Pages

31 Tem 2025

Tatilin Sancılı Günleri


Selamlar
Sızlanmayı sevmeyen biriyim normalde ama bu nasıl temmuzdu anlamadım. Doğum günümden sonra Kamer Hoca'm davet edince sosyalleşme için gideyim dedim. Hazırlanıp dışarı çıkmak çok iyi geldi. 


Ben toparlanmak için uğraştıkça farklı yerlerden sıkıntı çıkan bir süreç yaşıyorum. Hepsi geçecek, toparlanacağım inşallah. sağ gözümden arpacık çıkması ve süreçte gözle ilgili yaşanan gelişmeler biraz can sıkıcı ama atlatacağım ya da bu rutine alışacağım. 


Tatili verimli geçirmeye ant içmiş gibiyim :)) Çok acemice de olsa dikiş çalışmaları yapmaya devam ettim.


Gözümdeki sıkıntının en civcivli zamanı olunca daha ziyade dinleyerek bitirdiğim bir kitap oldu. Bilim kurgu ve fizik kavramları okumayı zorlaştırsa da, yapılan sistem eleştirisi çok iyiydi. Sınıfsız, devletsiz, mülkiyetsiz bir yapı yani anarşizmin içinde yaşanan sıkıntılar. Bu sıkıntılardan kaçıp, gittiği kapitalist düzenin sinsi ve göz boyayıcı düzeni.... vs vs 
Benim  sistem tartışmalarında kriterim inanç eksenlidir. İslam öyle bir din ki, sosyal hayatın her alanı ile ilgili hükümleri var. Biz, konuyu namaz, oruç ve tesettür ekseninde tartışmaya devam ettiğimiz için İslam'ın bize vaat ettiği sosyal düzeni algılayamıyoruz. Hakkın belirlediği kriterlerle yaşamayınca, kulun aklına gelen her sistem de arızasını beraberinde getiriyor.


Tüm Türkiye gibi Kayseri'de çok sıcak bu ara. Eşimin bina toplantısına gittiği bir gün kendime balkonda ortam yapmıştım. :))



Bu yaz tatilinin kazanımlarından biri de bu yelek. Uzun zaman önce gruptan Neslihan göndermişti ipleri. Angoradan ziyade tiftik karışımı biraz fazla olan iplerden. Motifi seviyordum. Büyüklüğü falan tam yaptığım işe uygundu. yeleğin tasarımı benim bilgilerimi harmanlamam sonucu oluşu. İpleri değerlendirme etkinliğime güçlü bir tik atılmış oldu. :)


Şu an yazarken fark ettim. Bu ipi de Neslihan gönderdi :) kağıt ipi örememiş, sen değerlendirirsin diye düşünüp, gönderdim dedi. Kamer Hoca'ya gittiğimiz gün bir çanta  modeli paylaştı bizimle . Şimdi ağır usul çantanın motiflerini bitirmem lazım. Umarım yapabilirim. 
Gelecek hafta bir seyahat planım var. Sağlık sorunları endişemi yükseltiyor. Fakat, şimdi değilse ne zaman diye düşünüyorum. Umarım sıkıntısız bir şekilde atlatıp, sağlıkla evimize dönebiliriz. 
İyi oldukça yazarım. Dularınızı bekliyorum.  Selametle... 

20 Tem 2025

Tatilin Üçüncü Haftası


Selamlar 
Tatilin üçüncü haftası da bitti. Haftaları böyle sayınca aklıma okuldan arkadaşın sözü geldi. 8 hafta, göz açıp kapayıncaya kadar geçecek demişti. Evden burnumu çıkaramadan bitti üç hafta. Bel fıtığı ile ilgili durumundan bahsetmiştim. Fizyoterapistim fıtıklar omurların arasına itildi. Dışarda bir şey kalmadı dedi ama siyatik tam gaz devam. Sol bacağım, bel çukurumdan ve kalçamdan itibaren çekiyor. Ara ara ayak bileklerime kadar uyuşuyor. Bazı günler çok rahatım ama çoğu kere bu sıkıntı devam ediyor. Sağ gözüm de mikrop kaptı. Şahtık şahbaz olduk yani. :)))

