Bir varmış, üç yokmuş..
Kimse savaşın çocuğunu duymuyormuş.
Çünkü savaşın çocuğu sessizce ağlıyormuş
Hüznün beslediği minik kalbinde büyük bir hayal kırıklığı taşıyormuş..
Oysa o hep anlatılan masallara inanmış.
Meğer hepsi yalanmış...
Duyduğu masallarda çocuklar hep güneşle saklambaç oynarlarmış.
Çocuklar ebe olur, güneş bulutların ardına saklanır fakat eşsiz ışıltısıyla kendini hep ele verir, çocuklar tarafından yakalanırmış.
Ve güneşin ışıltısıyla aydınlanan her çocuk "Gördük seni güneş, sobe!" dermiş.
Savaşın çocuğu hep onlara imrenmiş.
Oysa savaşın çocuğu hep yağmur katreleriyle kör-ebe oynarmış..
Sonra bulutlarla beraber ağlarmış..
Haa.. Bir de masallarda çikolatadan evler varmış.
Bu evlerin çatısı şekerden, pencereleri dondurmadanmış..
Oysa savaşın çocuğu taştan bir eve dahi hasret bırakılmış.
Üstelik masalların sonunda gökten hep üç elma düşermiş.
Biri sevginin başına, biri mutluluğun başına,
biri de sevgiyle beslenen mutlu çocukların başına isabet edermiş.
Oysa savaşın çocuğuna her günün sonunda gökten üç bomba düşmüş.
Biri babasına, biri annesine, biri de Filistin'e isabet etmiş.
Savaşın çocuğu ağlamış, dua etmiş.
O hiç bir zaman üç elma istememiş..
"Üç bomba düşsün" demiş."Üç bomba düşsün Ya Rabb..
Biri hüznün başına, biri zulmün başına,
Biri de zalimin başına isabet etsin bu defa."
canım sevgiler.
YanıtlaSilkeşke hiç olmasa ama malesef silah üretimi devam ettikçe dünyanın tüm garipleri savaş ortamından zor kurtulacak. bir sihirli değnek olsa ve silah adına ne varsa hepsini yok etse süper olurdu.
keşke......