Pages

17 Ara 2019

Naim'i seyrettin mi?

selamlar 
10 Aralık Salı, yani bir hafta önceydi. Çocukluğumuzun kahramanı Naim Süleymanoğlu’nun hayatının anlatıldığı, filme gittik eşimle. Her şey böyle mi denk gelir, o gün aynı zamanda Dünya İnsan Hakları Günüydü. Birleşmiş Milletler ’in 1948 yılında yayınladığı bildirgenin seneyi devriyesi.
 Bilenler bilir ben artık iki okullu bir öğretmenim😊 iki okulumda da panoları insan hakları gününe ayırdık öğrencilerimle ve akşama bu filme gidince bende duygular tavan yaptı tabii.
Bu dünyada insanın, insana ya da tabiata yaptığını en vahşi hayvanlar bile yapmıyor maalesef. Güç sarhoşluğu mu, hazımsızlık mı ya da her neyse adı. “Benim gibi değilsen yaşamaya, kendini ifade etmeye hakkın yok.” bu korkunç ruh hali, farklı zamanlarda farklı ortamlarda tarih boyunca kendini göstermiş. Merhametten, saygıdan, hoşgörüden uzaklaştıkça insanlar zalimleşmiş, kontrolü kaybetmişler maalesef. 


Biz çocuktuk 1984 de Bulgaristan, orada yaşayan Türklere zulüm ediyor diye duyardık. Tabi o zaman sosyal medyası, kitle iletişim araçları bugünkü gibi gelişmiş değil (gerçi bugün gelişmişte ne oluyor. Zalim hala zalim, mazlum hala mazlum) Ama bizim soydaşımız dindaşımız olan bu insanların yaşadıklarına tepkimiz olsa da lokal bir tepkiydi. Dünya kamuoyunun dikkatini çekmesi maalesef çok mümkün olmuyordu. Bu süreçte gencecik bir insan Naim, dünyaya bu zulmü duyurmak adına, ölümü göze alıp, Türkiye’ye iltica etti.
Ben öğrencilerime hep söylerim “hedefe odaklanmış bir insan için, imkânsız diye bir kavram yoktur” filmde de söylendiği gibi, 190 kilonun altına giren 21 yaşında ve 60 kilo bir bünye. İnsanın aklı hafsalası almıyor.

İşin sırrı, kişinin kendini yüksek bir idealin parçası yapması. Bunu başaran insan, içinde bu gücü de hazır buluyor zaten.


Seoul Olimpiyatlarında rakibi 135 kiloyu son hakkında kaldırınca, kendisi 136 kilo kaldırsa yetecek. Ama o ilk hakkında 145 kiloyla başlıyor. Zaten ağır bir hastalıktan kalkmış kendisini çok yormadan altın madalyayı garantileyebilir. Ama onun derdi altın madalyadan daha büyük, mezar taşlarındaki isimleri bile tahammül etmeyen zalim bir uygulamayı, dünyaya duyurmaya çalışıyor. Kendi kimliği, dili ve kültürü ile yaşamasına izin verilmeyen, bir milletin yüksek çıkan sesi olmaya ant içmiş. O yüzden kendini üçle çarpıp, 10 daha ilave edip, başının üstünde taşıyor.



Bu yazıya denk gelen, hele de küçük çocuğu olan herkes, evladına bir iyilik yapsın ve lütfen çocuğunun elinden tutup, bu ilham veren yaşam öyküsünü seyretmeye gitsin.
Selametle….

4 yorum:

Derya dedi ki...

Çok duygusal diye duydum, eminim öyledir, tanık olduk zaten bir dönem ama ben tercih olarak kaçarım biraz bu tarzdan.

mavilale dedi ki...

deryacım film cidden çok duygusal. basite kaçıp vahşi sahneler çekmemişler. ben bulgar zulmünü anlatırken. daha fazla kan ve gözyaşı olur diye düşünmüştüm. hiç yok diyemem ama olayın daha çok psikolojik yanı anlatılmış. o yuzden çok duygusal zaten. ama naim'in kaçış serüveni öncesi ve sonrası hedefe odaklanmanın kıymetini anlatması açısından gençler için çok ilham verici

ezgi dedi ki...

Çok istiyorum izlemeyi. Hayırlısı ile haftaya Türkiye'deyim artık, kaçırmazsam izlemeyi çok istiyorum.
Fragmanı izlediğimden beri izlemek istiyorum.

Ama eminim hüngür hüngür ağlarım. En son Müslüm ve Bold Pilot Şampiyon'da da çok ağlayıp, sevmiştim.

mavilale dedi ki...

inşallah seyredebilirsin canım. müslümü görmedim ama şampiyon çok güzel bir hikayeydi cidden. bu ara farkettin mi bilemem çiçero net flex de :) sevgiler