafe olarak da yakın olunca kısa tatillerin tercih noktası oluyor. :) 


Yün almak ben de bağımlılık oldu sanırım. Hiç sevimli değil. Kendimi çok eleştirmeye başladım. Bu konuda nefis terbiyesi yapmaya karar verdim. Evdeki ipleri değerlendirmeden yeni bir ip almayacağım. Kesin kararlıyım. Hatta fırsat bulursam burada parça parça ip stoğumu paylaşıp, kendime süre belirleyip, projeler çıkarmak istiyorum. 
Bu iplerde geçen hafta paylaştığım battaniyeden arttı. Her gün bir bere öreceğim demiştim, Ramazan'ın son haftası. O iddiamın mahsülü bunlar. Bakalım kime nasip olacak.


Evdeki ipleri değerlendirmeye devam ediyorum. Organik koton iplerle yazlık bir çalışma yapıyorum. Yelek mi olacak hırka mı, buna elimdeki ipler karar verecek :)) Yettiği kadar öreceğim. 

Bu arada gündeme dair de bir kaç kelam etmek isterim. Hakkında korkunç suçlamaların olduğu birisini can siparane savunmak benim aklımın aldığı bir şey değil. Bazıları unutuyor sanırım bu ülke 20 yıl önce kurulmadı. Hatta bu millet bu topraklarda, bu ülkeden önce de devletler kurdu. Türkler'de devlet aklı herkesin üstündedir. Bu şahıs ister belediye başkanı olsun, ister cumhurbaşkanı. Türk devlet aklı onları da yönetir. Burası muz cumhuriyeti değil. Köksüz, şuursuz, dünkü devlet değiliz. Herkes bir durup, devlet mekanizmasının işleyişini görmek zorunda. 

Bu ülkede hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü olamaz. Bir kişiye muhalefet edeceğiz diye ne olduğu, kim olduğu, ne yaptığı belli olmayan, hakkında bir dolu şaibe olan birine bu kadar mahkum olmak hangi akla sığar.

 Muhalif olmak en temek haktır. Çoğu kere ben de muhalif tutum sergiledim hatta sergilemeye devam da ediyorum, fakat gözü dönmüş şekilde değil. Sağduyu şart. Hakkında iddialar olan şahsa, "aklanıp da gel, baş tacımız olursun, aklanmadan gelemezsin aramıza, demek gerekmez mi. 

Üstünden bir insan ömründen daha az zaman geçtiği halde sokak olaylarının ülkeye, insanımıza nelere mal olduğunu yaşayanlar hala hayattayken, gençlerin enerjisini sokağa davet edenlerin kime hizmet ettiklerini merak etmeden duramıyorum. Herkesin bir sabır sınırı var. Sokakları terörize ederken, karşı cenahtan birilerinin de kalkıp, sokaktakilere karşı, sokakta tepki verebileceğini hiç mi düşünmez insan. O zaman neler olabileceğini hiç mi akıl etmez. Bu kadar sorumsuzluk karşısında, aslında istediklerinin bu olduğunu düşünmeden edemiyorum. Yani bizim gençlerimizin sokakta birbirini vurmasını, kırmasını istediklerini, kendi siyasi ikballerini burada aradıklarını düşünmeye başlıyorum. Hele hele bir buçuk yıldır, çoluk çocuk demeden katledenlere karşı yapılan boykotu hor görüp, kendi ülkesinin ekonomisine ve insanına karşı boykot kararı alanların iyi niyetine güvenmek, yaşıma ve eğitimime hakaret olur. Bu aymazlıktan medet umanlar, iki gün sonra boykota katılmayanlarla iletişimi, arkadaşlığı, dostluğu kesin demeyeceklerini garanti edebiliyor mu? 


Bu kafanın faşist olmadığını, gücü eline geçirince kendinden başkasına yaşam hakkı tanıyacağını kimse bana anlatamaz. Ben yaş itibariyle bugün, hak ve adaletten bahsedenlerin uyguladığı tarifeyi nefsinde tatmış bir insanım. 
Kimse bana TRT'den atılan kızın durumu ile bunu eş değer gösteremez. Şermin Yaşar kimsenin çalışanı değil. 
Çalıştığınız kurumu boykot edenlerin yanında yer alırsanız, hiçbir kurum size ödeme yapmaya devam etmez. Eşyanın tabiatına aykırı bu. 

Bizde felsefenin gelişmesinin önündeki en büyük engel, tartışma sırasında sapla samanı karıştırıp, ortamı pisleme alışkanlığımız. Hiçbir şey kendi mecrasında konuşulmadığı için çözüm değil sorun üretmeye devam ediyoruz. Malesef...

Güzel ülkemin her canı, her fikri kutsal. Hiçbirine karşı içimde bir öfke beslemiyorum. Yeter ki, derdi vatan olsun. Derdi, ülkemizin hayrı olsun. 

Sandığa gidip, oy verdiğim insana "cuntacı" demekle aslında bana hakaret ettiğini, beni yok saydığını fark etmeyen birilerinin benim için bir anlamı da yoktur. Bir grubun yanında durup, diğerine taş atan benden saygı da göremez. Benim çizgim budur. 

Selametle 

28 Mar 2025

Bugünlerde....


Selamlar

Sevgili Buket yani Pelin Pembesi cuma günleri blog yazısı paylaşır istikrarlı bir şekilde. En başından beri pek özenirim. Ben de niyet ettim, haftada en az bir kere yazmaya. Uzun kopuşların önüne geçmek istiyorum çünkü. 


Yüncü tavafları ve ip almak bende bir ritüel. Bundan artık eminim. Şükran'a gittiğim günlerin birinde, yün içerikli rengarenk ve kalın bu iplere hasta oldum. Hırka olur diye düşündüm. Hatta başladım ama hem çok renkliydi, hem de kalınlığı ile aba gibi olacaktı, vazgeçtim. Bir kaç farklı deneme sonunda 1 zincir 1 sık iğne tekniği ile örülen bu battaniyeye karar verdim. 8mm tığ ile ördüm. Çabuk bitti. Kalın, sıcacık bir battaniye oldu. Kalabalık bir misafir olduğunda yorgan olarak bile kullanılabilir. :))


İpler bitmeyince, parça parça kalanlarla rengarenk bereler örmeye karar verdim. Bu hafta boyunca her gün bir bere örme azmi ile yola çıktım. 
Kitabı, Evladım Sana Diyorum Grubu ile okuyorum. Yazılı sezonu başladığı için pek zaman ayıramadım. Umarım bayram tatilinde biter.


Şu renklerin güzelliğine bakar mısınız. Nasıl dayansın bu garip Mavi Lale :))) 
Şiş kapaklarım da Şükran'dan. Geçen bir yazı okudum. "İşe gitmekte zorlanınca, kalk senin pahalı zevklerin var diyorum kendime", diyordu. Bu tam da ben işte. :))


Haftada 2 saatlik derslerim olunca, çok çeşitli derslere ve çok sınıfa giriyorum. O nedenle çok fazla yazılı okumam gerekiyor. Hazırlık sınıflarında Düşünce Eğitimi Dersi başladı bu sene. Hem benim hazırlık sınıfları ile tanışmama vesile oldu. Hem de dersin içeriği çok güzel. Bu yeni dersle beraber 4 farklı derse giriyorum. 12. sınıfların yazılıları okundu. Hazırlık sınıflarının da yazılılarını bitirdim. 11. sınıfların Felsefe ve Sosyoloji yazılıları kaldı. 6 tomar yazılı okumam lazım. Bana azim dileyin dostlar.


