Selamlar
Temmuz'u hasta geçirdiğimi söylemiştim. En büyük korkum, hayatımda ilk defa kız kıza yurt dışı tatilimin iptal olmasıydı. Sancılı, ağrılı ve tedirgin günlerin sonunda o otobüse bindim. Başımıza ne gelecek henüz bilmiyordum ama yola çıkma anısını fotoğraflamayı unutmadık.
Yolculukta bizi üzen ilk ve son şeyi bu kapıda yaşadık. Yol arkadaşlarımızdan Gönül pasaportunun süresinin geçtiğini unutmuş. 2024 son kullanma tarihiymiş pasaportun. Maalesef seyahate devam edemedi. Büyük şaşkınlık yaşadık. Bir süre kendimize gelemedik. Kavala sabahında bile, "biz ne yaşadık öyle" şaşkınlığı vardı üstümüzde.
Kavala'ya su taşıyan tarihi su kemerleri....
Merkeze girmeden önce bir tesiste kavala kurabiyesi aldık. eve ve kardeşimin evine iki kutu aldım. Kurabiye gerçekten çok güzeldi.
Kavala bir sahil kasabası. Sabahın ilk saatleri olunca da çok hareketli değildi. Kısa bir soluklandık sadece. Fakat beni üzen, sahilin karşısındaki pankart oldu. Benim doğum tarihim 20 Temmuz 1974. Kıbrıs Harekatının yapıldığı gün doğmuşum. O nedenle Kıbrıs'la ilgili çok şey anlatıldı bana küçükken. Sonra ben büyüdükçe- meraklı da biriyim-, öğrendiklerim çok korkunç. Adada Türklere olmadık eziyet ve işkenceleri yapan bir zihniyetten bahsediyoruz. Bugün kuzeyden, güneye akan kandan bahsediyor. Döktüğünüz kanlardır diye öfkeyle seslendim postere. Yuh diyorum başka da bir şey demiyorum. bu kadar pişkin ve yüzsüz olmak da onlara yakışır zaten.
Kavala'dan sonraki durak, Selanik oldu. Atatürk'ün doğduğu ev restore ediliyormuş, o nedenle içeri giremedik. Kısmet başka bahara artık.
Evin ve Türk Konsolosluğunun olduğu caddede ilginç bir şeye şahit oldum. Küçük bir grup, pankart açmış, "AKP halka hesap verecek" diye bağırıyordu. Kahkaha attığımı hatırlıyorum. Kafayı yediler yazık. :))))
Selanik'in en meşhur caddesi Aristoteles Meydanı'n da vakit geçirdik. Yunanistan'la ilgili daha önce de duyduğum bir detayı gözümle gördüm. Balkonlara takılan tentelerin demir aparatlı iç yüzeyini dışa takıyorlar. İlginç bir görüntüydü :))
Çok sıcaktı. Tam turist gibi sağa sola baka baka geziyorduk ki bu minnoş dükkan karşımıza çıktı. Soğuk kahvelerimizi buradan içelim dedik.
Küçücük bir dükkanda bir dolu eşya vardı. Biraz iç içe oturuyorsunuz ama görseller çok cezbediciydi.
Denize doğru inen büyük ve geniş bir meydan. Bu tosunu görünce dayanamayıp, çektim fotoğrafını.
Meydana adını veren Aristoteles heykeli. Çok kısa kaldığım bir şehirden net izlenimler vermek zor tabi fakat Selanik mutlaka görelim diyeceğim bir şehir değilmiş. Makedonya şehirleri ekipteki arkadaşlara ve bana çok daha cazip geldi. Onlar da bir daha ki sefere. Şimdilik Selametle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder