Selamlar
Bugün haftanın günlerini yemeğe benzeteceğiz :))
Ay Ezgi! Bütün günlerin birbirine benzediği bugünleri, hangi yemeğe benzeteceğiz, bilmiyorum. Malum zaman kavramı anlamını yitirdi. Günlerden pazartesi olmasıyla, perşembe olması arasında bir fark kalmadı. Hepsi, yeni kurulmuş bir turşu gibi "olmayı" bekliyor. :))
Madem meydan okuma var, karantina öncesi dönemin hatıralarından yararlanıp, yazacağız artık.
Pazartesi, okul geç başlıyor, yani kahvaltıda közlenmiş biber bence.
Salı, öğleden sonra saat ikiden sonrası benim, dost sohbeti ve aromasını sevdiğim bir filtre kahve. ( Çünkü Elif'in de öğleden sonrası boş :) )
Çarşamba, çok güzel bugünde sabah evdeyim, en sevdiğim öğün kahvaltı keyfime göre, kaymak ve reçelle zenginleşmiş krep ( bal değil, çünkü bala alerjim var. kalori diyenleri duyuyorum. Ama perşembe nöbetçiyim, köprüden önceki son çıkış yani :) )
Perşembe, nöbet günüm. Aslında hepi topu 4 saat dersim var ama tüm gün okuldayım. Boş saatimde ben kitap okurken, Sevtap ablanın getirdiği, sürpriz bir kupa demlenmiş çay.
(Canım ya, ne tatlı bir kadın. Okulumuzda çalışan, temizlik görevlilerinden biri. Çayımızı da demler. Benim dersimin olmadığını, nöbet için okulda olduğumu bilir. İlk saat millet derse girince, bardağımla çay doldurup, yukarı çıkarır. Hem bunu yalnızca bana yapmaz. Ben o okulda çok yeniyim zaten. Aramızda böyle bir hukuk gelişmesi için daha çok erken. Ama o işini severek yapıyor. İşte temel neden bu. Şu an burnumun direği sızladı. Çok özledim ben okulumu.)
Cuma, boş günüm. Ben ne istersem o. Bazen bir kek, bazen uğraştırıcı bir ana yemek, bazen daha önce denenmemiş bir çorba.
Cumartesi, kahvaltıdan sonra, tam vaktinde içilen bir Türk kahvesi.
Pazar, eşim polis olunca her hafta düzenli pazar kahvaltımız olamıyor malesef. Eşim evdeyse tabi ki özenli bir kahvaltı. Mesela pankek. Ama eşim evde yoksa, ben kendime arkadaş günü ilan ettiysem, (çünkü sevdiğim bir arkadaşım cumartesi çalışıyor, sadece pazar buluşabiliyoruz onunla.) O zaman Emirgan çay bahçesinde yenen bir magnolia.
Dediğim gibi, zamanın anlamı olduğu günlerdi bunlar. şu an hepsi birbirinin aynı.
Dün sevgili Ruşyena'nın bloğunda, güzel bir yazı okudum. Mübarek Ramazanı şenlendirmek, ona özel paylaşımlar yapmak fikri bana çok cazip geldi. Ne yapabilirim diye düşünürken, mukabele saati geldi. (Diyanet tv'de bir gün içinde üç farklı saatte, mukabele var. aynı cüzü 3 defa okuyorlar. Size hangi saat uyarsa, bakın derim.)
Ramazanı şenlendirme projelerinin ilki mukabele sırasında kullanacağım bir ayraç. Kuş tüyü kitap ayracı diye aratırsanız, you tube'da birçok arkadaş açıklamış. Çabucak örülüyor.Çok keyifli tavsiye ederim.
Yarın görüşürüz,, selametle...
Hayırlı ramazanlar
YanıtlaSilmenün güzelmiş dostlukları yabana atmamana sevindim.
YanıtlaSilBu akşam bizim masanın ortasında da yerini almaya hazırlanıyor bir közlenmiş biber🙊Yerken aklıma geleceğin kesin, nasıl gelmesin bir günü ayırmış değer vermişsin ona😊
YanıtlaSilO Sevtap ablanı anlatışına da bayıldım, onun sana değer vermesi senden kaynaklanıyormuş işte, belli. Böyle sevgi ile anlattığın gibi, bakışın da öyledir çünkü.
❤️
Sevtap abla bana Ağrı'daki okul msütahdemimizi çağrıştırdı. Erkekti... Ama hem titiz, hem de çalışkandı. Merhametli, insancıldı da... Hiç yüksünmez her teneffüz koridorları siler, yetmez öğretmenler odamıza da masada çayları hazır ederdi. Senin postun da bir kez daha düşündürdü bana, iyilikler-iyi insanlar asla unutulmuyor. Menünün lezzetleri hep birileri ile eşlemiş sende... Yemekler ne kadar lezizse, ismi geçenler de o derece değerli... bildim. :)
YanıtlaSilHayırlı Ramazanlar :)
YanıtlaSilListe günlerinizle örtüşmüş gerçekten, keyif aldım okurken. :)
krep uzun zaman oldu yapmıyalı 😊 gönlüne sağlık canım benim sevgiler 😊🌸
YanıtlaSiloh süper hayat valla. magnoliaaa çay bahçesinde ne güzel yaa :)
YanıtlaSilağaç ev de geldi. yaparsın belki özlemişsindir :)
YanıtlaSil