Haftanın başında pansiyon nöbetim vardı. Ramazanda pansiyon nöbeti çok zor oluyor. Reflü nedeniyle sahurdan sonra uyuyamıyorum. Evde, eşim sahuru hazırlayıp, kaldırıyor beni sağ olsun. Pansiyonda, çayı demlemek ve kahvaltılıkları çıkarmak için biz 1 saat daha erken kalkıyoruz. Allahtan, nöbet sonrası boş günüme denk geldi ve eve gidebildim. Yoksa çok yorgun bir gün geçirecektim. 
Her gün bir bere örme motivasyonu ile örgümü pansiyona da getirdim ama pembe bana ihanet etti. :)) 


Biz, bu sene kar çok güzel yağdı, daha yağmaz derken. geçen hafta perşembe günü kar tatili oldu. Hiç yağmamış gibi yağdı mübarek. :) 2. dönemin başından beri kar tatili olmayan perşembe sayılı :))) Ben de perşembe günü okul nöbetçisiyim. Arkadaşlarla aramızda espri konusu haline geldi artık :))) 


Kar tatilinde ne yapılır dedik ve yeni bir diziye başlamaya karar verdik. Yıllar önce Ramazanda yayınlandığında seyredememiştim. Hz. Ömer'in hayatını anlatan bir dizi film. Güncel olarak, Peygamberimiz vefat etti ve Hz. Ebubekir, halife seçildi. Yani dizi henüz bitmedi ama Ramazan sonunda da seyretmeye devam edeceğiz. Koca kişi ile etkinlik saati oldu bize. 


Bu minnoş tam kız. Sen onu sevmek istediğinde köşe bucak kaçar senden, yakalanmaz.  Vazgeçip, işine gücüne bakınca gelip, ilgi bekler. Okuduğun kitabın üstüne yatar, ördüğün örgünün üstüne yatar. Öyle bir sevimli cadı kendileri 💖


Kadınlar olarak fıtratımızda var takıp takıştırmak. Pandora'da bu minik inciyi görünce dayanamadım. Çok sevimli değil mi ama :)) 

Bugün ara tatile gireceğiz. Bu sene, ara tatil bayram tatili ile birleşti. O nedenle ara tatilde plan memlekete gitmek. Olursa şöyle iki gün bir kaplıcaya da gidesim var. Umarım gerçekleşir. 
Haftada bir defa yazmak ve yazı dizileri hazırlamak istiyorum. Bayramdan sonra daha aktif olmayı hayal ediyorum. İnşallah diyelim. Şimdilik selametle.

20 Mar 2025

Yakın Zaman


Selamlar
Milli Eğitim, Gençlik Spor ve Diyanet İşlerinin ortaklaşa yürüttüğü ÇEDES; Çevreme Duyarlıyım, Değerlerimi Seviyorum Projesini bu sene ben yürütüyorum. Aslında çok yönlü ve çok keyifli bir çalışma. Fakat benim ekstra işlerim olunca bir tık yoruluyorum. Yine de okulda ama okul dışı faaliyetlerle gençlerin gelişmesine olanak sunan bir çalışma olduğu bir gerçek.
 

Tarık Tufan'ın gelmesinden 3 gün önceydi. Sene başında öğrencilerimden biri "Hocam, babam Erciyes'te, Jandarma olarak görev yapıyor. Bize yardımcı olacak. Kış gelince kulüple gezi düzenleyelim" demişti. Kış da mübarek bu sene çok güzel geldi. Hatta dün öğleden sonra yağmaya başladı, hala yağıyor. Mart sonunda kar tatili olduk biz :)) 


Neyse, konuyu dağıtmayayım. Ramazanın hemen öncesinde Erciyes'e gittik. Teleferikle yukarı çıktık. Hava çok soğuktu, -32 dereceydi. Resmen donduk. O yüzden çok fazla kalamadık. Aşağıya inince gençler kızakla kaydı. Jandarmanın tesislerinden yararlandık. Sucuk ekmekle karnımızı doyurduk :)) Jandarma Arama Kurtarma Köpeği Bedel'le tanıştık. Jandarmalar bize köpeğin nasıl eğitildiği ve nasıl çalıştığı ile ilgili bir sunum yaptılar. Çok kibar ve ilgiliydiler. 💖💖