Dün çay için balkona çıktık ve ne göreyim bulutlar dağlara paralel. Kaçırmayayım dedim. :) 


Son terapist günümden sonra şehir de olsun dolaşalım dedik. Kayseri meydanda belediyenin tesisinde oturup, dondurma yedik. Kavun, limon ve vanilyalı denedim. Çok lezzetliydi. 

Sosyete pazarına uğradım. Kendime iki tane elbise aldım. Ağustos ayında var bir hayalimiz. İnşallah sağlıklı günlerime dönebilirsem. O plan için hazırlık yapmalıyım ama normale dönemedim bir türlü. Bir gün iyiysem üç gün kötüyüm. 


Çarşı gününde Ulu Cami'nin etrafında gezerken öğle ezanı okundu. Vakti kaçırmamak adına camiye geçtik. Hep derim Ulu Camilerin havası bir başka oluyor. 


Bu ne midir? Yoğurtlu hingel... Sivas'ta çokça yapılan, çokça sevilen bir yemek. Gerçi sarımsaklı yoğurt neye dökülse o lezzetli oluyor. :)) 
Su, tuz ve undan oluşan bir hamur hazırlanıyor. Sert bir hamur olacak. Beze yapıp, biraz bekledikten sonra açıyoruz. Yufka kadar  olmasa da ince açıyoruz ve kare kare kesip, kaynamış suda haşlıyoruz. Süzdükten sonra sarımsaklı yoğurt ve tereyağı ile tamamlıyoruz. Yoğurtun ve tereyağın kalitesi yemeğin lezzeti açısından önemli.


Bugün benim doğum günüm. 51. yaşımı hasta karşıladım. Devamı güzel olsun. Benim sevgili grubumun bu seneki hediyesi Kayıp Zamanın İzinde Serisi. Okumayı çok istediğim bir seriydi. Yakında vakit gelsin inşallah. Çanta; benim çekirdek ailemin hediyesi. Kızım ve eşim beraber almışlar. Çok büyük de değil, küçük de değil. Güzel bir boyutu var. Ağustos planında bana eşlik edecek inşallah. 

Bugün beni aşan bir etkinliğe imza attım. Bu kumaşları geçen sene kavanoz kapağı dikelim diye almıştık Sevgi'le. Bir iki denemeden sonra yoğunluktan dönemedim bunlara. Evde kalınca, kendimi iyi hissettiğim anlarda hobilerimle ilgilenmeyi seviyorum. Dikiş en acemi olduğum faaliyet. Bir sürü kusuruna rağmen yaptığım en detaylı çalışmanın anısı kalsın istedim. 

Bu haftayı da hasta ve evde geçirdik. Umarım önümüzdeki hafta daha keyifli geçer. Dualarınızı beklerim.  Selametle

13 Tem 2025

Tatilin İkinci Haftası


Selamlar
Bu haftanın olayı bel fıtığımın patlaması ve çok ağrılı, çok hayal kırıklığı yaşamam. Geçen hafta belimdeki ağrıdan bahsetmiştim size. Kas ağrısı zannettiğim ve geçmesini hayal ettiğim ağrılar meğer daha ciddi bir durummuş. Belimde ve boynumda fıtıklar var malesef. Bununla ilgili manuel terapi tedavisi almıştım. Ağrılar dayanılmaz olunca fizyoterapist beyi aradım. Pazartesi muayene için gittik ve sonuç patlamış bir fıtık ve belde ödem, sol bacağımı ve kalçamı zorlayan siyatik sinir sıkışması. Ah!!!

Kul kurar, kader gülermiş derler ya; çok doğru bir söz. Seminer haftasında Tokat'taki termal tesiste yer ayırttık, bir heyecan. Annem ve kız kardeşim de gelecekti. Normalde bugün. evde ağrılar içinde oturup, blog yazmayı değil, termal havuzun ve Türk Hamamının keyfini çıkarmayı planlıyordum ama hayaller.... Hayatlar....

Yanlış anlaşılmasın, Allah'tan gelene razıyım. Gitmemem gerekiyormuş demek ki. Bu acıyı çekmem gerekiyormuş demek ki. 

Doktorum, oturmamı bile istemiyor. Sürekli yat diyor ama sürekli yatmak berbat bir şey. Özellikle gözlük takıyor olunca yattığınız yerden okuma da yapılamıyor. zor vesselam. 

Hafta ev içinde, çoğunlukla da yatarak geçti ama azıcık da olsa aktivite vardı. Büyük Büyük Büyük, ESD Kitaplığından. ESD Grubu ile çocuk kitabı da okuyoruz malum. Akran zorbalığı ile ilgili çok güzel bir kitaptı. Çizimleri, hikayenin içeriği çok hoşuma gitti.

 Hikayenin kahramanı gibi şişko olunca duygusal bağ da kurdum sanırım. :((
Şişko demişken, bu işe bir el atmam şart oldu. Bu bel fıtığının geldiği nokta sporu hayatıma mutlaka almam gerektiği gerçeğini yüzüme tokat gibi vurdu. Benim yemelerimin çoğu duygusal zaten. Üzüldüğüm de kırıldığım da yemeğe sarıyorum, hem yapmaya hem yemeye. Bu ağrılı süreç bana çok büyük ders oldu. Ayağa kalkınca her şey daha farklı olacak, kendime sözüm olsun. 


Storytel imdada yetişiyor bu ara. elimde olan kitapları yatınca sesli kitap uygulamasından, kalkınca kitaptan okumaya çalışıyorum. Yeni başladım. Umarım bu hafta bitirebilirim. 


Ya şu uyumanın tatlılığına bakar mısınız. Lütfen maşallah deyin, kuzuma çabuk nazar değiyor. Geçen yine bir sürü kustu. :((


Dışarı çıkmak sayılırsa bu hafta yaptığım tek ev dışı aktivite alt komşuya kahveye inmek oldu. Eşim cuma namazına gidince Nafia; "hadi kahveye gel" dedi. bir kat aşağıya asansörle inip, tutuna tutuna gittim. Özlemişim sohbetini. 


Bu haftanın başında okumaya başlamıştım ve bitirdim. Tarık Tufan'ın en güzel kitabı, daha okumadın mı diye kınayanlar vardı beni. Buna bir son vermek lazımdı :)) En güzel kitabı bilmem. Ben Tarık Hoca ne yazsa büyük keyifle okudum ve bir hiyerarşik sıralama yapmıyorum. Bu kitap da bir solukta bitti. 
Okuyanlar, seküler kıza aşık olup hayatı değişen dindar adamın hikayesi olarak değerlendirmişti. Evet, insanlar haklı. Hikaye bunun üzerine kurulu ama ben öyle değerlendirmedim. Dünya hepimiz için bir sınav yeri. Ademin cennetten düşmesi gibi bu belaya düşmeli ve sınavımızı vermeliyiz. Hem kahramanımız düşmeli ki, Ela, Rüstem ve Nurhan'ın dergaha gelen yolu olabilsin. 

Çok detay vermeyeceğim çünkü rahat değilim belimde ve bacağımda ağrılar var. Ben az anlatayım ama siz mutlaka okuyun. Çok güzel bir eser. Tarık Hoca'nın kalemine sağlık.


ESD Grubunun temmuz ayı kitabı. Ağır bir kitap dedi arkadaşlar. Yavaş yavaş başlayayım dedim.
Bu hafta hiç tığ işi yapamadım. Mavi örgü 15*6 sıra olarak kaldı. Yarın hacamat yaptıracağım. Çarşamba günü fizyoterapist randevum var. Doğum günüme kadar toparlanırım inşallah. Bana dua ederseniz sevinirim dostlar. Selametle....

6 Tem 2025

Tatilin İlk Haftası....


Selamlar
Daha önce beni okuyanlar bilir. Burası benim Erciyes manzaralı kırmızı ışığım :)) Geçen çarşıya giderken baktım kırmızı ışık yandı. Erciyes'in karları hala tam olarak erimemiş. Çekeyim bir foto dedim :) Bazen telefon çantamda oluyor. Işık yeşile dönmeden fotoğrafı çekebilmek için bendeki telaşı görmek lazım :))) 


Seminer haftasında misafirim vardı malum. Aslında eltimler cuma günü gittiler ama ben yoğunluktan ESD Kitabını bitirememiştim. Zaten çok da yorucu geçen bir hafta olunca evde kalmayı tercih ettim. Kitabın ilk 80 sayfasını okumuştum. Bu hafta ilk hedefim bu kitabı bitirmek oldu. Kitapla ilgili yayının sonunda yazacağım.


Evdeki ipleri bitirmek temel motivasyonlarımdan biri. Örgü projelerimi evdeki iplere göre belirlemeye başladım bir süredir. Bu ipleri yıllar önce motif grubumun Konya ayağından Neslihan göndermişti. Çok eskiden angoralardan farklı olarak tiftik ipler vardı. Sen değerlendirirsin diyerek göndermişti. Sevdiğim bir motifle yelek hatta ip yeterse hırka örmeyi planlıyorum. 


ESD grubundan kızları eve aldığımda Kübra Hoca besledikleri ineklerin sütünden getirmişti. Bahçeleri olduğunu biliyordum ama hayvan beslediklerini bilmiyordum. 1,5 litre süt getirmişti. Yoğurdu yeni yapmıştım. Pişirdim, dolapta bekliyordu. Süt reçeli yapmayı denemek mi.... Neden olmasın :) 


1 litre sütüm kalmıştı. 1 su bardağı şeker katıp, sütü kaynatmaya başladım. Hafif koyulaşınca bir paket vanilya kattım. Yarım çay kaşığı karbonat attım, yanmaması için karıştıra karıştıra pişirdim. 
İşin sonunda kehribar renginde kıvamlı bir reçel elde ediyorsunuz. 


Hayatımın ilk süt reçeli denemesi.. Kesinlikle çok lezzetli oldu. Bir tık fazla kaynatmıştım. Küçük bir kavanoz olunca hızlı tükendi. O nedenle sorun da olmadı. Süt reçeli de yapmadım demem artık 😃


Kabaklar da Kübra Hoca'nın bahçesinden. İki öğün yemek çıkardım bu kabaklardan :) Önce dolmasını yaptım. Sonra da kabak graten pişirdim. Çok lezzetlilerdi. Ah!! Bahçesi olan insanlara özenmekle kalacağım sanırım. 


Motifli çalışmalar hep var hayatımda....



Etkinlik motiflerimi birleştirme çabamdan bahsetmiştim. Battaniyemiz tamamlanmış ve görevine başlamıştır efendim. :)


