Pages

21 Mar 2020

virüs etkisi :)


selamlar
Hayatlarımıza verdiğimiz mecburi aradayız. İnstagram bana iki yıl önce paylaştığım bir fotoğrafı hatırlattı. okulda kermes yapmışız. öğrencilerimle kermes standında bir fotoğraf. içim burkuldu. Normal şartlarda tam sınav haftasıydı. geçen hafta 3 sınıfı sınav yapacaktım. hatta soruları bile hazırdı. Bu hafta başında 5 sınıfı sınav yapacaktım. yani her şey normal olsa, şu an bir yandan sınav hazırlayıp, bir yandan yazılı okurdum ve kesin çok bunalmış olurdum. Hatta belki "tatilde bir gelmedi yani" diye sızlanıyor olabilirdim.
 İnsan yaşarken rutinin ne kadar kıymetli olduğunu anlamıyor. Bir daha kendime sözüm olsun, okul işlerinden bunalıp, tatil geleydi demeyeceğim. İşe giderken, kendimizi belli saatlere ve düzene bağlı hissettiğimizden, özgür olmadığımızı zannederdik. İşe gidebilmek özgürlükmüş. Bu virüs bize hayatın kıymetini öğretecek sanırım.


Yüzük Kardeşliğini virüs etkisinden önceki son hafta bitirmiştim. Filmlerini seri olarak hemde birkaç kere seyrettim. Kitaplarını okumamıştım. Demek kısmet bu zamanaymış. Yazarın hayal gücü, dili kullanma becerisi ve kalemi insanı etkiliyor. Her ne kadar kendisi bu sadece bir kurgu, sembolik bir anlatım değil dese de, çok şeyi sembolik anlattığı bir gerçek. Filmlerinde de o hisse kapılmıştım, kitapta bana aynı şekilde düşündürdü. şimdi İki Kule'yi okuyorum. Belki seri bitince bir kaç alıntıyla yüzüklerin efendisi postu hazırlarım.
Salapurya Mahallesi, sevgili Nilgün'ün hediyesi. Grupla beraber okuduk. Salapurya; ticaret eşyası ya da yük taşımak için kullanılan, üçgen biçiminde yelkeni olan 10-15 tonluk bir deniz aracı demekmiş. Kitabı okuyunca merak ettim bakmıştım. Zaten kitapta, ikinci dünya savaşından sonra İngiltere'de bir nehir üzerinde teknelerinde yaşayan insanların hikayesi üzerine. Bu insanlar, savaş sonrası toplumlarda sıklıkla görülen, ekonomik ve sosyal krizlerin yarattığı ortamdan kaynaklanan sorunlarla baş etmek zorunda. Ayrıca kendi kişisel tercihlerinden dolayı yaşadıkları çalkantılı ruh halleri de ilişkilerini  belirliyor. Tekne isimleri ile kişilerin isimleri uzun süre birbirine karışıyor. Ayrıca yazarın çok ketüm bir dili var. Karakterleri ve hissettiklerini hatta yaşadıklarını anlamak, toprağı kazıp maden çıkarmak gibi. yani aleni bir anlatımı yok. Belli ki yazarın, kendi kafasıda karışık o süreçte. Ama son tahlilde sevdim.

Ev halkı beraberse, kek pişirmek bir gelenek bizde. Havuçlu tarçınlı keke bu ara elma doğramaya başladık. çok güzel oldu. Bildiğiniz keke, havuç rendeleyip ceviz ve tarçın ekleriz malum. Ben bir elmayı soyup, bıçakla ince ince doğruyorum. çok küçük değil ama ince. Kalın olursa kekin içinde güzel olmuyor. ( ilk denediğimde biraz kalın doğramıştım, olmamıştı) sonrası bildiğiniz kek. Kahvenin yanında ailecek favorimiz.


Evlere çekilmenin güzel yanı, yapmayı düşündüğüm örgülere ve okumak istediğim kitaplara daha fazla zaman ayırabilmek. Rehber öğretmenimiz, sevgili Merve, bebek bekliyor. minik Ahmet Baha için battaniye örmeyi düşünmüştüm. Aslında aklımda çok farklı birkaç model vardı. Ama bu ipi görünce yumuşacık,minnoş hali beni cezbetti. Model basit, köşeden köşeye battaniye denilen modelden. Hızlıda ilerliyor. Tavsiye edilir. Kitaplar, bu süreçte bitirmeyi hayal ettiklerim. Yani sıradakiler. :)


Bir battaniye biter, öteki başlar modundayım. Çünkü sadece arkadaşım değil, kardeşimde bebek bekliyor. Yani üçüncü defa teyze olacağım. Çok sevdim modeli. Göründüğü kadar zor olmayan,hatta çok basit bir model diyebilirim. Aynı sırada renk geçişi hiç yok. Yani bir diş sarı, bir diş gri haroşa örüyorsun. Bu süreçte ilmekleri örerek ya da boş alarak bu modeli oluşturuyoruz. Battaniye bitince sistemini yazacağım. Hem bana arşiv olsun, hem yapmak isteyenler için fikir.


Aralık mı ocak mı hangi aydı hatırlamıyorum, leblebi tozlu kurabiye tarifi vermiştim ama resmini paylaşmamıştım. Aşağıdaki görsel, o kurabiyeye ait efendim. tarifi blogda var. deneyin derim.


Virüs etkisi, zaten pamuk ipliğindeki diyet macerasını ciddi ciddi zorluyor. :))
Neyse ki dünden beri oruç tutmaya başladık. Malum bu akşam mübarek Miraç Kandili. Hepimizin kandili mübarek olsun. Rabbimden niyazım, ülkemizi maddi manevi zorlayan bu salgından tez zamanda kurtulur, felaha ereriz inşallah.


Bu delikanlı, yüreğimize düşen son ateşlerden biri. Sivas'ın kahraman evladı Ramazan Nayir. güzel çocuk, şehadeti bu salgın dönemine denk geldiği için, hak ettiği şekilde uğurlanamadı bile. O tenha cenaze töreni, içimi dağladı. Hakkını helal et evlat. dua etmeyi unutmayalım arkadaşlar.
selametle.

6 yorum:

ezgi dedi ki...

Elimizden gelen en üretken biçimde geçirmeye çalışıyoruz, insan rutinini kaybedince boşluğa düşüyor malum.
Aslında alınacak öyle çok ders var ki, inşallah bu dönemde bunların da farkına varabiliriz dünya olarak.
Allah herkesin yardımcısı olsun, inşallah en yakın zamanda tüm dünya sağlığına kavuşur.

Battaniyeler çok hoş gerçekten de :) Ellerine sağlık :)
Kocaman sevgilerimle

Gonca dedi ki...

Mavi Lale'den, ben henüz Yüzüklerin Efendisini ne okudum ne izledim. Bizim şu etkinliğin bonuslarında vardı. Durum ve hal şu anki gibi devam ederse biraz erkene çekilecek sanırım. Gerçi okumadan da izlemek pek içimden gelmiyor. Kek ve tatlı inanılmaz güzel gözüküyor ellerine sağlık afiyet olsun :)

Derya dedi ki...

Kekler- kurabiyeler nefis görünüyor. elmalı keki bir ara bende çok yapardım, çok güzle oluyor gerçektende. Örgüler de şahane, tebrik ederim o zaman teyzeyi, kimbilir neler örer o şimdi. Bu eve kapanış, kendi içimize çekiliş bir takım mahrumiyetler çok büyük bir değişim yarattı, çığrından çıkmış birşeylere tepki gibi. Göremediklerimizi gördüğümüz, farkına vardığımız çok şey oldu. Dilerim sağlıklı günler yakın olsun, allahtan hastanelerde olanlara acil şifalar dileyip önlemler eşliğinde sabırla beklemeye devam...

deeptone dedi ki...

kek en sevdiğim şeeey, kurabiyeler, bebekler, tatliş her şeeey :)

deeptone dedi ki...

feriha hanım yeni bölüm geldiiii

Gonca dedi ki...

Sehidimize Allah tan rahmet yakınlarına sabır dilerim :(
Salapurya mahallesi karışık geldi bana da ne yalan söyleyeyim pek sevemedim. Yüzüklerin efendisi ıse gerçekten şahsına münhasır bir eser. Filmlerini inatla izlemedim ben önce kitabını okuyayım diye şimdi kitapları bitirme zamanı inşallah.