Selamlar
Bu haftanın olayı bel fıtığımın patlaması ve çok ağrılı, çok hayal kırıklığı yaşamam. Geçen hafta belimdeki ağrıdan bahsetmiştim size. Kas ağrısı zannettiğim ve geçmesini hayal ettiğim ağrılar meğer daha ciddi bir durummuş. Belimde ve boynumda fıtıklar var malesef. Bununla ilgili manuel terapi tedavisi almıştım. Ağrılar dayanılmaz olunca fizyoterapist beyi aradım. Pazartesi muayene için gittik ve sonuç patlamış bir fıtık ve belde ödem, sol bacağımı ve kalçamı zorlayan siyatik sinir sıkışması. Ah!!!
Kul kurar, kader gülermiş derler ya; çok doğru bir söz. Seminer haftasında Tokat'taki termal tesiste yer ayırttık, bir heyecan. Annem ve kız kardeşim de gelecekti. Normalde bugün. evde ağrılar içinde oturup, blog yazmayı değil, termal havuzun ve Türk Hamamının keyfini çıkarmayı planlıyordum ama hayaller.... Hayatlar....
Yanlış anlaşılmasın, Allah'tan gelene razıyım. Gitmemem gerekiyormuş demek ki. Bu acıyı çekmem gerekiyormuş demek ki.
Doktorum, oturmamı bile istemiyor. Sürekli yat diyor ama sürekli yatmak berbat bir şey. Özellikle gözlük takıyor olunca yattığınız yerden okuma da yapılamıyor. zor vesselam.
Hafta ev içinde, çoğunlukla da yatarak geçti ama azıcık da olsa aktivite vardı. Büyük Büyük Büyük, ESD Kitaplığından. ESD Grubu ile çocuk kitabı da okuyoruz malum. Akran zorbalığı ile ilgili çok güzel bir kitaptı. Çizimleri, hikayenin içeriği çok hoşuma gitti.
Hikayenin kahramanı gibi şişko olunca duygusal bağ da kurdum sanırım. :((
Şişko demişken, bu işe bir el atmam şart oldu. Bu bel fıtığının geldiği nokta sporu hayatıma mutlaka almam gerektiği gerçeğini yüzüme tokat gibi vurdu. Benim yemelerimin çoğu duygusal zaten. Üzüldüğüm de kırıldığım da yemeğe sarıyorum, hem yapmaya hem yemeye. Bu ağrılı süreç bana çok büyük ders oldu. Ayağa kalkınca her şey daha farklı olacak, kendime sözüm olsun.
Storytel imdada yetişiyor bu ara. elimde olan kitapları yatınca sesli kitap uygulamasından, kalkınca kitaptan okumaya çalışıyorum. Yeni başladım. Umarım bu hafta bitirebilirim.
Ya şu uyumanın tatlılığına bakar mısınız. Lütfen maşallah deyin, kuzuma çabuk nazar değiyor. Geçen yine bir sürü kustu. :((
Dışarı çıkmak sayılırsa bu hafta yaptığım tek ev dışı aktivite alt komşuya kahveye inmek oldu. Eşim cuma namazına gidince Nafia; "hadi kahveye gel" dedi. bir kat aşağıya asansörle inip, tutuna tutuna gittim. Özlemişim sohbetini.
Bu haftanın başında okumaya başlamıştım ve bitirdim. Tarık Tufan'ın en güzel kitabı, daha okumadın mı diye kınayanlar vardı beni. Buna bir son vermek lazımdı :)) En güzel kitabı bilmem. Ben Tarık Hoca ne yazsa büyük keyifle okudum ve bir hiyerarşik sıralama yapmıyorum. Bu kitap da bir solukta bitti.
Okuyanlar, seküler kıza aşık olup hayatı değişen dindar adamın hikayesi olarak değerlendirmişti. Evet, insanlar haklı. Hikaye bunun üzerine kurulu ama ben öyle değerlendirmedim. Dünya hepimiz için bir sınav yeri. Ademin cennetten düşmesi gibi bu belaya düşmeli ve sınavımızı vermeliyiz. Hem kahramanımız düşmeli ki, Ela, Rüstem ve Nurhan'ın dergaha gelen yolu olabilsin.
Çok detay vermeyeceğim çünkü rahat değilim belimde ve bacağımda ağrılar var. Ben az anlatayım ama siz mutlaka okuyun. Çok güzel bir eser. Tarık Hoca'nın kalemine sağlık.
ESD Grubunun temmuz ayı kitabı. Ağır bir kitap dedi arkadaşlar. Yavaş yavaş başlayayım dedim.
Bu hafta hiç tığ işi yapamadım. Mavi örgü 15*6 sıra olarak kaldı. Yarın hacamat yaptıracağım. Çarşamba günü fizyoterapist randevum var. Doğum günüme kadar toparlanırım inşallah. Bana dua ederseniz sevinirim dostlar. Selametle....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder