Pages

16 Oca 2020

mavi lale'nin hikayesi



Sevgili Deep Tone, bugün beni mimlemiş. Soru, blog yazmaya nasıl başladın? Aslında bende bugünlerde, blog yazması için kızımı ve arkadaşını yüreklendirirken konuşmuştuk bu konuda. Yani güzel denk geldi.
2010 yılıydı. Bitlis’in Tatvan ilçesinden, Kayseri merkeze tayin olmuştuk. İnterneti mesleğim gereği kullanmaya başlamıştık ama şimdiki bir alışkanlığa dönüşmemişti. Yani hala pasta börek yapacaksam, tarif defterine bakıyordum. 😊 
Tatvan’da yoğun bir gerçek sosyal ortamım vardı. İnsanlar ufak ufak facebook falan kullanıyordu ama beni neredeyse hiç cezbetmiyordu.  Hobilerim bile eski anam babam usulüydü. Komşunun kızının sırtındaki kazağı mı beğendim, “dur modelini alayım” modundaydık. Lojmanda konu komşu oturup, uzun kış gecelerinde kazak, hırka, yelek örerdik. Şimdi böyle yazınca; kendimi Yeşilçam filmi anlatır gibi hissettim 😊 😊 . Ama durum ciddi ciddi öyleydi.
Sonra Kayseri’ye geldik. Ben öyle kolayca kaynaşabilen insanlardan değilimdir. Ortamımda değişince kendimi bayağ yalnız hissettim. İnternet o dönemde hayatıma daha fazla girdi. Boş durmaya asla tahammülü olmayan bu bünye, nette hobileriyle ilgili arayışa girdi. Örgü formlarıyla o süreçte tanıştım. O formlarda karşılaştığım arkadaşlarımdan biri, blog açmam gerektiğini, seveceğimi söyledi. Ben öyle çok iyi bir bilgisayar kullanıcısı değildim. Hala değilim. Yaş 45, alanım sosyal bilimler. Okumak konuşmak tartışmak daha benlik konular. Teknik anlamda hala blog acemisiyim. O yüzden başta beceremem ben o işi dedim. Ama arkadaşım beni ikna etti. O dönem Nazan Bekiroğlu’ndan Mavi Lale isimli kitabı okuyordum. Bu arada bayılırım kendisine, kalemine, okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim. Bütün kitaplarını 😊
Bloğumun adı o nedenle Mavilaleden. Başta formlarla paralel paylaşımlar yapıyordum. Ama bu süreçte çok güzel insanlarla tanıştım. Örgüçantam hatice, suzan bucanni, banuca işler. İlk aklıma gelenler. Bu süreçte örgü formları ile irtibatım sürekli devam etti dediğim gibi. Formda hatunların model üstünden didişmeleri, bazen komik olup güldürüyordu.  Bazen irite ediyordu. Ama hobilerim ekseninde çok geliştim. Bilmediğim teknikler denedim, öğrendim.
Ben uzun yıllar facebook'a direndim. Ama instagram beni kopardı bloğumdan 😊 oradaki kolaylık ve hız birkaç zaman beni de etkiledi, yalan yok. Ama blog yazmanın keyfi sanırım hiçbir gelip geçici sosyal ortamda yok. Hala rahmetli Banu’nun bloğuna giriyorum ve her seferinde hem çok şey öğreniyorum hem de bloğu açtığıma şükrediyorum.  Çünkü Banu Allah’ın rahmetine gitti ama bize bıraktığı hoş sedâ halâ bizimle.  
blog açma macerasını bize anlatmak isteyen herkesi okumak çok keyifli olabilir. özellikle bu ara hep beraber çorap ördüğümüz Deryacım, nasıl başladın bu işe... 
selametle...

4 yorum:

  1. çok tatlııı anlatmışsın va valla. örgü, çorap, derya, hihi. blog instadan daha iyi tabisideee. örgü çantam hatice minnoşlardan o daa. banu evet yaa haklısın.

    YanıtlaSil
  2. Mavilale nereden geliyor öğrenmiş oldum :) ne iyi etmişsiniz Zeynep hanım, bence çok güzel hem görseller olsun hem yazılarınız olsun gayet başarılılar sizin içinize sinmeyen nedir onu çözemedim, bence faydalı ve okunası bir bloggersınız :) ben 2008 de yazmaya başladım madem istediniz bir ara yazmaya çalışırım bende, çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  3. sevgili deep tone sen nasıl güzel geldin bana :) sevgiler

    YanıtlaSil
  4. deryacım güzel düşüncelerin için çok teşekkür ederim. blogumla ilgili sorunum şu canım mesela bloğun şablonunu düzenlemek istesem bir arkadaştan yardım almam gerekiyor. teknik konularda yetersizim malesef. :) sevgiler

    YanıtlaSil