Pages

28 Mar 2025

Bugünlerde....


Selamlar

Sevgili Buket yani Pelin Pembesi cuma günleri blog yazısı paylaşır istikrarlı bir şekilde. En başından beri pek özenirim. Ben de niyet ettim, haftada en az bir kere yazmaya. Uzun kopuşların önüne geçmek istiyorum çünkü. 


Yüncü tavafları ve ip almak bende bir ritüel. Bundan artık eminim. Şükran'a gittiğim günlerin birinde, yün içerikli rengarenk ve kalın bu iplere hasta oldum. Hırka olur diye düşündüm. Hatta başladım ama hem çok renkliydi, hem de kalınlığı ile aba gibi olacaktı, vazgeçtim. Bir kaç farklı deneme sonunda 1 zincir 1 sık iğne tekniği ile örülen bu battaniyeye karar verdim. 8mm tığ ile ördüm. Çabuk bitti. Kalın, sıcacık bir battaniye oldu. Kalabalık bir misafir olduğunda yorgan olarak bile kullanılabilir. :))


İpler bitmeyince, parça parça kalanlarla rengarenk bereler örmeye karar verdim. Bu hafta boyunca her gün bir bere örme azmi ile yola çıktım. 
Kitabı, Evladım Sana Diyorum Grubu ile okuyorum. Yazılı sezonu başladığı için pek zaman ayıramadım. Umarım bayram tatilinde biter.


Şu renklerin güzelliğine bakar mısınız. Nasıl dayansın bu garip Mavi Lale :))) 
Şiş kapaklarım da Şükran'dan. Geçen bir yazı okudum. "İşe gitmekte zorlanınca, kalk senin pahalı zevklerin var diyorum kendime", diyordu. Bu tam da ben işte. :))


Haftada 2 saatlik derslerim olunca, çok çeşitli derslere ve çok sınıfa giriyorum. O nedenle çok fazla yazılı okumam gerekiyor. Hazırlık sınıflarında Düşünce Eğitimi Dersi başladı bu sene. Hem benim hazırlık sınıfları ile tanışmama vesile oldu. Hem de dersin içeriği çok güzel. Bu yeni dersle beraber 4 farklı derse giriyorum. 12. sınıfların yazılıları okundu. Hazırlık sınıflarının da yazılılarını bitirdim. 11. sınıfların Felsefe ve Sosyoloji yazılıları kaldı. 6 tomar yazılı okumam lazım. Bana azim dileyin dostlar.


Haftanın başında pansiyon nöbetim vardı. Ramazanda pansiyon nöbeti çok zor oluyor. Reflü nedeniyle sahurdan sonra uyuyamıyorum. Evde, eşim sahuru hazırlayıp, kaldırıyor beni sağ olsun. Pansiyonda, çayı demlemek ve kahvaltılıkları çıkarmak için biz 1 saat daha erken kalkıyoruz. Allahtan, nöbet sonrası boş günüme denk geldi ve eve gidebildim. Yoksa çok yorgun bir gün geçirecektim. 
Her gün bir bere örme motivasyonu ile örgümü pansiyona da getirdim ama pembe bana ihanet etti. :)) 


Biz, bu sene kar çok güzel yağdı, daha yağmaz derken. geçen hafta perşembe günü kar tatili oldu. Hiç yağmamış gibi yağdı mübarek. :) 2. dönemin başından beri kar tatili olmayan perşembe sayılı :))) Ben de perşembe günü okul nöbetçisiyim. Arkadaşlarla aramızda espri konusu haline geldi artık :))) 


Kar tatilinde ne yapılır dedik ve yeni bir diziye başlamaya karar verdik. Yıllar önce Ramazanda yayınlandığında seyredememiştim. Hz. Ömer'in hayatını anlatan bir dizi film. Güncel olarak, Peygamberimiz vefat etti ve Hz. Ebubekir, halife seçildi. Yani dizi henüz bitmedi ama Ramazan sonunda da seyretmeye devam edeceğiz. Koca kişi ile etkinlik saati oldu bize. 


