selamlar
Sevgili Ezgi’nin bloğunda görüp, zevkle okuduğum bir yazı
dizisi var. Her ay sonunda bir değerlendirme yapıyor. Keyifli yazılar oluyor. Tavsiye
ederim.
Aslında ben neden yapmıyorum böyle bir değerlendirme diye kendime
sordum. Hatta bir defa ciddi ciddi notlar aldım. Ama harekete geçmedim nedense.
Bugün malum kasım ayının son günü. Bloğu açıp Ezgi’nin yazısını görünce, gün
bugündür dedim. Geçtim klavyenin başına. Bu ay onun başlıklarını kullanayım. Üzerinde
düşünüp yeni başlıklar geliştirebilir miyim, yoksa yeterli gelir mi gelecek ay
belli olur. Hadi bakalım başlayalım kasımı değerlendirmeye.
Seviyorum; elimde yapmakta olduğum, en az üç örgü varken,
evdeki iplerle neler yapabilirim diye tasarlamayı çok seviyorum. Bu ara
elimdeki ince pamuklu iplerle kısa perde örmeyi planladığım için pinterestte
dantel perde ucu modellerine bakmayı seviyorum. Hangisini örerim bilmem. Ama bahara doğru bu perde işine el atarım inşallah.
Yiyorum; bu ara ne bulursam yiyorum. Kendime itiraf
edemediğim kadar kilo aldım sanırım. Buradan söz veriyorum, aralık ayında çok
düzenli besleneceğim.
İçiyorum; Aslında içmem gerekirken yeterince su içmiyorum. Bir
de aksi gibi günde üç dört fincandan fazla filtre kahve içiyorum. Kesin ödem tuttu
vücudum. Ama sabahları rezene çayı
içmeye başladım. Kahvaltıda çok sevdim sayılmaz ama kendime bir iyilik yapayım istedim.
Hissediyorum; 10 yıldır çalıştığım okuldan dönem sonunda
ayrılacağım. Tayinim çıktı. O nedenle garip hissediyorum. Tebdili mekânda ferahlık
vardır diyoruz. Umarım gideceğim ortam bana, ben gideceğim ortama iyi geliriz.
Yapıyorum; şu an aktif olarak eski komşumun elinde, bir
kocaman poşet dolusu artık kalan ip varmış. Rica etti. Onları battaniye örmeye
çalışıyorum. Farklı markalarda farklı inceliklerde bir çanta dolusu ip. Tabi ki
ortaya bir şaheser çıkmayacak ama poşette beklemesinden iyidir değil mi. Ayrıca
iplerin sahibi dünya tatlısı bir insandır. Battaniye bitince, hikayesi ile yine
gelirim.
Düşünüyorum; yeni okul, yeni heyecan bana bu ara. Daha önceki
yazıları takip edenler bilir, Salı günleri kendi okulumun dışında başka bir
okula gidiyorum. İşte o okula çıktı tayinim. Öğretmen grubunu iyi kötü tanıdım.
Kesinlikle kötü insan değiller ama benim alışık olduğum ilişki dilinden biraz
farklı bir ilişki dilleri var. Umarım kolay alışabilirim.
Hayal ediyorum; gelecek hafta minnoş yeğenimi görmeye
gidebilirim. Çok güzel bir elbise modeli buldum tığ işi. İşte bu sevimli
elbiseyi örüp götürebilmeyi hayal ediyorum. Ama çocuk yanımda yokken ayarlayabilir miyim
hiç bilmiyorum.
Dinliyorum; bu ara Ayşenur Kolivar dinliyorum. “Zil gibi” derler
ya hani, maşallah sesi aynen zil gibi çok güçlü ve duyguyu çok güzel aktarıyor.
Başka dilde olsa bile.
Okuyorum; kasım ayı benim için yazılı ve ödev okuma sezonu. Bu
yoğunluğum arasında okuma grubumla Çalıkuşu isimli kitabı bitirdik. Mustafa
Kutlu’dan Uzun Hikâye isimli kitaba başlayacağız.
Çalıkuşu'nu her okuduğumda bu kısıma fena halde gülüyorum :))
İzliyorum; her hafta düzenli Vuslat’ı izliyorum TRT de. Ayrıca
eşime eşlik edeyim derken hikayesini sevdiğim için Eşkıya Dünyaya Hükümdar
Olmaz isimli dizinin eski bölümlerine bakıyorum. Bir yandan da bizim diziler
neden bu kadar uzun diye düşünüyorum. İnsanı başladığına pişman ediyorlar 😊
Hasılı kelam kasım ayı böylece bitti. sizde işler ne alemde.
selametle....