Abid Selame'nin hikayesi, Batı Şeria'da yaşanan gerçek bir trajedinin hikayesi. 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan faşizan uygulamalar ve soykırım, gerek edebiyatla gerek sinema ile zihnimize işlenmiş durumda. Yıllar önce Piyanist filmini gözyaşlarıyla ve koltuktan hiç kalkmadan seyrettiğimi hatırlıyorum. Duvarlarla çevrilmiş, gettolara kapatılmış insanların dramı, insan olan herkesin yüreğine dokunur elbette. Fakat garip olan, o filmlerdeki, kitaplardaki mağdurların şimdiki zamanın zalimlerine dönüşmesi. Filistin'de yaşayan, kendilerine asla zarar vermemiş insanların topraklarını evlerini işgal edip, onları duvarların arasında yaşamaya mecbur bırakmaları...😾
Kitabı okurken kendimle ilgili fark ettiğim şey, Filistin konusunda hassas olduğunu düşünen ben bile gerçekte orada neler yaşanıyor, insanlar hangi şartlarda devam etmeye çalışıyorlar hiç bilmiyormuşum. 7 Ekim'in vesile olduğu şeylerden biri de, dünya halklarına "Filistin diye bir yer var ve orada insanlar bir avuç zalimin elinde hayatta kalmaya çalışıyor" olduğunu gösterdi. Bu konuya daha fazla vakit ayırmak, okumak ve bulabildiğimiz belgeselleri, filmleri seyretmek lazım. Gündelik hayatımıza bu insani konuyu daha fazla almak zorundayız. 


Bu haftaki aktivitelerimden biri de Sevgi'ye film seyretmeye gitmek oldu. Onda olup ben de olmayan digital kanalların birinde İran filmlerinden biri olan Benim Favori Pastam filmini seyrettim. Yazının sonunda bahsedeceğim filmden de. Film seyretme maceramız biraz kalabalıktı, Komşu bir hanım da katıldı gruba ama yine de keyif aldığım bir gün oldu. 


Vanilya Hanım bizim evde en sevdiği uyku mekanına kavuştu. :)) Bu kitaplık yeniden oturma odasına alınınca mekanına kavuştu minnoş. 💖


Mavili örgü günleri keyifli gidiyor :))


Yine bir deneme ile geldim. Tahinli ekmek merak ettiğim bir şeydi. Un ya da bakliyat olmadan, doyurucu bir ekmek yapılabiliyormuş. 3 yumurta, 1 bardak tahin, kabartma tozu, azıcık sirke ve seviyorsanız biraz zeytin ve cevizle karıştırıp, fırın kabına aldım. 



Ekmeği fırına attıktan sonra balkonda örgü örüp, film seyrettim. Tatil böyle bir şey zaten :))


Pişmiş ekmeğimin görüntüsü. Gerçekten çok yoğun ve doyurucu oldu. Azıcık ekmekle gün boyu idare edebilirsiniz. Diyet modunu açınca yaparım yine. 


Bu haftanın etkinliklerinden biri de bu kitap. Yine ESD Kitaplığından. Psikoterapist bir hanım tarafından, travma, kaygı bozukluğu, bağlanma problemleri, utanç ve yas başlıkları ile alakalı fabl türü hikayeler yazılmış. Hikayelerden sonra da bu duygularla nasıl baş edeceğimiz konusunda teknik bilgiler verilmiş. Kötü değil ama benim için doğru zaman değildi sanırım. 





Haftanın filmleri....

Sevgi'de seyrettiğim film. İran yapımıydı. Diğerleri de ne seyretsem derken karşıma çıktı. Denk geldi, filmler yaş almış kadınların hayatlarını konu alıyordu. Kadınlardan beklenen her toplumda ailesi ve çocuklarına adanmış bir hayat. Elbette buna bir itirazım yok ama kendimize zaman ayırmak şart. Aile dışında da kendi sosyal hayatımızın olması önemli bence. Birlikte dışarı çıkabildiğimiz, sohbet edip, eğlenebildiğimiz arkadaşlarımızın olması yaş geçince daha kıymetli hale geliyor. Sağlığımızın el verdiği sürece sosyal hayatın içinde kalmak en iyisi.... 

Bu hafta sağlık açısından biraz sıkıntılı geçti. Perşembe günü bir anda bel fıtığım nüksetti. Hala çok sıkıntılıyım. Gelecek hafta termale gitme durumumuz var. Kendimi şifalı sulara bırakmak için sabırsızlanıyorum.
Selametle....