Bu minnoş tam kız. Sen onu sevmek istediğinde köşe bucak kaçar senden, yakalanmaz.  Vazgeçip, işine gücüne bakınca gelip, ilgi bekler. Okuduğun kitabın üstüne yatar, ördüğün örgünün üstüne yatar. Öyle bir sevimli cadı kendileri 💖


Kadınlar olarak fıtratımızda var takıp takıştırmak. Pandora'da bu minik inciyi görünce dayanamadım. Çok sevimli değil mi ama :)) 

Bugün ara tatile gireceğiz. Bu sene, ara tatil bayram tatili ile birleşti. O nedenle ara tatilde plan memlekete gitmek. Olursa şöyle iki gün bir kaplıcaya da gidesim var. Umarım gerçekleşir. 
Haftada bir defa yazmak ve yazı dizileri hazırlamak istiyorum. Bayramdan sonra daha aktif olmayı hayal ediyorum. İnşallah diyelim. Şimdilik selametle.

20 Mar 2025

Yakın Zaman


Selamlar
Milli Eğitim, Gençlik Spor ve Diyanet İşlerinin ortaklaşa yürüttüğü ÇEDES; Çevreme Duyarlıyım, Değerlerimi Seviyorum Projesini bu sene ben yürütüyorum. Aslında çok yönlü ve çok keyifli bir çalışma. Fakat benim ekstra işlerim olunca bir tık yoruluyorum. Yine de okulda ama okul dışı faaliyetlerle gençlerin gelişmesine olanak sunan bir çalışma olduğu bir gerçek.
 

Tarık Tufan'ın gelmesinden 3 gün önceydi. Sene başında öğrencilerimden biri "Hocam, babam Erciyes'te, Jandarma olarak görev yapıyor. Bize yardımcı olacak. Kış gelince kulüple gezi düzenleyelim" demişti. Kış da mübarek bu sene çok güzel geldi. Hatta dün öğleden sonra yağmaya başladı, hala yağıyor. Mart sonunda kar tatili olduk biz :)) 


Neyse, konuyu dağıtmayayım. Ramazanın hemen öncesinde Erciyes'e gittik. Teleferikle yukarı çıktık. Hava çok soğuktu, -32 dereceydi. Resmen donduk. O yüzden çok fazla kalamadık. Aşağıya inince gençler kızakla kaydı. Jandarmanın tesislerinden yararlandık. Sucuk ekmekle karnımızı doyurduk :)) Jandarma Arama Kurtarma Köpeği Bedel'le tanıştık. Jandarmalar bize köpeğin nasıl eğitildiği ve nasıl çalıştığı ile ilgili bir sunum yaptılar. Çok kibar ve ilgiliydiler. 💖💖


Köpekten korkan bir kızımız ilk defa köpeğe dokundu. Ben mi? Ben hiç korkmam köpekten. Hatta evde bir kedi besliyorum çünlü evim bahçeli değil. Ben daha çok köpek insanıyım. Evim bahçeli olsa kesin köpeğim olurdu. Bu arada Bedel de benim kadar ama ben de uzun değilim zaten. :))) 


Yine ÇEDES ve yine bir faaliyet,,, Okulda Ramazan Sokağı yaptık. Işıl ışıl bir koridorumuz var. 3 sınıfımız da kendi imkanları ile sınıflarını süsledi. Ramazanın ışığı her yere yansıdı :) 


Ramazanın her günü için bir takvim yaprağı düzenledi gençler. Çok büyük bir emek var bu görselin arkasında. Hala uygun olan derslerde çıkıp, takvim oluşturuyorlar. Kulüpte herkes çok aktif. Farklı işlerde, farklı gençler çalıştı. Bu proje de devam etmek istememin en büyük sebebi, gençlerin bu enerjisi. 


Okul, Ramazan öncesi çok hareketlenince, evi Ramazana hazırlamakta geciktim. Hatta eksik kaldım. Yine de ufak dokunuşlar yapmayı başardım :) 
Ramazan'ın yaramazı ektedir efendim. 


