selamlar
neredeyse bir hafta olmuş yazmayalı. bu işin enerjisini kaçırmamak lazım. yoksa kopup gidiyor insan. aslında durağan bir haftaydı, kendime çok zaman ayırdığım söylenemez. ama esas olan rutinin içindeki güzelliği yakalamak değil mi? insan çoğu kere değişiklik ararken,, aradığı mutluluğun kendi düzeninde olduğunu fark ediyor. tamam hayata renk katan küçük atraksiyonlar iyidir. ama her tatilden "evim evim güzel evim" diye dönmeyen var mı?
çarşamba günü eski komşum, ruh ikizim nazile can ile kahvaltıda buluştuk. yazmışım zaten yapacaklarımı planlamıştım ama hiç bir hazırlığım yoktu. girdik mutfağa beraber hazırladık, beraber yedik. seviyorum böyle insanları. yanında kendimi rahat hissettiğim insanları. gelecek diye kaygı çekmediğim, her şeyim kusursuz olsun diye kafa yormadığım ilişkileri.
çağımız insanı bu güzelliği kaçırdı sanki. eskiden hatırlıyorum, teklifsiz girdiğimiz komşu evleri vardı. biz çocuklar bütün mahallenin çocuklarıydık. mahalledeki tüm teyzeler bizimle ilgilenirdi. hemde sadece açlığımız susuzluğumuzla değil, terbiyemizle de. velev ki bir yanlış yaptık, çeker kenara "bak kızım bu yanlış annen duysa çok üzülür deme böyle yada yapma böyle" derdi. bazı teyzelerde bu ton azar boyutunda olurdu. ama annemin beni azarlayan bir komşu teyze ile kavga ettiğini hiç hatırlamıyorum. çünkü hepsi biliyordu ki o komşu teyze kendi yöntemiyle beni iyiye, doğruya yönlendiriyordur. kimse kimsenin iyi niyetinden şüphe etmezdi. biz o komşu teyzelerin de evlatlarıydık.
hiç unutmam karşı komşumuz nazmıye teyze vardı. annemden büyüktü. tek kızı gelin olmuştu. ben 15 yaşlarında falanım. banyo kazanını yakınca ( evet önceden banyo kazanları vardı) gelir, evin anahtarını verir. "15 dakika sonra gel sırtımı sabunla " derdi. :) ben gider onun banyosuna yardım ederdim. işim bitince " çay koy, çıkınca gelirim" derdi. eve gider çayı hazırlar, yazsa bahçeye kışsa sobanın yanına ona yer hazırlardım. bu süreçte onun evi yada bizim evimiz dağınık mı toplu mu ne onun ne de bizim umrumuzdaydı. sanırım bu samimiyet kaybolunca,, insanlar kendi içlerine dönünce, her sorununu kendi başına çözmeye çalışınca. daha fazla gergin ve depresif olmaya başladı. insana insan lazım. bunu unutmamalı. samimiyet önemli.
her gün bir motif örmeye başladım. sepetin içindekiler benim yarım bıraktığım dönemden bir baltaya sap edemediklerim.:)) umarım bu defa o güzel battaniyenin parçası olacaklar. bu arada dünyada iyi insanlar çok, ama çoğu ile başka şehirlerde yaşıyoruz. sevgili
derya bana motif desteği verebileceğini söyledi. nasıl mutlu oldum anlatamam. anısı olan battaniye derken bunu beklemiyordum ama çok güzel oldu.
deryacım, okul bu ara bir yoğun stajyerlerim falan geldi. onları organize etmeye çalışıyorum. adresimi mail atacağım. şimdiden teşekkür ederim.
motiifli hırkamın birleşştirme iplerini daha dün aldım. hafta içi işsizlikten kendi kendime bir deneme yaptım. instagramda gördüğüm bir çantadan esinlendim. yaparken bir kaç fotoğraf çektim. hayal ettiğim gibi olursa minik bir açıklama hazırlarım. :))
nihayet dün birleştirme iplerini aldım. bu hafta bitirip giyinmeyi umuyorum. hadi inşallah.
bizim evde balkon, cam balkonla kapalı. malum burası kayseri soğuk bir kışımız var. o yüzden biraz mecburen böyle. bende fayans görüntüsünü çok soğuk bulduğumdan ahşap parke yaptırdım balkona. öyle olunca çiçekleri balkonda sulayamıyorum. her seferinde mutfak tezgahına getirmem sonrada tezgahı silmem gerekiyor. bana ekstra ekstra işler çıkarsa da seviyorum çiçeklerimi.
bu arada hala "tanrı tedbil-i kıyafet gezer" isimli kitabı okuyorum. ama biter bu hafta. daha öncede dediğim gibi insan ilişkileri açısından, farklı pencereler açıyor. sevdim
güzel bir hafta olsun. selametle....