Köpekten korkan bir kızımız ilk defa köpeğe dokundu. Ben mi? Ben hiç korkmam köpekten. Hatta evde bir kedi besliyorum çünlü evim bahçeli değil. Ben daha çok köpek insanıyım. Evim bahçeli olsa kesin köpeğim olurdu. Bu arada Bedel de benim kadar ama ben de uzun değilim zaten. :))) 


Yine ÇEDES ve yine bir faaliyet,,, Okulda Ramazan Sokağı yaptık. Işıl ışıl bir koridorumuz var. 3 sınıfımız da kendi imkanları ile sınıflarını süsledi. Ramazanın ışığı her yere yansıdı :) 


Ramazanın her günü için bir takvim yaprağı düzenledi gençler. Çok büyük bir emek var bu görselin arkasında. Hala uygun olan derslerde çıkıp, takvim oluşturuyorlar. Kulüpte herkes çok aktif. Farklı işlerde, farklı gençler çalıştı. Bu proje de devam etmek istememin en büyük sebebi, gençlerin bu enerjisi. 


Okul, Ramazan öncesi çok hareketlenince, evi Ramazana hazırlamakta geciktim. Hatta eksik kaldım. Yine de ufak dokunuşlar yapmayı başardım :) 
Ramazan'ın yaramazı ektedir efendim. 


Bu da Ramazan'ın keyfi olsun.  Reflü var bende. O yüzden sahurdan sonra uyuyamıyorum. Hatta bu yazıyı bile sahur sonrasında yazıyorum. Böyle olunca erken yatmam lazım. uykum kaçmasın diye kahve içmiyorum. Fotoğraf; arada yaptığım bir kaçamaktan :) 



Bu hanım kızlar, benim rehber öğretmenleri olduğum 11/C'nin kızları. İftar programı düzenlediler. Çok güzel bir organizasyon yaptılar. Ben sadece misafir oldum. Geri kalan her şeyi hallettiler arka planda. Çok güzel bir gündü. 




Kadınlar Günü Programı da bendeydi. Ekip arkadaşım Berna Hoca'yla kısa ama güzel bir program çıkardık. Bu gençlerle birlikte.



Okulumuzun kadın öğretmenleri 💗


Günün hatırası ufak bir hediye hazırlayalım dedik, Bütçemiz yoktu. Ben de elimdeki imkanlarla lavanta kesesi ördüm bizim kızlara. Çok beğenildi. Benimkini de Azize'yi iftara çağırdığımda ona verdim. Elimde hiç kalmadı. Yeniden örmeyi düşünüyorum. 

Kitabım, okuma grubuyla yeniden okumaya başladığım Ramazan okuması... Okumayanlara mutlaka öneririm.


Bu yoğunlukta ilgilenemediğim için, ev çok kötü kirlenmişti. Nihayet Cumartesi günü Tuna'yı alabildim. Ev temizlenince Pazar günü misafir aldım. Pandemiden sonra iftara misafir alma alışkanlığım sekteye uğramıştı. Şeytanın bacağını kırıp, Azize'yi çağırdım. Keyifli bir akşamdı. 😍


Geçtiğimiz cuma günü de okulun mezunlarının da katıldığı bir iftar programımız vardı. Pansiyonun yemekhanesinde yapıldı program. İftara giderken güneşle verdiğim mücadeleyi belgeledim :) 


Motif paketlerinden, Neslihan'dan gelen bir ayraç. Resmen aşk yaşıyorum :) 


Bu da bir garip Mavi Lale. Yorgun, yoğun ve yaşlı. :)) 
Görüşmek üzere. Selametle....

5 Mar 2025

Tarık Tufan Günü'nden


Selamlar 
Bu fotoğraf bir hayalin gerçeğe dönüşünün belgesidir. :) 
Ben, Tarık Tufan'ı severek okurum. Kalemini, meseleleri yorumlama biçimini, dilini severim. Uzun yıllardır okurum kendisini. 
Sosyal medya, sevdiğimiz yazarlarla iletişimi kolaylaştıran bir araç. Yazar da okurları ile iletişime açıksa irtibat kurmak kolaylaşıyor. Tarık Bey bu anlamda sosyal medyayı takip eden, okurları ile iletişime açık bir yazar. Yıllardır okuduğum kitapları paylaşınca, dönüş yapar, Yazdıklarıma mutlaka cevap verirdi. İrtibattaydık kendisiyle. "Okula davet etsem gelir mi" sorusu zihnimin arka planında hep dönüyordu. Fuar zamanı okuma grubuyla programına katıldık, Bizim gençlerin enerjisini sevdi. Yeni kitap çıkınca görüşelim demişti. Çok şükür ki hem görüşmek hem de okulda misafir etmek şansına kavuştuk. :) 



Tarık Tufan Günü'nün ilk programı Okuma grubundaki gençlerle kahvaltı etkinliği oldu. 
27 Şubat 2025 Perşembe günü, saat 9.00'da uçağı Kayseri'ye indi. Ersin Hoca ve Müdür Bey, havaalanında karşıladı. Pansiyonda hep beraber kahvaltı ettik. 




Kahvaltıdan sonra okulun kütüphanesine geçtik. Bu mekanda Tarık Tufan kitaplarını yorumladık bu gençlerle. Aynı mekanda, yazarın kendisiyle sohbet etme şansını yakalamak paha biçilmez. :)


Tarık Hoca, gençlere ruhunuzu inceltin dedi. İyi film izleyerek, iyi müzik dinleyerek ve iyi kitaplar okuyarak, ruhunuzu inceltin, dedi. 


Defter ve kalem sevdiğini bildiğimiz yazarımıza el yapımı defterler hediye ettik. Çok mutlu oldu. 


Okulumuzun uygun bir salonu malesef yok. Böyle olunca Melikgazi Belediyesinin salonu ayarlanmıştı. Salonun hazır olduğu haberi gelince, yola çıkıp, salona geçtik. İlçe Milli Eğitim'den  de katılımlar oldu. 


Tarık Bey, kendine yakışan, çok verimli bir konuşma yaptı. 
Diliniz, kültürünüz sizin evinizdir, evinizi terk etmeyin dedi. 
Bir kalbiniz var bunu unutmayın dedi. 
Sosyal medyanın yıkıcı etkilerine dikkat çekti. 
Güzellik ve kusur algılarımızın nasıl değiştiğine vurgu yaptı. "filtreyi satan, kusuru da belirler" dedi. 
İnsan kalabilmenin, kök değerlerine sahip çıkmanın öneminden bahsetti. 
Dünya vatandaşlığı diye uydurulan kavramın aslında koca bir aldatmaca olduğunu söyledi.

 Var olsun... Çok verimli, derde deva, ruha şifa bir konuşma yaptı. 


Bünyan'ın meşhur el dokuma halıları vardır. Onlardan bir küçük hatıra yaptırmıştık. İlçe Müdürümüz, onu taktim etti kendilerine 


Okuma grubu günün son karesini çektirmeyi ihmal etmedi. :)) 
Ardından imzaya geçildi.


Ben zibilyon tane kitap almış olunca, Tarık Hoca'yla bol esprili bir imza etkinliği oldu. 

,

Gün sonu, Tarık Hoca'nın bu ince mesajı ile bitti.
 Çok heyecanlı, çok keyifli ve çok güzel bir gündü. Dopaminin tavan yaptığı anlardı. Şimdi rutine dönmeli. Biraz dopamin demlemeliyim.. 
Selametle