Bu da Ramazan'ın keyfi olsun.  Reflü var bende. O yüzden sahurdan sonra uyuyamıyorum. Hatta bu yazıyı bile sahur sonrasında yazıyorum. Böyle olunca erken yatmam lazım. uykum kaçmasın diye kahve içmiyorum. Fotoğraf; arada yaptığım bir kaçamaktan :) 



Bu hanım kızlar, benim rehber öğretmenleri olduğum 11/C'nin kızları. İftar programı düzenlediler. Çok güzel bir organizasyon yaptılar. Ben sadece misafir oldum. Geri kalan her şeyi hallettiler arka planda. Çok güzel bir gündü. 




Kadınlar Günü Programı da bendeydi. Ekip arkadaşım Berna Hoca'yla kısa ama güzel bir program çıkardık. Bu gençlerle birlikte.



Okulumuzun kadın öğretmenleri 💗


Günün hatırası ufak bir hediye hazırlayalım dedik, Bütçemiz yoktu. Ben de elimdeki imkanlarla lavanta kesesi ördüm bizim kızlara. Çok beğenildi. Benimkini de Azize'yi iftara çağırdığımda ona verdim. Elimde hiç kalmadı. Yeniden örmeyi düşünüyorum. 

Kitabım, okuma grubuyla yeniden okumaya başladığım Ramazan okuması... Okumayanlara mutlaka öneririm.


Bu yoğunlukta ilgilenemediğim için, ev çok kötü kirlenmişti. Nihayet Cumartesi günü Tuna'yı alabildim. Ev temizlenince Pazar günü misafir aldım. Pandemiden sonra iftara misafir alma alışkanlığım sekteye uğramıştı. Şeytanın bacağını kırıp, Azize'yi çağırdım. Keyifli bir akşamdı. 😍


Geçtiğimiz cuma günü de okulun mezunlarının da katıldığı bir iftar programımız vardı. Pansiyonun yemekhanesinde yapıldı program. İftara giderken güneşle verdiğim mücadeleyi belgeledim :) 


Motif paketlerinden, Neslihan'dan gelen bir ayraç. Resmen aşk yaşıyorum :) 


Bu da bir garip Mavi Lale. Yorgun, yoğun ve yaşlı. :)) 
Görüşmek üzere. Selametle....

5 Mar 2025

Tarık Tufan Günü'nden


Selamlar 
Bu fotoğraf bir hayalin gerçeğe dönüşünün belgesidir. :) 
Ben, Tarık Tufan'ı severek okurum. Kalemini, meseleleri yorumlama biçimini, dilini severim. Uzun yıllardır okurum kendisini. 
Sosyal medya, sevdiğimiz yazarlarla iletişimi kolaylaştıran bir araç. Yazar da okurları ile iletişime açıksa irtibat kurmak kolaylaşıyor. Tarık Bey bu anlamda sosyal medyayı takip eden, okurları ile iletişime açık bir yazar. Yıllardır okuduğum kitapları paylaşınca, dönüş yapar, Yazdıklarıma mutlaka cevap verirdi. İrtibattaydık kendisiyle. "Okula davet etsem gelir mi" sorusu zihnimin arka planında hep dönüyordu. Fuar zamanı okuma grubuyla programına katıldık, Bizim gençlerin enerjisini sevdi. Yeni kitap çıkınca görüşelim demişti. Çok şükür ki hem görüşmek hem de okulda misafir etmek şansına kavuştuk. :) 



Tarık Tufan Günü'nün ilk programı Okuma grubundaki gençlerle kahvaltı etkinliği oldu. 
27 Şubat 2025 Perşembe günü, saat 9.00'da uçağı Kayseri'ye indi. Ersin Hoca ve Müdür Bey, havaalanında karşıladı. Pansiyonda hep beraber kahvaltı ettik. 




Kahvaltıdan sonra okulun kütüphanesine geçtik. Bu mekanda Tarık Tufan kitaplarını yorumladık bu gençlerle. Aynı mekanda, yazarın kendisiyle sohbet etme şansını yakalamak paha biçilmez. :)


Tarık Hoca, gençlere ruhunuzu inceltin dedi. İyi film izleyerek, iyi müzik dinleyerek ve iyi kitaplar okuyarak, ruhunuzu inceltin, dedi. 


Defter ve kalem sevdiğini bildiğimiz yazarımıza el yapımı defterler hediye ettik. Çok mutlu oldu. 


