Selamlar
Yoğun bir gündü yine. Günlük yazım akşama kaldı o nedenle. Dişçi randevum vardı yine. Diş tedavimde sona yaklaşıyoruz inşallah. Süreçte zor bir dönemeci daha atlattık bugün. Hayırlısı bakalım.
Sevgili Özlem, ekim ayı boyunca devam edecek bir yazma planı çıkardı malum. Günün konusu, anne babandan söz eder misin?
Babam ve amcam :))
İkisi de, bugünkü benden daha genç fotoğrafta. Soldaki babam. Babam uzun yıllar yurt dışında çalıştı. O nedenle malesef baba, benim için özlem demek.
Babam, okumaktan, öğrenmekten asla vazgeçmedi. Evde olduğu süreçlerde, mutlaka kitap okunurdu. Öyle herkesin kitabını alıp, köşeye çekildiği bir okuma değil ama. Birimiz yüksek sesle okuruz, tüm aile dinlerdi. Gazali'nin İhya u Ulumiddin kitabı favoriydi. Bölüm bölüm okurduk. Üzerine sohbetler ettiğimizi hatırlıyorum. Yalnız bunları yaptığımızda 15- 16 yaşlarındayım. Kardeşlerim daha küçük hatta. Hani bizim yaşımızdakiler genelde, "bizim zamanımızda ergenlik mi vardı" derler ya, hakikaten yoktu sanırım. Hep adam yerine konurduk sanki. Bence gayet mantıklı bir insan yetiştirme modeli.
Babam 55 yaşında, mide kanserinden vefat etti. 26 yaşındaydım. şartlar öyle gelişti, ben mezun olduğum sene evlendim. Henüz atanmamıştım. Eşimin eğitimi hala devam ediyordu. Erken evlendiğim gibi yine nasipmiş erkenden anne baba olduk. Bu bizi biraz yordu doğal olarak. Fakat, yine de mutluyum, yazmıştım daha önce. Bu mutluluk sebeplerimden biri de, babamın benim düğünümü görmesi. Ayrıca, kızımı görmesi. Babamın düğününü gördüğü tek evladı benim, Gördüğü tek torun ise kızım. Çok erken vefat etti ama torununu gördü. Bu beni çok mutlu etti, geriye dönüp, düşündüğümde.
Annem. Dünyada görüp görebileceğiniz en kahraman kadınlardan biri. Başta dedim, babam uzun süre yurt dışında çalıştı. Annem tek başına 4 kız çocuğunu, babasız büyüttü, okuttu. Hepimiz üniversite mezunuyuz. Ayrıca, hepimize o kadar güzel bir örnek ki.
Hiç unutmam, lise birinci sınıftayım. Müzik öğretmenimiz, çok çalışkan bir öğretmendi. Mehmet Ali Namtı. Halk Müziği korosuna seçmişti beni. Okul sonrasında, çalışmalarımız olurdu. Geç saate kalırdık. Annem, "kızım, baban başımızda değil, ben seninle ilgilenemem, geçe kalıyorsunuz., katılma." demedi. Her çalışmada gelir, okulun önünde beni beklerdi. Kendimi geliştirmek için, attığım her adımda, annem arkamdaydı. Hiç sevmez, pısırık, köşesinde bekleyen kadınları. Dedim ya, onun hayata bakışı, bize güzergah belirledi. Hayattaki amaçlarımdan biri de, kızımın günün birinde, benim annem hakkında düşündüklerimi, benim hakkımda düşünmesi. Annem gibi anne olmayı diliyorum.
73 yaşında, çok şükür hala başımızda.
Yarın görüşürüz, selametle
Allah annene uzun ömür nasip etsin canım
YanıtlaSilduygulandırdın yaaa :)
YanıtlaSilAnneciğinin ellerinden öperim, Allah başınızdan eksik etmesin. Annem gibi anne olmak benim de baş hedefimdi, "ucundan yakalayabildim mi?" diye sorarım bazen ona ;)) Babacığına da Allah rahmet eylesin, erkencecik gitmiş, sabır da zor...
YanıtlaSil