Selamlar
Ne hengameli bir haftaydı, geçen hafta. Üstünden bir hafta geçtikten sonra yeni yeni dinlenebiliyorum. Vanilya Hanım'ın kaybolduğundan bahsetmiştim hatırlarsanız. Geçen hafta çarşamba günü sabah 9.30 ile gece 02.30 arasında umutla başlayıp, korku ile devam edip, şükür ki sevinçle noktalanan bir zaman dilimi geçirdim.
O karmaşık duyguları daha sindiremeden uzun bir yolculuğa start vermek durumundaydım. Sosyal Bilimler Lisesindeki öğrencilerimle Çanakkale, Tekirdağ ve İstanbul'dan oluşan gezi planımıza perşembe günü başladık.
Sosyal Bilimler Lisesi, her açıdan takdîre şayan bir okul. Oturmuş bir kurum kültürleri var. Yatakhanesi olana bir okul olduğu için hemşiresi de var. Gezi ekibini; memurundan, hemşiresine, idarecilerine varana kadar herkes uğurlamak için çıkmıştı. Güzel ve motivasyonu yüksek bir başlangıç yaptık.
Uzun ve keyifli bir yolculuktu. Öğrencilere gereken uyarılar yapıldıktan sonra, eğlence faslına geçtik tabi. Milli eğlence şarkımız; "erik dalı gevrektir" çalmaya başlayınca gençler Güven Hoca'yı piste davet etti. hahahahah. Bende bu arada kameramanlık yapayım dedim. Çektiğim kısa videoyu gezi grubuna gönderdim doğal olarak. Güven Hoca beni öğrenci Zeynep'le karıştırınca eğlence başladı. Videoyu alıntı yapıp, beni sözlü notu ile tehdit etti :)))) O farkında bile değil ama biz Sevtap Hocayla gülmekten kendimize gelemiyoruz. En son yanımıza doğru gelince, "Hocam bana sözlü notu kaç vereceksin. Düşük vermeyin hocam. Lisede Coğrafyam iyiydi" deyince, yazık adam şok oldu. O özür diliyor, biz gülmeye devam ediyoruz. Son tahlilde benim sözlü notu geziye damgasını vurdu. Güven Hoca söz verdi 100 girecek notumu. :))))
Son milli gurularımızdan "Çanakkale 1915" köprüsünün dibinden geçip, feribota bindik. Bizimkisi keyfe keder bir tercih. Yoksa köprü gerçekten çok güzel olmuş. İnsan gurur duyuyor. Allah devlete daha çok versin.
Martıların çubuk kraker mesaisi :)))
Çanakkale'ye her ziyaret çok duygu yüklü oluyor. Tabyaların savaştaki önemi. Seyit Onbaşının İngiliz'i darmadağın ettiği o meşhur top.... Çocukların çok dikkatini çekti.
Seyit Onbaşı'nın sahip olduğu sorumluluk ahlakı, bu milletin çocuklarına sadece 18 Mart'lar da değil, her derste her fırsatta anlatılmalı diye düşünüyorum. Yanılıp, şaşıp "bu ülkede yaşanmaz" deme gafletine düşen herkese verdiğim örnektir.
Bu insanların da dünya kaygıları vardı. Eşleri, sevdikleri, çocukları, ödemeleri gereken borçları, almayı hayal ettikleri.... Sonuçta dünya, her devirde başka şekilde oyalıyor insanı. Kimse bu kaygılardan azâde değil.
Tüm bunları bir kenara bırakıp, vatan savunmasında hem de önünü ardını pek hesap etmeden, üstüne bir vazife düştüğünde, tereddütsüz yerine getiren bir nesil. Sonuçta ne kadar babayiğit olursanız olun, 200 küsür kilonun altına girmenin vücudunuza vereceği hasarlar vardır. Bunları hiç düşünmeden harekete geçen insanların torunları "bu ülkede yaşanmaz" diyemez.
Bu arada rehberimizden söz etmeliyim. Emekli bir askerdi. Hitabet gücü de olan bir arkadaştı. Çocuklar açısından çok etkileyici oldu. İşini iyi yapan insanlar hep var olsun.
Abidenin içindeki bayrakla poz vermek adına, kendimizi feda etmiş olabiliriz azıcık. :))
57. alay anıtı ve şehitliği.
Ruhları şâd, mekanları cennet olsun.
İtiraf ediyorum, bu geziyi göze alma sebebim bu fotoğraftır. :)
Çanakkale'den sonra geceyi Tekirdağ Polisevi'nde geçirecektik. Bende sevgili grubumun Trakya ayağı, Özge ve Fatma'yı görme şansına sahip olacaktım. Malun, Kayseri nireeee Çorlu nireeee. Hayatta göremem kızları diye düşünüyordum. Ama Rabbim isterse hem sular hem yollar büklüm büklüm buruluyormuş.
Ben Tekirdağ'a gelince Fatma ve Özge'de Çorlu'dan geldiler. Birlikte kısa da olsa sohbet etme, kucaklaşma şansı bulduk. Bir fincan kahveye ömürlük hatırlar yükleyip buruk ama mutlu bir şekilde ayrıldık.
Sinir sıkışması geçmiş değil. Hala ellerimde parmaklarım da uyuşmalar var. Ama son dakika da aşka gelip, peacock tail bag, örmeye karar verdim. Kendime karşı bir meydan okumaydı. Başarılı bir şekilde sonuçlandı. Çantanın kulpuna biraz acele karar vermiştim. Buradaki kullanımdan pek memnun kalmadım. Bugün yeni kulplar aldım, değiştireceğim. Ama uzun süredir yapmak istediğim bir işi daha bitirmiş olmanın iç huzurunu yaşıyorum.
Gezinin İstanbul ayağında kızım da bize eşlik etti. O da bir sonraki postun konusu olsun. Şimdilik selametle...