Okulumuzun uygun bir salonu malesef yok. Böyle olunca Melikgazi Belediyesinin salonu ayarlanmıştı. Salonun hazır olduğu haberi gelince, yola çıkıp, salona geçtik. İlçe Milli Eğitim'den  de katılımlar oldu. 


Tarık Bey, kendine yakışan, çok verimli bir konuşma yaptı. 
Diliniz, kültürünüz sizin evinizdir, evinizi terk etmeyin dedi. 
Bir kalbiniz var bunu unutmayın dedi. 
Sosyal medyanın yıkıcı etkilerine dikkat çekti. 
Güzellik ve kusur algılarımızın nasıl değiştiğine vurgu yaptı. "filtreyi satan, kusuru da belirler" dedi. 
İnsan kalabilmenin, kök değerlerine sahip çıkmanın öneminden bahsetti. 
Dünya vatandaşlığı diye uydurulan kavramın aslında koca bir aldatmaca olduğunu söyledi.

 Var olsun... Çok verimli, derde deva, ruha şifa bir konuşma yaptı. 


Bünyan'ın meşhur el dokuma halıları vardır. Onlardan bir küçük hatıra yaptırmıştık. İlçe Müdürümüz, onu taktim etti kendilerine 


Okuma grubu günün son karesini çektirmeyi ihmal etmedi. :)) 
Ardından imzaya geçildi.


Ben zibilyon tane kitap almış olunca, Tarık Hoca'yla bol esprili bir imza etkinliği oldu. 

,

Gün sonu, Tarık Hoca'nın bu ince mesajı ile bitti.
 Çok heyecanlı, çok keyifli ve çok güzel bir gündü. Dopaminin tavan yaptığı anlardı. Şimdi rutine dönmeli. Biraz dopamin demlemeliyim.. 
Selametle 

2 Mar 2025

Mustafa Çiftçi Programımız


Selamlar
Blog yazmaya ara verdiğim dönemde hayat, hem renkli hem güzel bir akıştaydı. Dijital günlüğüme yazmamanın mahcubiyeti ile tarihe not düşmesi adına, geçen sene kasım ayında yaptığımız Mustafa Çiftçi programını da buraya eklemeyi uygun buldum. Çünkü geçen hafta Tarık Tufan'ı misafir ettik. Mustafa Bey'i ve o güzelim sohbeti atlamak içime sinmedi. Önce Mustafa Bey geldiyse öncelik de onun olmalı :) 


Yıllar önce, ortada Gönül Dağı yokken, Motif grubumdan can dost Hasibe, Mustafa Çiftçi'nin Bozkırda 66 kitabını göndermişti bana. Yozgat özelinde Anadolu hikayeleriydi. Bizim hallerimizdi. Çok severek okumuştum. O dönem arkadaşlarla da okuduk ama benim kitap elden ele gezerken arada kayboldu.  Kaybettiğim kitaplarım var, hepsine üzülüyorum ama Bozkırda 66 beni en çok üzenlerden olmuştu. çünkü Hasibe benim adıma imzalatarak göndermişti. 


Bu kadar güzel bir dönüş olacağını bilsem, üzülmezdim. Çünkü Hasibe'ye Mustafa Bey'le irtibatlarının devam edip etmediğini sorduğumda, elbette devam ediyor dedi. Okulumuza gelmeyi kabul eder mi dedim ve Hasibe'can bize bu güzel günü ayarladı. Mustafa Bey'i okulumuzda ağırlama şansına sahip olduk.


Bozkırda 66 kitabını, grupla okuduk. Söyleşi kitap eksenli ve verimli geçti. Okuma grubumuzla imza etkinliği düzenlendi. 



Fotoğraf karesine sığmayan kocaman bir yumak olduk. Muhabbet, sevgi ve Anadolu içerikli....


Bozkırda 66 hikaye okumayı sevenler için çok güzel bir tercih olur. 
Kasımdaki etkinliği martta yazınca, yaşlanmış bir duyguyu yazmak kolay olmadı elbette.  Sürçü-lisan ettiysek affola. Selametle.

