selamlar sevgili dostlar,
Blog aleminde hala birileri kaldı mı bilmem. ama giren okuyan herkese selam ve sevgi ile başlamak en iyisi. İnstagramın renkli ve hızlı dünyası sanırım hepimizi etkisi altına aldı. Bugün hiç aklımda yokken, bir dürtü ile "neden blogumu kullanmıyorum" dedim ve kendimi bu yazıyı yazarken buldum. Hazırlıksız doğaçlama bir yazı olacak o nedenle. Birazdan kalkıp okula gideceğim, sizinle paylaşmak istediğim resimler, Cumhuriyet Bayramı tatilinden. Annemi özlediğim için tatilde memleketime, Sivas'a gittim. kardeşimle gezerken daha önce belki binlerce defa önünden geçtiğim halde içine girmediğim İhramcızade Konağı'na bir ziyaret yaptık. Lise yıllarımızda son derece bakımsızdı bu yer. Hatta yün satıcıları, "bildiğiniz koyun yünü" mesken tutmuştu. Biz şehirli bebeler "koyun kokuyor" diye olabildiğince uzak duruyorduk o mekandan, hey gidi günler... Şimdi Allah yapanlardan razı olsun mekanı restore etmişler ve Sivas'ın kültür hayatına hizmet etmeye başlamış. Pek çok el sanatları kursunun yanı sıra Kuran ve Hadis dersleri veriliyor. Ayrıca ilim sohbetlerinin yapıldığı bir mekan haline dönüşmüş. İnsanoğlu renkli, janjanlı dünyanın albenisine çabucak kapılıyor. O dünyanın bir balon olduğunu ancak sönünce anlıyoruz maalesef. Özü kaybetmeden devam edebilmek en kıymetli olan esasında. Çağdaş filozoflardan E. Husserll fenomenlerin özünü görmemizi engelleyen bütün unsurları "paranteze alırsak" ancak o zaman gerçek fenomenleri anlayabiliriz diyor. Bizimde bazı şeyleri paranteze alma vaktimiz gelmiş demek ki.
şu sadelik ve güzellik beni benden aldı. Hangi duvar kompozisyonu bu zarafetin yerini alabilir.
Günün duası olsun. Şöyle bir okuma köşesi olan küçük bahçeli bir evim olsun. Aaamiinnn