Pages

26 Mar 2023

Ramazan Güncesi 3

 


Selamlar 

Pat diye konuya gireceğim ama dün anlattığım çocukluk hatıram, insanların kafasını karıştırdı sanki. Oruç satın alma olayı, öyle aldım, sattım durumu değil arkadaşlar. Çocukları ibadetlere heveslendirmek için büyüklerin oynadığı masum bir oyun sadece. Tıpkı olamayan Noel Baba hikayesi gibi. 

Ben çok erken tecrübe ettim ilk orucumu. Zaten o sene tuttuğum ilk ve son oruçtur. Benim yaşımdakiler daha çok tekne orucu tutardı sahura kalkınca. 6 yaşından sonra her gün değil ama arada tam gün oruç tutmaya başlardık. Mahalledeki çocuklarla oruç sayımızı yarıştırırdık bayram gezmelerinde. 

"Sen kaç gün oruç tuttun" diye sorardık, Bizim oruçlu günümüz daha fazlaysa göğsümüzü gere gere durum bildirimi yapardık.:)) Az oruç tuttuysak, arkadaşımız hasbelkader bir kaç ay büyükse bizden, "ama sen benden büyüksün" bahanesine sığınırdık. :)) 

Bu az sayıda orucumuzun talipleri; dedeler, amcalar, dayılar, babalar, babaanneler, anneanneler olurdu. Oruçlarımızın bedeli bazen bir iftar sofrası, bazen horoz şeker, bazen sevdiğimiz bir oyuncak, yanında bir miktar harçlık gibi teşvik edici, destekleyici eğitim araçlarıydı. 

Mehemmet Amca orucumu satın almak istediğinde  çok korktuğumu hatırlıyorum.:))) Ben tuttuğum orucu amcaya satarsam ben sevap kazanamam ama demiştim neneme. Nenem çok gülmüştü halime. "Kuzum senin orucunun sevabı sana da yeter ona da korkma" demişti. 

Ben büyüdükçe anladım tabi büyüklerin oynadığı oyunun hikmetini. Bu masum oyunun amacı çocukları, ramazan, oruç gibi hem dini hem kültürel bir unsura alıştırmak. Çocukların sempatisini kazanarak onlara kültür aktarımı yapmaktı. Büyükler, "terbiye ediyoruz" gibi üstenci bir tutumla değil, çocukların seviyesini inerek, oyuna çevirerek güzel alışkanlıklar kazandırmaya çalışıyordu bize. 

 Buna benzer hatıralarımdan biri de Kurban Bayramlarındadır. Özellikle yakın komşulardan kurban kesmeyenlerin paylarını mutlaka benimle gönderirdi annem. Ben büyüdükten sonra küçük kardeşimle gönderdi.  Burada da amaç çocuğu bayramın iklimden uzak tutmamak. Kurban Bayramının manasını yaparak, yaşayarak öğretmekti. 

Ritüeller, kalıp davranışlar özellikle yaşamın ilk yıllarında anlamsız gelebiliyor. Sıkıcı bulabiliyoruz ama her ritüel, her kalıp yargı arkasında onlarca, hatta yüzlerce yılın hayat tecrübesini taşır.  Bu nedenle uygulamakta fayda vardır. Kabul ediyorum, değişmeyen tek şey değişimin kendisi. Her kültürel öğe zaman içinde değişecektir. Fakat biz de rüzgarın önünde kuru yaprak olmamalıyız. Büyüklerimizden gördüğümüz, gelenek ve görenekleri mümkün olduğunca yaşatmaya çalışmalıyız bence. Aksi büyük bir yozlaşmaya neden olabilir çünkü. 

Tevafuk sanırım, tam bu konuları konuştuğum sürede okuduğum kitabın Nazlı Kar olması. Kitap, geleneksel Japonya'nın değişmeye başladığı, batılı tarzın yavaş yavaş toplumsal yaşamda görülüp hissedilmeye başlandığı araf döneminde geçen bir ailenin hikayesi. 838 sayfalık bir cesamete sahip. :)) Ben henüz 300 sayfa okudum ama çok güzel ve öğretici ilerliyor. Severek okuyorum. 

Bu yazımı sahurdan sonra hazırladım. Hala yurttayım. Oruç tutan yavruların sahurlarını hazırladık. Dördüncü oruca niyet ettik. Birkaç saat sonra eve geçeceğim. Akşam için henüz plan yapmadım ama eşim kıymalı pide yaptıralım diyor. Ben de bir ezogelin çorbası yaparsam, yanında da mis gibi salata. Oldu da bitti maşallah. :) 

Battaniye örmek için aldığım iki ip birbirine uyum sağlamadı. Ben de kırmızı ipten atkı bere takım yapmaya karar verdim. Bitirince paylaşırım. 

Nöbet mesaisinin bitmesine 2 saat var. Uyuma konusunda kararsızım. Belki biraz kitap okurum. Şimdilik selametle. 

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Hayırlı Ramazanlar Zeynep hocanım anılarınız çok güzel biz de dün iftara gelen torunlarımıza diş lirası verdik (hediye ve harçlık) torunlarım 10ve17 yaşında bunlar güzel geleneklerimiz onlara sizin dört kaşık çorbanızı yaptım selamlar Füsun Kurt

deeptone dedi ki...

ne tatlı anı ve açıklamalar :)

elektrostatik dedi ki...

kitap harika tavsiye ederim.