23 Şub 2025

Bir Cami Bir Kilise




Selamlar
İstanbul'dan son kareler. 
Bu cami, buraya yapılmasın diye gösterilen direnci hatırlıyorum da, Necip Fazıl'ın Sakarya Türküsü Şiiri aklıma geliyor. "Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya" Bu dizelerin yürek yakan çaresizliğinin, inşallah sonsuza dek yok olduğunun anıtı bu cami. 

Müslüman Türk coğrafyasında, ay yıldızlı al bayrağın altında özgür olduğumuzu söylediğimiz bir dönemde, kendi vatanında bir bölgeye cami yapamazsın. Burası kurtarılmış bölgedir, buraya giremezsin diyen birileri vardı. Tıpkı bana yıllarca, Müslüman Türk coğrafyasında, özgür olduğumuzu, bağımsız olduğumuzu fakat baş örtüsü ile okuyamayacağımı, çalışamayacağımı söyledikleri gibi. 

Öyle derin acılar ve tarihi gerçekler ki, hem kişisel tarihimde, hem ülke tarihinde...
Her zorluğa, her sıkıntıya rağmen bugünüme milyonlarca kez şükrediyorum. O karanlık çağ gitti, inşallah bir daha hiç gelmez. çok yorulduk çünkü.



İnsanın içini ferahlatan, küçük, şirin bir mabet. Tarih durdukça dursun inşallah. 


Ben bu coğrafyanın tüm değerleri ile barışık bir insanım. İstiklal Caddesi'nde St. Antuan Katolik Kilisesi'ni de ziyaret ettik. Aktif bir kilise. İncil'den okunan ayetleri dinledik. Noel yeni geçmişti. Kilisede Noel süsleri ve Hz İsa'nın doğumunu canlandıran mizansenler de vardı. Onları ziyaret ettik. 
Beni bu yazıyla görüp, baştaki isyanımı okuyanlar yanlış anlasın istemem. Ben kimsenin, dini ya da kültürel ritüeline itiraz edecek, hor bakacak insan değilim. Kültürel bir doku olarak, bunları görmek ve ziyaret etmek hoşuma bile gidiyor. Fakat, taş yerinde ağır demişler. Bir Hristiyan, Noel Ağacı süsleyip, ritüellerini yerine getirince çok güzel ama bunu bir Müslüman yapınca dünyanın en saçma şeyi ortaya çıkıyor. Umarım derdimi, meramımı anlatabilmişimdir. 



Kiliseyi ziyarete gelenlerin içinde bu tatlış da vardı. Dünyanın en mutlu köpeği Torin sanırım. İnsanların ilgisinden şımardı. Herkese gülücük dağıtıyordu. Sahibi, güzeller güzeli bu hanım kız da Filistinliydi. St. Antuan Kilise'nin bahçesinde, Filistinli kardeşimle, Aksa için dua edip, sarıldık. 

Osmanlı Devleti'nin büyüklüğü, ne kazandığı savaşlar ne de üç kıtaya hükmetmesinde. O çok büyük bir devletmiş çünkü şimdi kan ve göz yaşı kokan toprakları barış ve huzur içinde asırlarca yaşatmış. O tarih sahnesinden çekildiğinden beri, insanlık kan kusuyor. 


Galata'ya inmeden Narmanlı Han'da soluklanıp, Viyana Kahveci'nde farklı kahveleri denedik. 


.

Yorgun ve mutlu gezginler, bir tatili daha ardında bırakıp, evlerine döndüler. Dönüş, benim için bir kabuğun kırılmasına da vesile oldu. o kadar yorulmuştum ki, 12 saat otobüs yolculuğunu çekemeyecektim. Uçak fobimi yenmek için uygun zamandı. Hava şartlarında da sıkıntı olmayınca. dönüşte uçakla geldik. Bir kere daha denersem iyiden iyiye kurtulmuş olurum bu korkudan diye umuyorum.  

Blogdan uzak kaldığım dönemde, çok güzel etkinlikler de oldu. Mustafa Çiftçi'yi okulumuza davet ettik. Bu hafta perşembe günü Tarık Tufan'ı ağırlayacağız. Tarık Tufan'ı yazmadan Mustafa Bey'i de es geçmeden, dijital günlüğüme eklemek istiyorum. Sonuçta önemli bir köşe taşı hatıralarım arasında. 
Şimdilik selametle....