Selamlar
Geçen hafta çarşamba günü, eve döndük. Bizim için farklı bir macera oldu. Kızım liseyi bitirdiğinde ehliyetini almıştı, yani üç yıl önce. Ama İstanbul'da okuduğu için, pratik yapamamıştı. Her tatilde olabildiği kadar babasıyla pratik yapıyordu. Babamız yokken, hiç kullanmamıştı arabayı. Nedense bu işi eşime havale etmiştim. Sivas'ta göz muayenesi sırasında, göz bebeklerimi büyütecek bir damla damlattılar. Tabii görüş açım çok bozuldu. Hastaneye arabayla gitmiştim. Bizi eve kim götürecek krizi çıktı bir anlık. Şüheda anne ben götürürüm dert etme dedi. Çocuğumun bu konuda ne kadar geliştiğini hiç fark edememişim. Konuyu babaya havale edince. Kendimden utandım. O günü kurtaran kahramanın gelişimine katkı vermek için, Sivas Kayseri arasında da şoförlüğü kızıma emanet ettim. Tabii insan tamamen relax olamıyor, yoldan kopamıyor, ama yinede hayatımın en ilginç ve güzel yol deneyimlerinden biriydi.
Anne baba olunca, insan evladının başarıyla geçtiği her basamakta, gelişimine katkı veren her olumlu tecrübede çocuk gibi sevinip, mutlu oluyor. Anneler beni anladı bile :))
Okulda öğrencilerimle oluşturduğum gruplarla, kitap okuduğum için, sevgili Nilgün'ün etkinliğine pek iştirak edemiyordum. Bu sene malum, okul yalan oldu. 😔 Öyle olunca, gruptan kopmayıp, arkadaşlarla okumaya başladım. Kategorileri görmek isterseniz, Nilgün'ün bloğuna bakabilirsiniz. Kategorilerden biri, Y A Z harfleri ile başlayan 3 kitaptı. O grubun puanı cepte 😀
Şaka bir yana, kitaplardan bahsedeyim biraz.
Çetin Altan'ın kitabı, tipik bir eski Türkiye hicvi. Ama bu Altan kardeşlerin üslubu pek bana göre değil. Tabulara takılmayan, dogmatik olmayan insan görüntüsü vermek adına, özellikle cinsel çağrışımlar yapan espiriler yapmaya bayılıyorlar. Hoşlanmıyorum bu tarzdan. Okuma alışkanlıklarım konusunda fazla bilgisi olmayan, ama benim çok sevdiğim, biliyorum ki o da beni sever, bir dostun hediyesiydi kitap. onun hatırına okudum. Fikrim değişti mi, tabi ki hayır 😃
Akşam Yıldızı, İskender Pala'nın son kitabı. Hocayı severek takip ediyorum. Ama alıştığım tarzının biraz dışında, daha kolay anlaşılır bir dille yazmıştı. Başta biraz bocaladım ama sonradan açıldı. Kendiside belirtmiş zaten, elimizdeki verilerden yola çıkarak, kendi kurgumu yazdım. Söylediklerim, kesin doğrudur, iddiasında değilim, demiş. Daha önce burada yazdım mı hatırlamıyorum, (grupta ilk okuduğum kitaptı paylaşmış olabilirim.) bana kalan cümle, hem çok üzücü, hem çok haklı. "insanın insanı avladığı bir dünya. bozulmaya düzelmekten daha yakındır" 😞
Nazan Bekiroğlu; okumaktan en keyif aldığım yazarlardan biri. Yusuf ile Züleyha yirmi yıl öce okumuştum. grupta arkadaşlardan okumak isteyenler çıkınca, aslında Y harfi ile başlayan başka bir kitap okumaya niyet etmişken, bu kitaba başladım. Yine çok sevdim. 😍
"Kadın" ancak bu kadar iyi anlatılır sanırım. Seviyorum bu üslubu.
Yarn Art Flowers, merak ettiğim bir ipti. dokusu, renk geçişleri, çok güzel görünüyordu. Bazı Rus ablalar, çok güzel şallar örüyordu bu iple. Kayseri'de yoktu. Konya'da bir dükkan getirmeye başladı. Canım arkadaşım Neslihan benim için aldı. Ben bir yumak alıp, şal öreyim derken, o aynı renkten iki yumak gönderdi. Normalde şal örmeyi düşünüyordum. Ama bir arkadaşım, şu meşhur altıgen hırkadan örülse güzel olur sanki dedi. Öyle laf arasında geçen o söz bende lambaları yaktı.Hazır elimde aynı renkten iki yumak varken, neden olmasındı. Çok araştırdım. Türk ve yabancı youtuber sayfalarında ip inceliği benden çok farklıydı. İnce iple ören sayfada ise, küçük bir hata vardı. herkesi seyredip, kendi yolumu buldum. :) Bitince detayları yazarım, arşiv olması adına. Ama ipin dokusu, inceliği, renk geçişleri çok çok iyi oldu. böyle bir hırka örmeye niyetiniz varsa, ip çok doğru bir tercih olur.
Kitap Hırsızı, yeni kategorinin ilk elemanı. Normalde popüler kitapları çok tercih etmem ama fikrine güvendiğim bir arkadaş, "güzel, okumalısın" deyince başladım. Dili basit, Azrail'den bir hikaye dinlemek fikri, ilginç. Bakalım, nereye gidecek, hikaye.
Pandemi süreci başlayınca, sevgili Neslihan, bir iyilik hareketi başlattı. Huzurevindeki büyüklerimiz için diz battaniyeleri örelim, dedi. Birkaç yerle irtibata geçtik. Kayseri Huzurevi, büyüklerimiz ile bizi muhatap etmeden, battaniyeleri kabul edebileceklerini söyledi. O nedenle arkadaşlar, battaniyeleri bana göndermeye başladı. ilk battaniye sevgili Hatice'den. Bu iş benim için bayağ kârlı olacak sanırım :) Fincanlar ve ipler bana geldi çünkü. 😄
Teşekkür ederim canım arkadaşım. Tatilin tadını çıkar, tazelen dön evine inşallah.
Bu da benim etkinliğe son katkım. Daha önce bir tane daha örmüştüm. Sürece göre, belki bir tane daha örerim. kısmet bakalım.
Bizde durumlar şimdilik böyle. Hadi selametle...