Selamlar
Bir eksikle günlük tutmaya devam inşallah.
Hızlı bir geçiş olacak ama 5 yaşındaki Zeynep'ten sonra, evli, çocuklu ve öğretmen Zeynep'in Ramazan anılarından bahsedeceğim size bugün. :) Mesleğe Isparta'da başlamıştık. Dört yıl sonra eşimin mecburi hizmet görevinden dolayı Bitlis'in Tatvan ilçesine tayinimiz çıktı. İlk iki yıldan sonra polis lojmanlarına taşındık. Lojmanın kendine has bir kültürü vardır. Mahalle kültürünün yavaş yavaş günlük hayatımızdan çıktığı dönemlerde yeniden mahalle kültürünün yaşatıldığı bir ortamdır lojman. Herkes birbirini tanır. Ramazan gelince de davetler kaçınılmazdır. 30 gün Ramazan'da bir yere davet edilmeden ya da evde misafir ağırlamadan geçen günler sayılıdır.
Lojmanlar öyle çok geniş evler değildir. İki yatak odamız, bir küçük salonumuz ve yine çok küçük bir mutfağımız vardı. Lojmana taşınınca salonu oturma odası olarak kullanmaya başladık. Yemek odası takımı alanı daraltacağı için elden çıkardık. Yemek masası ve sandalyelere varana kadar. İşin özeti evde bir yemek masası yoktu. Mutfakta bize yetecek kadar küçük bir masamız vardı ama misafirlerimiz için masa ve sandalyemiz yoktu. Şimdi düşünüyorum da yemek masası bile olmayan evde 7 yıl ağırladığım misafirlerin sayısı ile tam tekmil her şeyin olduğu bu evde ağırladığım misafir sayısı kıyas bile kabul etmez. Masa yok, sandalye yok, nasıl oturulacak derdine düşmez. Yere kocaman bir sofra serer. Hep beraber iftarımızı yapardık.
Hangi yıldı hatırlamıyorum ama karla karışık yağış olduğu bir gündü. Bizim evin balkonu diğer lojmanlara göre daha genişti. Eşim mangal yapalım iftara dedi. Yağışlı hava nasıl olacak dediğimde, balkonda yakarız, dedi.
Burhan Abi, eşi Gülşen ve Kürşat ve eşi Gülten ayrıca çocuklar bize gelecekti. Eşim ikişer kilodan 3 paket tavuk almıştı. "Oruçluyken alışveriş yapmamak lazım :))"
İftara bir kaç saat kala misafirlerim geldi. Beyler balkonda mangalı yaktılar. Biz hanımlarla çorba salata bir şeyler hazırlıyoruz. Ben ellerinin altında kalabalık olmasın diye tavuk paketlerinin iki tanesini vermiştim. yani 4 kilo tavuk. Üç bey tavuğun yetmeyeceğini düşünmüş ve içlerinden en küçüğü Kürşat'ı tavuk almaya göndermeye karar vermişler. Ben salonda sofrayla ilgilendiğimden fark etmedin gittiğini.
Hava acayip yağışlı. Kürşat tavuk almaya gitmiş. Ben mutfakta kalan paketle balkon tarafına geçirince Orhan ve Burhan Beylerin yüzünü görmeniz lazım. "Tavuk yetmeyecek diye bu yağışta gönderdik Kürşat'ı canımıza okuyacak dediler". Kürşat bizim hepimizden küçük, Evin küçük kardeşi gibi. Getir götür de çok kullanılırdı.
Garibim gitmiş dükkana. İftara yakın bir zaman olunca dükkan kapalıymış. Açık dükkanlardan bilgi alıp, dükkan sahibine ulaşamaya çalışmış. Eli boş gelmemek için epey uğraşmış. Yağış devam ettiği için sırılsıklam olmuş. Tavukçu da köyüne gitmiş. Dükkanı da açtıramamış. Islanmış, üşümüş, üzgün geldi. Havlu verip kurutmaya çalıştık. Sofranın başına oturttuk. Pişmiş tavuklar gelince Kürşat isyanı başlattı doğal olarak. :))
Tatvan'daki Ramazan anılarımdan ilginçlerinden bir de, alt komşumuzun eşinin espri anlayışını ve sonucunu, ne zaman hatırlasam gülerim. Tatvan ülkenin doğusunda yer aldığı için iftarı daha erken yapıyorduk doğal olarak. Cebrail Bey, Tatvan iftar yapınca, sırasıyla batıda kaldığı için daha geç iftar yapan arkadaşlarını arar, biz açtık Allah kabul etsin derdi. :))) Çocukluk arkadaşınızla hep çocuksunuz malum. Ben en az 4 sene şahit oldum bu muhabbete.
Doğal olarak mecburi hizmet bitti. Tayinleri çıktı
. Neresi dersiniz. İzmir...
Yukardaki görsel, evdeki ipleri atkı bereye çevirme operasyonuma devam ettiğimin göstergesidir. Nazlı Kar'ı okuyorum. onunla ilgili de detay vereceğim.
Bugün KFC'ye alternatif bir yemek yaptım. Tavuk göğsünü ince şeritler halinde kestim. Tepeleme 2 yemek kaşığı un, 2 diş sarımsak, Tuz, karabiber, kimyon, köri, pul biberi 1 çay bardağı kadar sütle sos yaptım. Sosun kıvamı krep hamuru kıvamındaydı. Okulda 3 saat dersim vardı 11.30 gibi geldim. Hazırlayıp, dolapta beklettim. İftara yakın kızgın yağda kızarttım. Çok güzel olmuştu. Dünden kalan ezogelin çorbam vardı.Yanında da makarna ve salatamız vardı.
Selametle..